Günlerdir bahsettiğimiz zorlu fikstürde düşe kalka yoluna devam eden Konyaspor, rakibi Fenerbahçe için sezonun en kritik müsabakası olan karşılaşmayı kaybetmekten kurtulamadı. Oyunun her iki yarısında da kopuk kopuk bir futbol ortaya koyan Konyaspor, gol yollarında etkisiz kalınca kazanma umuduyla çıktığı ve tartışmalı birçok kararın olduğu mücadeleden üzgün ayrılmış oldu.
Cezalı olan Ali Çamdalı ve sakat Jagos Vukovic’ten mahrum olarak maça başlayan Konyaspor, tempo yapmakta zorlanan Fenerbahçe karşısında oyuna dengeli başladı. Orta alanda topa sahip olarak etkili pas trafiğiyle rakibi yormak isterken, Fenerbahçe’nin de uzun toplarla gol arama ihtimalinin önünü kesmeye çalıştı. Anlık bir pozisyon hatasının akabinde bulduğu penaltıyla öne geçen Fenerbahçe, karşılaşmanın ikinci yarısında da iyi savunma yaparak ve pas kanallarını mükemmele yakın bir şekilde kapatarak, kendisi için çok önemli bir 3 puanın sahibi oldu. Burada bence Konyaspor için önemli olan nokta, özellikle ikinci yarının tamamında, tüm hücum oyuncularının sahada olduğu anlarda bile tehlikeli pozisyon üretememiş olmasıdır. Topu Konyaspor’a veren ve pas yapmamızda mahsur görmeyen Fenerbahçe karşısında, hem kanattan hem de göbekten dikine oynayamadığımız için pozisyon da üretemedik. Bu noktada kimse kusura bakmasın ama Konyaspor’a Xavi ve İniesta gibi etki eden Ali Çamdalı’nın eksikliğini çok net olarak hissettiğimizi söyleyebilirim. Özellikle oyunun kanadının hızlı bir şekilde değişmesinde başrolde olan bir oyuncumuzun cezalı olmasının bedelini bu mağlubiyetle ödemiş olduk. Yazının başında da belirttiğim gibi tempo yapamayan ve hızlı oynama yetisi olmayan Fenerbahçe’nin bu durağanlığına orta alanda oyunun yönünü hızlı değiştirebilen ve savunma oyuncularının arasına atacağı toplarla rakibi tehdit edebilecek bir alternatifimizin olmaması ne yazık ki Ali Çamdalı’nın olmadığı maçlarda başımızı ağrıtacağa benziyor. Transfer komitemizin ve Aykut Kocaman’ın da bu noktadaki ihtiyacı gördüğünden ve devre arasında gerekli hamleleri yapacağından eminim. Aslında sezon başında transfer edilmek istenen Romanchuk, bu tip bir oyuncuydu ve santrafor alınmadığı için eleştirilen Konyaspor’un hücum zenginliğini bir kat daha arttırabilecek kapasitede olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz.
Karşılaşma öncesi Fenerbahçe yönetimine yemek veren ve bu yemeği de evli çiftleri bile kıskandıracak sürprizlerle bezeyen Ahmet Şan başkanlığındaki Konyaspor Yönetim Kurulumuzu da ayakta alkışlıyorum. Bu fikir kimden çıktı bilmiyorum ancak çok değil daha 1 yıl önce Konyaspor Kulübü Başkanı Ahmet Şan’ı paralelci olmakla suçlayan ve bunu da söylerken herhangi bir araştırmaya ya da ön bilgi toplamaya ihtiyaç duymayan Mahmut Uslu ve maç esnasında yaşadığı gerginlikten dolayı ağzından akan salyaları silmeye yetişilemeyen Aziz Yıldırım için bunca şirinlik gösterisine girilmesi bence hiç hoş olmadı. Tamam, Mevlana hoşgörüsüyle yaşıyoruz ama Mevlana hazretlerinin hoşgörüsü de bu hoşgörüyü hak eden ve bu yapılanın kıymetini bilen insanlar için gösterilmeli. Bu tip insan müsveddelerine gösterildiği zaman o hoşgörünün de bir anlamı kalmıyor.
Karşılaşmanın hakemleriyle ilgili çok fazla bir şey söylemeye gerek duymuyorum. Beni yakından tanıyanlar bu tip masa başı oyunların hep var olduğunu ve ligin durumuna göre alınan kararların değişiklik gösterdiğini düşündüğümü iyi bilirler. Hatta bazen beni paranoyak olarak da gören bu kardeşlerim, Fenerbahçe maçından 2 gün öncesinde değişen yancı hakemin ve bu değişen yancı hakemin maç sonunda nelere yol açtığını görsünler. Belki o zaman beni daha iyi anlayabilirler…