Çok şükür yine sizlerle birlikte onu da gündeme getir, bunu da dillendir, şunu da yaz derken orucu da bir bir yemeye ve bayram için havaya girmeye başlıyoruz. Her şeyin hayırlısı diyelim ve önce sizlerden gelenlerle bugünkü yazımıza başlayalım.
MOTOR SÜRÜCÜSÜ NE YAPACAK?
Dün sabah motor tutkunu ve marka motoru olduğunu öğrendiğim çok sevdiğim bir bürokrat önce aşağıdaki şu fotoğraf karelerinden bir kaçını bize gönderdikten sonra altına da derdini sıkıntısını şöyle dile getiriyordu;
“Uğur abi, EDS’de bu ifadeler var. Her yerde bunları görmek mümkün, zaten siz de biliyorsunuzdur? Peki benim ……….. marka motorum var. Hız limiti olarak ben hangi süratte gideceğim? Bizim de plakamız var bizim de ehliyetimiz var. Her şeyimiz yasal ama bizler EDS’de yokuz. Yarın ceza yazılırsa bunda biz mi suçlu olacağız?”
……………
Bir motor sürücüsü olarak okurumuz dostumuz son derece yerden göğe kadar haklı görünüyordu. Biz de durumu buradan yetkililerimize iletelim eğer bir eksiklik var ise tamamlansın istedik.
YOLLARDAN GENİŞ
KALDIRIMLARIMIZI (!)
NİHAYET KEŞFETTİK
Yıllardır köşe yazılarımızda şehrin merkezinde yollar kadar geniş kaldırımların ne işe yaradığını sorduk durduk. Öyle ki bizim dile getirdiğimiz kaldırımlarda yaya yoğunluğu da yoktu. Biz yazdık sizler desteklediniz ama herkes bildiğini okudu. Bu sorularda akıllardan kalan tek ihtimal belediyelerin ve taş üreticilerinin para kazanması konusunda kilitlenmemiz olmuştu.
Şimdi her ne hikmetse dahası yollar araç trafiğini çekemez hale gelince, aklın yolu birdir denilerek küçük küçük dokunuşlar yapılmaya başladı.
Mesela burası; Kule Otoparkı’nın bulunduğu kaldırım idi. Belediye yöneticileri üç kişinin yürürse yürüdüğü bu kaldırımı daralttılar ve ortaya bir şeritlik yol çıktı. Böylece toptancılar ve hal bölgesinde sağa gidiş trafiği akmaya başladı.
Yani burada bu kadar geniş kaldırımı kim, niye, hangi akla ya da kimlere hizmet için yaptı hala sorarım?
Şimdi yine Ali Kemal Belviranlı Çocuk ve Kadın Doğumevi Hastanesine giderken hemen yolun sağ tarağında yenilenen yaya üst geçidinde yol gibi kaldırım daraltılmaya yol genişletilmeye başlandı. Çok yerinde ve doğru bir çalışma.
Yok, artık ben sormayacağım, çünkü Konya Büyükşehir Belediyesini de lale devrinden bugünlere götürenlerle inşallah öbür tarafta karşılaşacağız.
BİRAZ DA SİYASET YAPALIM MI?
Ramazan bir dedi siyasete resmen zincir vurduk. Farkındasınız değil mi?
Tamam bugün de daha az günah işleme adına siyaset yapmayacağız sadece etrafında dolanıp teğet geçeceğiz.
Zaman zaman bazı okurlarımız bizi adeta dürterek siyaset kazanın içine atmak istiyorlar. Onlar kaşınıyorlar da illa bizi de kaşıtacaklar. Asla ama asla bu oyuna gelmem.
Zaten mübarek günlerde siyasetçilerimizin tam işine geldi. Memlekette para yok. Yatırım yok. En iyisi mi iftar programları, teravih buluşmaları ve teravih sonrası çay sohbetleri ile bayrama kadar yoğun bir mesai içerisindeyiz.
Bu arada Saadet lideri Temel Bey geldi gitti pek gürültü olmadı.
Şimdi İyi Parti Genel Başkanı Meral Hanım gelecekmiş. Gürültü çıkar mı, toz kalkar mı bilemem?
Ama şehrin mütevazi, büyük ve anlı şanlı mekan sahiplerinin Meral Akşehir ve İyi Parti’nin iftarı için yer vermediklerini öğrendik. Onlarda zar zor tüm şanslarını zorlayarak bir yer bulmuşlar. Ama partiden bir dost yine tedirgin idi “Son anda buranın da programı iptal etmesinden korkuyoruz”… diyordu.
