Alıştık Artık

Hasan Durucan

Eviriyoruz, çeviriyoruz, geveliyoruz ama nihayetinde Kayserispor’u deviriyoruz.

Son beş haftada ikisi Ziraat Türkiye Kupası olmak üzere sarı kırmızılı ekiple biri deplasmanda olmak üzere üç maç oynadık ve üçünü de rakibin kalesine gönderdiğimiz tek golle kazandık. Fikstür gereği tesadüfen bu tablo oluşsa da “Yenilen pehlivan güreşe doymazmış” atasözü aklıma gelmedi değil.

Kızdığımız, içerlediğimiz ve sürekli dile getirsem de sesimizi duyuramadığımız maç günü adaletsizliğine maalesef bugünü de ekliyorum. Lig başladığı günden bu yana kendi evimizde oynadığımız dokuz müsabakanın dördünü öğlen saatlerinde oynadık. Özellikle son iki yıldır hem bölgede hem ulusal bazda dikkatleri üzerine çeken Konyaspor’a özellikle de böyle bir stadı ve seyirci kitlesi varken bu saatlere maç koyulması çok adaletti görünmüyor. Ama şöyle de bir istatistik var ki; bu öğlen maçlarına çıktığımız dört müsabakadan da galibiyetle ayrılmasını bildik.

Her şeye rağmen işini gücünü bir kenara koymayı başarabilen, sıcak soğuk dinlemeden on bin taraftar kitlesinin takımlarını desteklemek adına gittikleri maçta yine kazanan taraf olmaktan mutlu olduk.

Vasat, çok fazla kaleme alınacak bir etkinin olmadığı ve bir o kadar da eğlencesiz geçen ilk yarıyı bitirip umutla ikinci yarıya başladık.

Özellikle Abdou Razack Traore, Alban Meha ve Samuel Holmen’i bu maçta çok formsuz gördüm. Nihayetinde dengede giden maçta orta sahamızın bu kadar vasat olmasına sabrı taşan Kocaman da maçtaki dengeyi bozmak adına son yarım saat kala Meha ve Traore’nin yerine Kibong Mbamba ve Riad Bajic’i sahaya sürdü. Bu andan itibaren maçın seyri biraz daha hırçınlaştı. Son dakikaya kadar her iki takım da çok gol pozisyonuna giremese de mücadelesini bırakmadı. Bu mücadelenin bir galibi olması gerekliydi ki maçın bitiş düdüğünün hemen öncesinde penaltı kazandık. Penaltı atışında topun arkasına geçen Vugoviç meşin yuvarlığı güzel şutuyla filelerle buluştururken galibiyeti getiren tek golünde sahibi oldu.

Maç boyunca Kayserispor’un yakaladığı üç net gol pozisyonuna karşılık temsilcimizin de beş net pozisyonu vardı. Golü bulduğumuz penaltı pozisyonunun dışında ilk yarıda hakem Koray Gençerler tarafında verilmeyen bir penaltımız göz göre göre eriyip gitti. Özellikle son dönemde oynadığımız futbol kadar hakem de konuşmaya başladık. Ne gariptir ki kazandığımız maçlarda bile hakem hatalarına yer verip kaleme alıyoruz. Demek ki bu hataları galibiyet sevinci bile örtemiyor. Bir maçta doksan dakika boyunca görev yapan altı hakemin her ne olursa olsun bu kadar bariz hata yapmaya hakkı yoktur diye düşünüyorum.

Özetle ligin ikinci yarısına galibiyetle başlayan her iki takımın da morali bu maç öncesinde yerindeydi. Anadolu derbisi olarak da nitelendirebileceğimiz ve pozisyona yaratmakta güçlük çeken ama bir o kadar da sert geçen bu maçın hem gülen tarafı hem kahramanı temsilcimiz oldu. Böylelikle ikinci yarıya ikide iki yaparak iddialı bir şekilde istikrarımızı sürdürüyoruz. Tam da bu noktada Avrupa sesleri kulağa hoş gelmeye başlarken hücum yollarında transfer düşündüklerini söyleyen Başkan Ahmet Şan’ın açıklamaları yürekleri biraz daha umutlandırıyor. Ama temkinli olmakta her daim fayda vardır.

Ben öncelikle Türkiye Kupası’nda alınacak başarının daha önemli olabileceğini savunmaktayım. Tabi kupayı alarak açılan Avrupa kapısı da tereyağlı ballı ekmek olur. Anadolu temsilcisi olarak bunları taraftar köşesinden istemek veya basın kaleminden yazmak erken olsa da ara sıra dile getirmek gerekir. Umarım şimdiki önceliğimiz olan önümüzdeki Galatasaray maçından puan ya da puanlar alarak bu isteklere bir adım daha yaklaşırız.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.