AKADEMİK BULUŞMALAR-1

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Efendim ülkemde referandum sürecinin başlaması ile birlikte siyaset ve ideologca cephesinde ciddi kıpırdanmalar var. Çok şükür ki, kendini vatan-millet, din-İslam, ülke-bağımsızlık, zaman-mekân, demokrasi-cumhuriyet, insan-saygı, hak-adalet değerleriyle bağlantılı kabul edenler sızlanmaya, ardından uyanmaya ve DAVA ADAMLIĞINA soyunmaya başladı diyebilirim.

Geçenlerde Konya üniversitelerine mensup 40 kadar öğretim üyesi arkadaş son zamanlarda ülkemde toplumsal ve ülkesel olayları değerlendirmek üzere bir araya geldi. Bu buluşmayı sağlayan Eğitim Bir Sen sendikasının üniversitelerden sorumlu yöneticilerin daveti üzerine bir araya geldiler.

Bu manada Eğitim-Bir-Sen Konya 2 No’lu Şube yöneticilerine ve özellikle de Başkan Şenol Metin kardeşime gayretlerinden dolayı teşekkür ederim. Aynı düşünce ve ruhu paylaşan ancak yıllardır kopuk olan ve birbirini yakın irtibatta tanımayan öğretim üyelerini böyle bir çalışma ile bir araya getirmeleri manidardı.

Yıllardır benim şikayetimin nirengi noktası da bu idi. Yazılarımda siyasetçi ve toplum yöneticilerine çatarken hep bunu düşünmüş aynı hedef insanlarını ciddiye almamalarının hesabını sormuş, kim ve nasıl bir araya getirilir bunun hesabını yapmıştım. Bazen de devlet olmak bizim camiamıza yaramıyor diye acılarla dolu serzenişlerde bulunmuştum.

Gerçi bu boşluğu dolduran SADAM (Selçuklu Akademik Düşünce ve Araştırma Merkezi), TAKVA (Tarımsal Kalkınma Vakfı) gibi yakın ve kurucusu olduğum bazı derneklerde bu duygularımı tatmin ediyordum da, gel gör ki sırtımda bazı ağrılar ve yükler duymuyor değildim.

Yapılan bu yeni toplantının esas konusu da ağırlıklı olarak bunlardı. Gerçekten de tanımadığım ve tanımaktan da çok memnun olduğum eski-yeni, yaşlı-genç, durgun-heyecanlı, daha da birçok değerlendirmeler yapabileceğim dostlar tanıdım ve şükrettim; iyi ki bir aradayız. Orta yaşlı ve esprili Mehmet Hoca ile genç Abdullah’ı aynı karede görmenin hazzı doyulmaz, biraz daha heyecan gerek.

Uzun yıllar her zihniyete nasip olmayan bir devlet yönetimin sahip olmanın artısı ve eksisi konusunda kayda değer görüşmeler, özellikle de “günümüz gençliği nasıl eğitilir” konuşunda tartışmalar yapıldı. Mevcut eğitim sistemi, olması gerekenler, ilim-ahlak, dayanışma-paylaşma kültürü, nezaket-zarafet, aile-toplum ilişkileri ile teknoloji-medya ikilemleri içinde gençliğin yeri, başlıklar halinde ele alındı.

Sivil toplum örgütleri içinde bilim ve düşünce adamlarının yeri, yönetim-yönetici ekseni içerisinde Müslüman bir toplumda olması gerekenler tartışılırken görülen ve sevindiren odur ki tüm arkadaşlar bilaistisna yer almaları konusunda istekli olmaları idi.

Bütün bu arzu ve isteklerin zemin bulabilmesi; ülkemin sağlıklı geleceği, yönetimlerin olgun ve aydın insanlarca tüm topluma yaygınlaştırılarak adilane olması; hakkın, kul hakkı ekseninde dağılımı; aksi durumda verilen devlet-emanet nimetinin sahiplenilememesinin maddi-manevi yükü ve mesuliyeti herkesi bağlar ve sorulur. İmanımız ve inancımız da odur.

Bilim adamlığı bir insanın maddi olmasa da manevi tatminde ulaşacağı en yüksek mertebedir. Zira İlm Allah’ın sıfatlarındandır ve bu da herkese nasip olmaz. Bu böyle biline.

Bu konuda son arzumuz ve hedefimiz, dünyalıklardan biraz uzak durarak, FETO yapılanmasından sonra elimizde kalan bu vatanda, ilm dünyasının biraz daha fedakârlık yaparak verilen vazifelere koşmaları, dolmayanlara ise talip olmaları; DAVA ADAMI çoklu çarpanında esasımız olmalıdır. Bu yazının yorum kısmına yorumlarınızla katkıda bulunmanız umuduyla, Allah’a emanet, hayra muhatap olunuz, efendim.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.