Dün, 78. ölümyıldönümünde milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u özlemle, hasretle, saygıyla yadettik. O, sadece şair değildi. O, aynı zamanda veteriner hekimdi, öğretmendi, hafız ve vaizci, siyasetçiydi. Ama biz onu, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal marşını yazan vatan şairi olarak tanırız, biliriz. Değerini bu günlerde daha iyi anladığımız bu usta kalem, baba tarafından Arnavut asılıydı. Ölüm yıldönümü gibi doğumgünü de 1873 yılının Aralık ayına rast gelmişti. İstanbul’da, Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde dünyaya gelen Ersoy, babasının imamlık vaziyetine üzerine ve çocukluk yıllarının da orda geçtiği Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde nüfusa kayıtlı olarak görülür. İlk öğrenimine, Fatih’te dört yaşında Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başlamış olup, ortaöğrenimini yine Fatih’te Merkez Rüstiyesi’nde devam ettirmiştir. Rüştiyedeki eğitimi boyunca dil derslerine hep ilgisi olan şairimizin, Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca’da hep birincilikleri konuşulmuştur. Yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Tarım ve Veterinerlik Okulu’nun Baytarlık Bölümü’nü dört yılda ve birincilikle tamamlamıştır. Okul yıllarında spora büyük ilgi göstererek başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışmalarına katılmıştır. Şiire olan ilgiside okulunun son iki yılında yoğunlaşmıştır. Mezuniyetinden sonra ise altı ay içerisinde Kuran’ı Kerim’i altı ay içerisinde ezberleyerek hafız olmuş, Fransızcasını ise daha da geliştirmiştir. İlk eserleri, dergi ve mecmualarda yayınlanırken o da memuriyet hayatına başlamıştır. Ziraat Bakanlığı’nda Veteriner Müfettiş olarak görevine başlamış, teftiş için ilk zamanlar Rumeli, Arnavutluk ve Arabistan’da bulunmuştur. Akif, edebiyata olan ilgisini şiir yazarak ve edebiyat öğretmenliği yaparak devam ettirmiştir. İstanbul’da bulunduğu sıralarda bakanlıktaki görevinin yanısıraönce Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi (1906)'nde kompozisyon (kitabet-i resmiye), sonra Çiftçilik Makinist Mektebi'nde (1907) Türkçe dersleri vermek üzere öğretmen olarak atanmıştır. 1898 yılında Tophane-i Âmire veznedârı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanım’la evlendi; bu evlilikten beş çocuğu dünyaya geldi. II. Meşrutiyet’in Âkif'in hayatında en büyük etkisi, meşrutiyetle birlikte yayın dünyasına tamamen adım atması olmuştur. İstanbul camilerinde verdiği vaazlarda Mısırlı bilgin Muhammed Abduh'un etkisiyle benimsediği İslam Birliği görüşünü yaymaya çalıştı.Balkanlar'da artan düşmanlık duygularını ve doğabilecek isyanları önlemek için bir şeyler yapma arzusu duydu ancak Balkan Savaşı ile hüsrana uğradı. Balkan Savaşı'ndan sonra, ilk olarak Umur-i Baytariye görevinden (1913), sonra yayınlarının hükümetle uygun düşmemesi nedeniyle aldığı ikaz üzerine Darülfünun müderrisliği görevinden (1914) ayrıldı. Yalnızca Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'ndeki görevine devam etti. İslam birliği kurma gayesi güttüğü için Almanya’ya Tunuslu Şeyh Salih Şerif ile birlikte gitti. Berlin'deyken ondört ay süren Çanakkale Savaşı’nı heyecanla takip etti ve büyük coşku ile Çanakkale Destanı’nı yazdı. Kurtuluş Savaşı’nın büyük destekçilerinden olan Ersoy, birçok camide hutbeler vermiştir. Ankara’ya geldiği günlerde, Mustafa Kemâl Paşa Konya vali vekiline telgraf göndererek Âkif’in Burdur milletvekili seçilmesini sağlamasını istemişti. Haziran ayında Burdur’dan, Temmuz ayında ise Biga’dan mebus seçildiği haberi meclise ulaşmıştır. Âkif, Burdur mebusluğunu tercih ederek 1920-1923 yılları arasında vekil olarak 1.TBMM’de yer almıştır. Aynı dönemde Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey’in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Bey, konulan 500 liralık ödül nedeniyle başlangıçta katılmayı reddetsede kendisini ulusal marş yarışmasına katılmaya ikna etti. 12 Mart 1921 Cumartesi günü yazdığı şiir, ulusal marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar’ül Mesai vakfına bağışladı. İstiklal Madalyası ile onurlandırılan Akif, ta ki Siroz hastalığına yakalıncaya kadar sayısız eser ve görüşe imza atmıştır. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu'nda ki Mısır Apartmanında hayatını kaybetmiş, Edirnekapı Mezarlığı’na defnedilmiştir. Aralık ayında doğan ve 63 yıl sonra yine bir Aralık ayında vefat eden vatan şairimizin hayatı bu köşeye sığdıramayacağım kadar büyük olsada, biz; yani senin değer ve kıymetini bilenler şimdi senin ruhuna Fatihalar gönderiyoruz.
Ruhun şad olsun.