Selçuklu veziri Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından yaptırılan Külliye’den günümüze yalnızca mescit, medrese ve türbesi gelebilmiştir.
Selçuklu dönemine ait Ulu Camii, Altunkalem Mescidi, Güdük Minare Mescidi, Küçük Ayasofya Mescidi, Kızılca Mescidi, Kileci Camii, Hacı Hamza Mescidi, Kalaycı Mescidi, Tahtakale Mescidi ve Osmanlı dönemine ait Hasan Paşa İmaret Camii gibi eşsiz mimari özellikler gösteren önemli eserlerin bulunduğu Akşehir’de, Sahipata Külliyesi ve İmareti denilen yapı halk arasında “Taş Medrese” olarak isimlendirilmekte.
Medrese, Türkiye Selçuklu sultanlarından II. Keyhüsrev'in oğlu II. Keykubat zamanında Başvezir Sahipata Hüseyin oğlu Fahreddin Ali tarafından 1250 yılında yaptırılmıştır. Külliye şeklinde düzenlenen bu yapıdan günümüze yalnızca mescit, medrese ve türbesi gelebilmiştir. Yapı topluluğunun kitabesi Akşehir Müzesi’ndedir. Mescit dikdörtgen planlı olup, kesme taş ve tuğladan yapılmıştır. Giriş kapısı önünde bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekânının mihrabı ve içerisi yer yer dökülmüş olmasına rağmen çini mozaikle süslüdür. Caminin yanındaki taş kaide üzerinde silindirik gövdeli iki şerefeli minaresi bulunmaktadır.
En son olarak 2004 yılında onarılan mescid; kubbede tuğla horasan sıva, kurşun ve derz işleri, beden duvarlarında taş taş onarımları, iç kısmında sıva, ahşap döşeme, elektrik tesisatı ile son cemaat yerinde taş işleri, tuğla tonoz tamamlaması, çini mihrap ve minarenin tamiratı yapılmıştır.
TAŞ MEDRESE (ARKEOLOJİ MÜZESİ)
Taş Medrese, mescit, türbe, hangâh, imaret ve çeşmeden oluşan bir külliye şeklinde inşa edilmiştir. Medrese plan olarak açık avlulu ve dört eyvanlıdır. Taç kapısı ile baş eyvan güney-kuzey yönünde, iki eyvan ise dikey olarak yapılmış ve değişik tarihlerde yapılan onarımlar sırasında güneydeki eyvan, oda haline getirilmiştir. Orta avlunun her iki yanında devşirme malzemeyle yapılmış revaklar yer almaktadır. Taç kapının sağ tarafında beş oda bulunmaktadır. Türbe giriş kapısının solundadır. Kare planlı olan türbenin altında kriptası mevcuttur. Kubbe eteğinde, pek azı günümüze gelebilmiş kufi yazı benzeri geçmeli geometrik örneklerden meydana gelen, çini mozaik tekniğinde süsleme kuşağı vardır. Aynı şekilde kubbenin ortasında da çini bulunmaktadır.
Akşehir'de müzecilik 1946 yılında başlıyor. Tarihi eserler o zaman kullanılmayan İmaret Camii'nde korunuyordu. 1950 yılında caminin ibadete açılması üzerine eserler, Taş Medrese'ye nakledilir. 1960 yılında depo durumundaki müzeye müze memurunun atanmasıyla resmen müzecilik başlar. Yapılan restorasyon ve düzenlemelerden sonra 8 Haziran 1965 günü müze ziyarete açılır.
Müzede Neolitik Dönemden, XIX. yüzyılın sonuna kadar birçok eserler bulunmaktadır. Bu eserler arasında en zengin koleksiyon, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait mezar taşlarıdır. Selçuklu Dönemi figürlü mezar taşları müzede önemli bir yer tutarlar. Bu eserler Akşehir ve çevresinden derlenmiştir. Müzedeki bu mezar taşları, hattat kitabeleri ile de dikkat çeker. Ayrıca Türkiye'de sayıları cok az olan renkli mezar taşları da bu müzede yer almaktadır.
Mezar Taşları
Mezar taşları kolleksiyonun bir kısmı Nasreddin Hoca mezarlığında bulunurken, en değerli parçalar Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Elinde şahin tutan avcı, rahledeki kitabı okuyan erkek, birbirine sarılmış ana ve çocuk bunlara örnektir.
Devam edecek