Konya’nın Konyalının ne kadar misafirperver ve hoşgörü sahibi olduğunu anlatsam da genç politikacı dostumuz yaşadıklarından dolayı bayağı bir tedirgin idi.
KIYMET BİLMEK (!)
Şükürler olsun bizim manyaklığımızın Türkiye’de bir ikincisi yok. Malum senenin her günü 365 gün yerel yazı yazan tek basın mensubu olarak yazılarımızla özleşen NE ZAMAN ADAM OLURUZ? Ve GÜNÜN OKAKLI SÖZLERİ zaman zaman sizlerden gelen güzelliklerdir. Dahası pek çoğu sizlerden gelenlerdir.
Dün sabah da biraz sonra aşağıdaki GÜNÜN OKKALI SÖZÜNÜ benim canımın bir köşesi biricik kızım göndermiş. Sabahın köründe elimde boştu Konya’da uykuda idi ya. Bu söz ile ilgili bir şeyler öğreneyim de cahil kafamızın bir şeylerinde kırıntılar olsun diye okuyayım dedim.
Ve bu sözle ilgili aşağıdaki şu metin çok hoşuma gitti. Bu alıntıyı sizlerle paylaşmak istedim
…………….
Kıymet bilmek; Kaybedince arkasından ağlamak değil, Yanındayken sımsıkı sarılmaktır.
Kırlangıç kuşunun yavrusu annesine:
-“Anne! biz bu yuvayı değiştirilelim” der. Annesi:
-“Neden yavrucuğum?” der.
Yavru “Yuvamız pislendi, her taraf berbat, kokuyor, çekilmez hale geldi” der.
Anne: “Tamam da evladım, değiştirelim değiştirmeyi de bu g….. t bizdeyken yeni yaptığımız yuvayı da pisletiriz” der.
Niye anlattım ben de bilmiyorum ama hayatımızı hep tezatlarla dolu.
İnsanların kıymeti hayatta iken bilinmiyor veya insanların kıymetini hayatta iken bilmiyoruz. Ta ki öldükten sonra kıymet biliniyor ama o zaman da iş işten çoktan geçmiş oluyor. Kıymet bilmek, yanındayken sımsıkı sarılmaktır. Her şeye rağmen, tüm şartlara rağmen, yokluğa rağmen, olumsuzluklara rağmen. Olanlarla yetinmek, yoksuzluklara birlikte kanaat etmek, rıza göstermek, birlikte beraberce omuz omuza göğüs göstermek kıymet bilmek. Allah’ın emri de bu değil midir?
Sabır göstermek, sebat etmek, metanet göstermek yaratılışımızın gereği değil midir?
Yaşanan sıkıntılar ne kadar büyük olursa olsun erdemli, şahsiyetli insanlara düşen metanetini sabırla ve mükafatını da Allah’tan bekleyerek korumaktır.
Ecdadımız sabrın önemini anlamamız açısından “sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır” demişlerdir.
Evet, sabretmek zordur adeta zorlu bir sınavdır; ama bu zorlu sınavı atlatmayı bilenler sonunda mutlaka kazanacaklardır.
Dedik ya hani hayatımız hep tezatlarla dolu diye.
Bazen başımıza gelenlere adeta isyan ederek “Hep mi benim başıma gelir, hep ben mi bunları yaşayacağım” gibi sözler söyleriz. Bu tür sözler sarf etmek, davranışlar sergilemek bize fayda sağlayacağı gibi, ruhen de bizleri yıpratmaktadır.
Halbuki ecdadın yaşantısına bakılmış olsa bu tür hatalara düşülmeyecek. Kıymet bilmeyi kaybedince arkasından ağlayanlardan değil, yanımızdayken sımsıkı sarılanlardan olabilmek dileğiyle diyoruz ve bir türküye kulak veriyoruz.
Yine efkârlandı gönlüm sen gelince aklıma,
Ne zaman dara düşsem sen gelirdin yanıma,
Sağ iken bilemedik varamadım farkına,
Ah babam sağ olsaydı, köşede otursaydı,
Karlı bir dağ gibiydi, başımızda dursaydı,
Dünden düne çoğalıyor çekilmiyor derin acım
Hayat belimizi büktü gönlünce yaşatmadım
Yokluğunu çok aradım nasihatine muhtacım
Ah babam sağ olsaydı, köşede otursaydı
Karlı bir dağ gibiydi, başımızda dursaydı.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Kıymet bilmek; Kaybedince arkasından ağlamak değil, Yanındayken sımsıkı sarılmaktır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Belgesiz, izinsiz davulcular üç güne bir iftara beş dakika kala kapıları çalarak para toplamaya devam etmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.