1977 yılı Ağustos ayının ortalarında eski adı Garipler Mahallesi olan İhsaniye'de, Palalı Cami karşısına açılan Firdevs Eczanesi müşterilerini kabul etmeye başladığında, Tıbba kadar başka bir eczane yoktu. Ne Vatan Caddesi açılmıştı, ne de Millet Caddesi.
Ne şimdi yıkılmış olan Belediye Sarayı vardı. Ne Hacıveyiszade Camii, nede Defterdarlık!
Eczanenin açıldığı caddenin adı Hastane Caddesiydi.
Konya’nın ilk kadın Eczacılarından biri olan Gülseren Büyükaltunel, Amcası Ali Berkoğlu gibi eczacı olmuş, Garipler mahallesinin ilk eczanesini de, İhsaniye Palalı Camiinin tam karşısına açmıştı.
Ali Bozdemir bu eczaneye tam da o günlerde gelmişti.
Genç bir eczacı kalfası olarak…
45 yıl öncesi gibi yine bir Ağustos’tu. Ali Bozdemir, geçtiğimiz Pazar akşamı gece yarısına doğru sevenlerinin gözyaşları arasında ayrılıp gitti bu dünyadan…
Bazı insanlar vardır ki, yaşarken de, bu dünyadan ayrıldıktan sonra da, sevilir, sayılır, hayırla yad edilir. Ali Bozdemir kardeşimiz de o insanlardan birisiydi.
Bizden, içimizden, kendimizden biriydi. Kardeşimizdi, ondan küçük olanların Ali Ağabeyi idi.
Yirmi yılı aşkın bir süredir Konya İhsaniye’de oturan biri olarak, merhaba ettiğim, tanıştığım, eczaneye uğramadan geçmediğim, ayak üstü de olsa konuştuğum birisiydi rahmetli.
Herkese karşı çok saygılıydı.
Hoş sohbetti, güler yüzlüydü. İnsan canlısıydı. Herkese yardım eden , koşan bir ruh haline sahipti.
Ali oğlum, benim ağrılar yine başladı. Tansiyonumu bir ölç. Benim ilaç yine bitti. Doktor bir şeyler söyledi amma anlayamadım, neyim varmış benim diyen kadın-erkek bütün yaşlılar ona çok yandılar.
Her gün gülümseyen bir yüz. Her daim iyi bir dinleyici, moral veren, insanları rahatlatan, bıkmadan, yorulmadan herkesle ilgilenen bir insandı.
Ona yanmayan, üzülmeyen kalmadı.
Ardından dua etmeyende…
Kendini oldukça iyi yetiştirmiş, araştırmalar yapmış, işini çok seven, insanları seven, kim ne sorsa yardımcı olan, herkese koşan bir insandı.
*****
Ali kardeşim, geçtiğimiz Pazar günü sevenlerini, dostlarını, ailesini geride bırakarak Hakkın rahmetine kavuştu.
Çağımızın illetlerinden biri olan kansere yenik düştü.
Kim miydi Ali Bozdemir?
Eski adı Bulamas olan Akpınar köyündendi. Ya da Dilekçi diye de bilinen köy.
Garipler Mahallesinin yani İhsaniye’nin ilk Eczanesi olan Firdevs Eczanesinin ilk ve değişmeyen Eczacı Kalfasıydı. Hem de 1977 yılından bu yana…Eczanın ve eşinin evlatları gibiydi.
Eczanenin açıldığı gün gelmiş ve bir daha ayrılamamıştı.
Sekiz yıl kadar önce, İhsaniye’nin bu ilk eczanesi dikkatimi çekmiş, Eczacı Gülseren Hanım’la, Öğretim görevlisi olan eşi Mehmet Ali Büyükaltunel’le ve rahmetli Ali Bozdemir’le bir röportaj yapmıştım.
O günlerin İhsaniye’sini yani Garipler Mahallesini ve Eczanenin ilk günlerini anlatmışlardı.
Rahmetli Ali Bozdemir, Hocam demişti, 1977’de yardım etmeye diye geldim. Bu eczaneden emekli oldum. Şimdi de, bu genç çocukları elimden geldiği kadar yetiştirmeye çalışıyorum.
