Akıl oyunları

Oktay Demiray



Geçtiğimiz yıllarda  dünyanın en ünlü matematikçilerinden biri John Nash, İstanbul'daydı.

Yaşamı; RussellCrowe'un başrolünü oynadığı “Akıl Oyunları” adlı filme konu olan John Nash'inSkylife Dergisi'nde yayınlanan bir söyleşisi var.Bir sorulmuş o söyleşide. “Sizin Oyun Teorisi kuramınız dünyaya kazan-kazan kavramını armağan etti. Peki herkesin kaybettiği bir oyun var mı?”

Yanıt çağımızın en önemli sorunlarına bile çözüm olacak cinsten. “Mümkün. Herkes negatif oynarsa mümkün. Yani eğer her oyuncu kendi kazancından çok rakibinin kaybına odaklanırsa mümkün.”

Cumartesi günü iki taraf da birbirinin kaybetmesine odaklansaydı kaybeden Torku Konyaspor olacaktı…

Hazırlıklar hep bir yöne doğru oldu. Konyaspor da kazanılan ne varsa biri kazandırıyor, kaybedilen ne varsa biri kaybettiriyordu. İki ‘değer' karşı karşıya getirildi. Birinin gitmesi, diğerinin bu gidişin nedeni olarak kurban edilmesi gerekiyordu.
Futbol ilginç bir oyundur. Bazen vurursunuz, vurursunuz girmez o top. Bazen de en kritik anda canlanır, saygısızlıklara inat sizi kurtarır. Doğru adımların takipçisidir aslında o cisim. Canı vardır. Anlar. Değer verir. Çalışana, saygı duyana…

Stresliydi Konyaspor, üst üste alınan kötü sonuçlar yapılan transferlerin doğruluğunun tartışıldığı bir ortamda çıktı Çaykur Rizespor maçına...Beraberlik golünden sonra ikinci golün bir türlü gelmeyişi boş koltukları bile gerdi ilerleyen dakikalarda. Evet son haftalarda yükselen bir form grafiği vardı Rizespor’un ama asla üst düzey bir ekip değiller. Haftalardır bizde eksik olan ve oyunun belli bölümlerinde rakip eksiltecek, kaleye hızlı gidecek bir oyuncu grubumuzun olmayışı yüzünden top yine rakipte kaldı. Oyunun kontrolünün ele alınmayışı, topu ileriye taşıyamama gibi nedenlerden dolayı olsa gerek, öndeki oyuncularda değişiklik yapma yoluna gitti Kocaman...
Teoman'ı çok severim. Fırsat buldukça dinlerim. Yarından bana ne, der bir şarkısında. Kocaman öyle demedi hiç. O yüzden bir kalkan oldu futbolcularına... Kötü gününde dayanılmazdı. Onlara sabır gösteren de taraftar,yönetim ve Kocaman'dı. Dilerim bu sabır bu takımın en büyük gücü olmaya devam eder. Sessizliğin Sesi olmaya devam ederler…

Sadece çalışın!

Bir dakikanın içinde çok sayıda gün vardır. William Shakespeare bu sözü söylerken sadece zamanın değerini anlatmak istememiş kuşkusuz. Geçmişte yaşanan acı ve tatlı anıların günü geldiğinde bir dakika içinde insana çok şeyler kazandırabileceğini de gizlemiş sözcüklerin arasına. Bu sözümde Torku Konyasporfutbolcularına…Buralara kolay gelinilmedi,kusura bakmayın sizden istenen sadece çalışmanız ve günü geldiğinde gösterinizi çıkıp şuan Türkiye’nin en iyi seyircisine sergilemeniz…Çünkü bu taraftar bunu fazlasıyla hak ediyor.Şimdi; yeni bir, “bir dakika” için hiç durmadan çalışma vakti… Bakarsınız o bir dakika günün birinde bu şehre hiç tatmadığı bir anı tattırır. Hiç tatmadığı…

O, hiç susmayan, takımını hiç yalnız bırakmayan, çok tepki gösterse de hep bağrına basan taraftar, bazen “Sessizliğin sesi”ni tercih eder… Trabzon'da yeni anmış bir memurdur o. Bir kez daha izlemek ister takımını. Diyarbakır'dan ilk kez İstanbul'a gelen, ilk kez deniz gören bir miniktir. Amsterdam'dan kalkıp gelen bir Hollandalı'dır, arkadaşını izlemek isteyen. Maçı seyreder. Takımı kötü gitse de yerini alanlar gibidir. Barışın şarkısındaki gibi. Can bedenden çıkmayınca. Hep o formayı giyenleri izlemek ister. İzleyemese de Salı Pazarı'ndan sesini duymak ister.
Bir sarı kart. Hakemi aldatma nedeniyle ve ceza alanı dışında. Bunu görmek sevindirici. İki sert hareket ve iki kart daha. Rakip 10 kişi. Bir geç müdahale ve penaltı. İyi oynarsın, kötü oynarsın. Bu başka. Zaten herkes bilir futbolu, herkes eleştirir yönetmeni. Önemli olan sahada adalet dağıtmakla görevli kişinin gördüğünü çalmasıdır…

Saygı...

Her işin bir uzmanı vardır. Yıllarını o işin içinde geçiren kişileri eleştirirken bu kriter göz ardı edilebilir.

Ama kasten, belli nedenlerle görmezden gelmeye çalışmak, hakarete varan boyutlarla mesleki bilgisini aşağılamak, zaten bilinçsiz olan toplumda o kişiye karşı öfke kampanyası başlatmak üzücü. Aykut Kocaman, Fenerbahçe tarihinin en önemli değerlerinden biri. Üç kez gol kralı olmuş, 140 lig golü atmış, sayısız derbi kazanmış, 8 yıl o formayı terletmiş, o renklerle ilk buluştuğu maçın ikinci yarısına 4 gol sığdırmış bir isim Aykut Kocaman.

Sonuna kadar onun gibi, Aykut Kocaman gibi, Rıza Çalımbay gibi, Şenol Güneş gibi ‘değerlerine ihanet etmeyenlerin' arkasındayım. Aklımla, vicdanımla.

 

 

 

 


 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.