Epeydir basında sesleri çıkmıyordu. Biz de ne yapar ne ederler diye merak ediyorduk. AK Parti’nin gençleri geçtiğimiz hafta adliye önünde Erol Mütercimler’e suç duyurusunda bulunmak için bir araya geldiler.
Gençlik önemli. Yaptıkları ettikleri bilinmeli. Lakin son aylarda ne teşkilatlardan ne de bireysel olarak başkanlardan ciddi bir basın bülteni geçen olmamış. Merak ettim son yılların hit haberlerine baktım. Geçen haftaki Erol Mütercimler olayını bir yana bırakırsak 2-3 yıl geriye dönük haberler şunlar:
- AK Parti İl Gençlik Kolları teşkilatı, Ayasofya için namaz kılıp şükür duası etti (Temmuz 2020)
- Konya'da Şivlilik ve Fener Alayı coşkusu ( Şubat 2020)
- Binali Yıldırım Tantavi Kültür ve Sanat Merkezi'nde gençlerle buluştu (Ekim 2019)
- Ahmet Murat Koru: Gençler Türkiye’nin, Türkiye de dünyanın umudu (Ocak 2018)
Mütercimler olayı bizi bu araştırmaya itti diyebilirim. Hadi pandemi süreci anlaşılabilir. AK Parti gibi bir iktidar partisinin gençleri yaptıkları şeyleri neden basınla paylaşmaz? Ya da az paylaşır? Üstelik kim ne derse desin AK Parti’nin ülkedeki kalesi son seçimlerden sonra Konya’dır.
2-3 yılda bir elin parmakları kadar hit haber olmak mantıklı mı? Gazete ziyaretleri bile yapılmamış. Zaten rutin şekilde bir araya gelinen yönetim-yürütme toplantıları haber olarak geçilmiyor. Lakin diğer etkinlikler neden haber olmadı?
Aklıma iki şey geliyor. Ya basın birimi gazeteleri TV’leri haber ajanslarını çok fazla sallamıyor, ‘bize sosyal medya yeter diyor’ ya da basına servis edilecek ciddi bir etkinlik yapılamadı.
Hangisi bilmem. Lakin bu teşkilatta başta başkan Murat Koru olmak üzere sevdiğimiz tanıdığımız kardeşlerimiz var. Gençlik, Türkiye’nin en çok önem verdiği konuların başında. Malumunuz bütün anketlerde apolitik bir gençlik oluştuğunun altı çiziliyor.
Dava şuuru olmayan apolitik bir gençlik demek; tıpkı son İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde olduğu gibi, son dakika nereye yönlendirilirse oraya kanalize olan gençlik demek.
Nefis günahları arzular. AK Parti gençliği yeni nesillere günah vaat edemez. Ama diğer gruplar çılgınca yaşamdan tutun özgürlük adı altında bütün bağnazlıkları gençlere pazarlar. Her çeşit kötü alışkanlık birkaç teşkilat dışındaki gruplarda mubah görünür. Özgür olduğunu zanneden genç de haliyle o gruplara kayar.
Sosyal medyanın ötesinde şeyler yapıp gençleri tutmak lazım. Kapu Cami avlusundaki Çarşamba yatsı sonu yapılan sohbet çok hoşuma gitti misalen. Böyle şeyler yapılıyorsa kapalı kapılar ardında değil daha çok kitleye ulaşmak için geniş duyurularla yapılmalı. Basın kullanılmalı.
Ülke sevdalısı, vatan millet ve din sevdalısı gençler yetiştirmek için elimizden gelen ne varsa yapmak için ortak payda oluşturmalıyız. Mesele Türkiye gençliği… Parti, grup vs. değil.
Gençler hangi vaatle bir partiye üye olmak ister? İş, aş kapısı mı yoksa mevki makam sevdası mı?
Elbette bu konularda kafa patlatıp mesailerinden hatta kendi evlerinden ailelerinden feragat edip çalışan çokça teşkilat mensubu vardır. Dava şuuru ile çalışanlardan Allah razı olsun. Menfaatleri uğruna gizli gündemleri olanların zaten işleri rast gitmeyecek amma bu tarafta amma öteki tarafta…
UĞUR BAŞKAN’A BİR HALLER OLUYOR!
Uğur İbrahim Altay’ı bulunduğu konuma taşıyan ‘nasip’ olgusunun ötesindeki ‘sebepler silsilesine’ baktığımızda yaptığı akıllıca işler sıralanabilir.
Anadolu’nun en büyüğü Selçuklu Kongre Merkezi, Kelebekler Vadisi, SOBE, Sille dönüşümü… Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler. Halka dokunan halkın içinde olan başkan imajı, altı dolu ana yemeklerin sosu olarak harika bir uyum oluşturmuştu. Uğur Başkan zor basamakları kısa sürede çıkarak önemli mesafe kat etti. Bugün şehrin ‘emini ve emiri’ konumunda…
Geçen hafta yazacaktım fırsat olmadı. Önümüze şöyle bir haber geldi: Konya Büyükşehir Belediyesi, ‘Şehir Atölyesi’ni hayata geçirdi. Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, “Atölyemizde bulunan 4 farklı meslek grubundan 21 yeni mezun arkadaşımız, şehrimizde daha nitelikli bir hayat sürdürülmesi ve gelen ziyaretçilerin kadim şehircilik anlayışını görmelerini sağlamak amacıyla projeler üretecek” dedi.
Bu metin bana geçen dönem Meram Belediyesi’nin yaptığı ‘Şehrin Tasarım Atölyesi’ adlı projeyi hatırlattı. Sanki birileri allayıp pullayıp Uğur Başkan’a o projeyi yineletmişti.
Zaten denenmiş başarısız olmuş bir iş. Ambalaj değiştirilmiş.
Keşke Sayın Altay, Augustus Otel’de pazarlanan o işi gelip bir yakından görseydi. Şöyle yapılacak, böyle yapılacak diye kurulan cümlelerin hiçbirinin gerçekleşmediğine kendi gözleri ile şahitlik etseydi…
O zaman böyle şeylerle vakit kaybeder miydi bilmem… Her ne olursa olsun bu şehrin geleceği için Uğur İbrahim Altay akl-ı selim halinden taviz vermemeli…
SIRLARLA DOLU BİR KONYASPOR
Anladığım şu. Hilmi Kulluk yönetimi normal yollarla hoca değişikliği yapamıyor. Rıza Çalımbay’ın gidiş sürecini hatırlayın. Başarılı sayılabilecek bir dönemde gitmemek için çırpınan bir hocaya ‘güle güle’ denilmişti.
Ardından Aykut Hoca eşittir uzun dönemli yönetim anlayışı algısı yapıldı. Konyaspor için Alex Ferguson’lu yıllar başlamıştı güya…
Hayaller hayata yansımadı. Gitmek için neredeyse yalvaran bir Aykut Kocaman gerçeği uzun süre görmezden gelindi.
Şimdi Sayın Kulluk için gövdesini ortaya koyan Bülent Korkmaz sudan bir sebeple maçlara saatler kala Konya’yı terk etti…
Oysa yönetim hocaya çok güveniyordu. Şimdi İsmail Kartal o koltuğa oturdu. Onca seçeneğin ardından hangi farklı özelliğine dayanılarak İsmail Hoca göreve getirildi birçok şey gibi bu da sır…
Kişilerden öte Konyaspor’umuzun başarılı olması arzusundayız. Zaten kurumsallık da takım olmak da bunu gerektirir. Ancak anlayış değişmezse kişisel başarı hırsları Konyaspor’a daha çok çektirir…