Onun yetiştirdiği en son Eczacı Kalfaları olan Ali ve Salih, onun ardından boyunları bükük kaldılar.
*****
Ali Bozdemir’in Eczacı kalfalığı serüveni İlkokul yıllarında başlamıştı. O günleri şöyle anlatmıştı;
İlkokul 2.sınıftaydım, Konya’dan Eczacı Ali Berkoğlu, kalfası Haydar abi ve Naci Abi bizim köye Bulamas’a (Akpınar) geldiler.
Harman yerinden gelmiştim. Dedemle oturuyorlardı. Misafirlerin elini öptüm. Dedem, bu çocuk benim torun dedi. İlkokuldan sonra okur mu diye sordular.
Dedem ne okuması yav dedi, mümkün değil!
Ali Berkoğlu o zaman okul bittiğinde bu çocuğu al gel yanıma dedi.
Eczacı Kalfası Naci Abi dedeme çok üstelemiş.
Nereye?
Eczaneye!
İlkokul 3. sınıfa Konya Merkez Rebii Karatekin İlkokulunda başladım. Oradan mezun oldum. Babam Belediyede işe girmişti. İşi bitikten sonra Odun pazarına gelir, bir ton, iki ton artık her neyse odun kıyardı. Zor günlerdi o günler.
Okul bitince, babam kolumdan tuttuğu gibi eczaneye getirdi. Ömür Eczanesine. Eti senin kemiği benim dedi. Eczane eski Tellal Pazarının tam karşısındaydı. Şimdi yerinde Derman Eczanesi var. Sene 1974 olabilir.
Eczanede 8 kalfa vardı. Tek çırak bendim. Adı Ali olan üç tane daha kalfa vardı. Dört Ali olmuştuk. Eczacı Ali Abiyle birlikte beş. Onların arasında bana da Küçük Ali dediler. Bir anda sekiz öğretmenim birden olmuştu. Allah razı olsun beni yetiştirdiler.
1977 yılında Firdevs Eczanesi açıldı. Kalfalardan Osman Abi dükkanı yerleştirmeye gitmişti. Ben 3 aylığına diye geldim. 3 ay, 4 ay oldu. Sonra bir ay daha çalıştım. Gülseren Abla, aldığım maaşın iki katını verdi ve bundan sonra buradan gitmek yok dedi. Ne dediysem olmadı. Daha sonra işler açılmaya, eczane hareketlenmeye başladı.
*****
Eczanenin karşısında İtfaiye vardı. Kapıdan çıktığınızda Numune Hastanesi görünürdü. Eczanenin hemen alt tarafında odun Pazarı vardı. O günlerin Garipler Mahallesinde tek ve çift katlı evler bulunurdu. Konya’nın köylerinden Başara’dan, Bulamas’tan, Tepeköy’den, Muhsine köylerinden gelenler İhsaniye’de otururlardı.
Formdan Tıbba kadar başka bir eczane yoktu. Herkes birbirini tanırdı. Akraba gibiydi.
Firdevs; Eczacı Gülseren Hanım’ın kayınvalidesinin adıydı. Aynı zamanda kızının da adıydı. Ben ekmeğimi buradan kazanıyorum diyen Ali Bozdemir’de ikinci kızının adını Firdevs koymuştu.
İğne yapmayı Kalfa Naci Abiden öğrendim. Eczanenin önünden geçenler, Ali İğneye çabuk gel derlerdi. Çay içirmeden, bir şeyler ikram etmeden göndermezlerdi. Dostluk vardı, arkadaşlık vardı, sevgi vardı, saygı vardı. Nöbetçi olduğumuzda, mahallenin gençleri, eczaneye yabancı biri gelmesin, girmesin diye beklerlerdi.
78’li yıllarda Eczaneye giren vatandaş ayakkabısını dışarı çıkarır, kasketini eline alır öyle girerdi Eczaneye… Ne desek öyle davranmaktan vazgeçmezdi insanlar.
1982 yılında askere gittim. Eczacım ve eşi Mehmet Ali Abi beni harçlıksız bırakmadılar. Bu insanları nasıl bırakıp da gidebilirdim. 2007’de emekli oldum. Burada devam et dediler. Devam ediyorum.
Diye anlatmıştı.
Rabbim rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun inşallah.