Seçim için artık son düzlük…
Artık seçim sandıklarına daha yakınız…
O kadar yakınız ki haftaya bugün seçimi değil, sıcağı sıcağına seçim sonuçlarını konuşuyor, tartışıyor olacağız…
Siyasi partiler de içinde bulunduğumuz seçim öncesi son zaman diliminde artık tabir yerindeyse son kozlarını oynuyorlar, oynayacaklar.
Aslında vatandaşın kafasında hangi partiyi destekleyeceği, Cumhurbaşkanlığı seçiminde hangi adaya oy vereceği büyük ölçüde şekillenmiş durumda. Daha geniş perspektiften bakıp, süreci daha uzun metrajda izlediğimizde ise aslında bu seçimde özellikle kararsızların edindikleri tavrın seçimin sonuçlarına doğrudan etki edeceği yönünde…
Benim gözlemlerim, kararsızların sayısının çok büyük ölçekte azaldığı, kararını verip vermemekte kararsız olan seçmenlerin de artık bir karara vardıkları yönünde…
Vatandaşın sandığa gideceği sürecin öncesinde kafasında bir sürü tilki vardı. Siyasilerin yorumları, anketler, birebirde gerçekleşen görüşmeler, çeşitli propaganda araçları aracılığıyla yapılan yüklemeler bu tilkilerin sayısını daha da artırdı. Şimdi vatandaş kafasındaki bir kamyon tilkiyle birlikte sandığa gidecek.
Bu süreçte işi en zor olan parti AK Parti, işi en zor olan Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’dır…
Çünkü bir tarafta kurulduğu 2002 yılından bu yana tam 21 senedir ülkeyi yöneten bir parti ile birlikte yine aynı süre zarfında ülkeyi Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevleri ile birlikte yöneten, dümeni elinde tutan bir Recep Tayyip Erdoğan var.
Geride kalan zaman diliminde hoşumuza giden-gitmeyen, sevdiğimiz-sevmediğimiz, beğendiğimiz-beğenmediğimiz birçok yatırım ve hizmet oldu bu ülkede.
Zamanın gerekliliklerinin yerine getirilmesi de diyebilirsiniz ama sonuçta yapılanlar ortada… Büyük badireleri yaşayan ülkemiz hepsinden de alnının akıyla çıkmayı başardı. Ve özellikle terör olayları, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi, yaşanan depremler, sel felaketleri, yangınlar ve benzeri durumlarda ülkemizin güzel insanları siyasi görüş farklılığı gözetmeksizin bir ve beraber olmayı başardı.
Her ne kadar bunu doğrudan iktidara yazamazsın diyenler olsa da dümen yine iktidarın elindeydi derim.
Diğer yandan, insana insan olduğu için verilen bir değerin göstergesi olarak, sağlık alanında yapılan hizmetlerle bugün Türkiye, dünyanın en önemli sağlık üslerinden biri haline geldi. Artık sağlık turizminden söz edebilir hale geldik.
Aslında geride kalan süreç içerisinde yapılanları anlatmak gibi bir niyetim yok. Kimsenin propagandasını yapmak niyetinde ve derdinde de değilim. Bunu, şimdi söyleyeceklerimin daha iyi anlaşılması için küçük bir örnek olarak sundum, lütfen böyle kabul edin.
İyisiyle kötüsüyle 21 yılı geride bırakan AK Parti’nin en büyük rakibi bence yine AK Parti’dir.
Bunu söylerken de ülkeye sunulan hizmetleri göz önünde bulundurarak bu hizmetler ölçeğinde vatandaşın beklentisinin de arttığına işaret etmeye çalışıyorum.
Öteki tarafta ise müzmin bir muhalefet olan CHP ve etrafında toplanan diğer partiler var. Eğri oturup doğru konuşacaksak bu birliktelik gücü de beraberinde getirmiş durumda. Tabi kazanmanın ölçüsü rakibinden +1 fazlasını almış olmak olduğu için bu güç Millet İttifakı içinde olan partileri nereye kadar taşıyabilecek, muhalefetten iktidara sürükleyebilecek mi, bunu zaman içerisinde göreceğiz.
Psikolojik olarak AK Parti’nin üzerinde büyük bir baskının var olduğunu da söylemek mümkün. Neredeyse çeyrek asra dayanan bir iktidar süreci var. Girdiği hiçbir seçimi kaybetmemiş bir partinin bir gün elbet kaybedeceği algısı, psikolojik baskıyı da beraberinde getiriyor. Bu baskı AK Partililer içinde bile mevcut.
Şöyle düşünün, bir futbol takımı var ki, lige çok iyi başlamış. Birinci hafta galip. İkinci hafta, üçüncü hafta derken sezon bitmeye yaklaşmış ama bileği bir türlü bükülemiyor. Bir tarafta yenilmezliğin verdiği cesaret ve kendine güven ama diğer tarafta da bir gün gelip yenileceğinin bilincinde olmanın vermiş olduğu psikolojik buhran…
İşte bu nedenle diyorum ki bu seçim AK Parti’nin en zor seçimi olacak. AK Parti’nin en büyük rakibi de yine AK Parti olacak.