Nutkum durdu deyimini ilk rahmetli Anam’ dan duymuştum. Önceleri manasını pek kavrayamamıştım. Sonraları öğrendiğim de ben de sıkça kullanır oldum.
Yine bir seyahatteyim. Kıbrıs’a gidiyorum. Her zaman olduğu gibi yanımda birileri var. Bir şekilde konuşma fırsatı oluyor.
Üçlü koltukta ben ortada ki koltuktayım. Sağımda ve solumda 35 – 40 lı yaşlarda iki genç adamlar var. Sağımda ki oldukça hareketli ve heyecanlı. Solumdaki daha sakin ancak dalgın ve sessiz.
Bir yolunu buluyor, öncelikle solumdaki delikanlıyı konuşturuyorum.
Dediğim gibi dalgınlığı, yorgunluğundan gelen birisi. Uçak mühendisi imiş. Genç mühendis yabancı bir şirkette çalışıyor. Aslen Kıbrıslı ve de yerlisi.
Bir şekilde laf uzuyor, iş durumu, zorlukları, aileden ayrı yaşamak, seyahatler vs. devam ediyor.
Bir ara evli olup olamadığını ve çocuk sayısını soruyorum. “Evli ve tek çocuklu olduğunu” söylüyor.
Eşi de çalışıyor. Kendine ait müstakil bir evi, güzel bir bahçesi, hanımı ve kendisinin de lüks iki arabası varmış. Kazancı yerinde olunca bunlar normal sayılır.
Birden “bunca imkân dâhilinde neden tek çocuk” diyorum. Diyorum ama pişman da oluyorum. Zira yanlış anlaşılmasından korkuyorum sa da, laf ağzımdan çıkmış oluyor. Aldığım cevap “RAHATIMI BOZAMAM, YAŞAMAM LAZIM” oluyor.
Söyleyecek hiçbir sözüm yok. Saadetler diliyorum.
*****
Sağımda ki delikanlı kendi âleminde. Bir şekilde onunla da sohbete başlıyoruz.
Türkiye’nin bir ucundan Kıbrıs’a seyahate geliyor. Sağdan soldan, lüzumdan, lüzumsuzdan söz ediyoruz. En nihayetinde “kumar oynamaya” gittiğini öğreniyorum.
Öyle ki aynı uçakta eşi de varmış. Uçak dolu olduğu için aynı yerden koltuk bulamamışlar. Bu sebeple de yanıma düşmüş.
“Eşin neden geliyor, seni kontrol mu edecek?” diye espri mahiyetinde soruma karşılık, cevap, gülerek “o da oynuyor” oluyor.
İyice şaşırıyorum. İstemeden ağzımdan “nasıl yani” çıkıyor. Konuyu biraz daha açıyoruz.
“Abi aslen şuralıyım ama İstanbul’da oturuyorum. Gelirim iyi. Önceleri hanım kumar oynamama karşı çıkıyordu, şimdi o benden daha çok istiyor. Her ay düzenli olarak oynamaya geliyoruz”
“Tamam, da kumarın zararlarını, hatta aileyi dağıttığını biliyorsun, belli ki değerleri olan bir delikanlıya benziyorsun” cevaben “öyleyim abi, kimseye zarar vermem. İşçilerime parasını zamanında öder, zaman zaman da tüm aileleri ile birlikte yemek yer, pikniğe gideriz. Çalışanlarımın çocukları benim çocuklarım gibidir.
Bir ara yüzüne bakıyorum, “yapma” demek istiyorum ama diyemiyorum”. gerçekten de çok sevimli ve candan birisi, derler ya, “tam sevilecek adam”.
Anlamlı bakışımın sebebini sanki anlıyor. Hemen cevap veriyor “Kumar için de limiti aşmıyoruz”. Limit ne kadar sorusuna, 60 bin TL (3 bin Dolar) oluyor. “Hiç başka bir kötülüğüm yok, bunu da eğlence için yapıyorum. Akşam olunca doğruca evime, çocuğun da bakıcısı var”.
Bu aile de tek çocuklu, bunlar da rahatını bozmak istemeyenlerden.
Ne diyelim. Rahat, sağlıklı ve huzurlu olsunlar. Alınacak daha çok dersimiz olacak, galiba.