Güzel bir pazar gününde yine bize mahsus güzel olmayan bir konu ile yazımıza başlıyoruz.
Cuma akşamı rahatsız dolayısıyla da az derecede de olsa engelli bir okurumuzun gece yarısı üzüntü ile paylaştığı acı bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Biraz önce Kulesite Sineması’ndaydık. Son seanstaki filmi izledik, çıktığımızda ne yürüyen merdivenler ne de asansör çalışıyordu. Engelli biri ya da tekerlekli sandalyeli bir vatandaşımız sinemaya gitse o merdivenlerden nasıl inebilecek...”
Ben söz konusu bu kurumumuzun yönetim kurulu başkanından, yetkililerine kadar hepsinin bu konuda ne kadar hassas ve duyarlı olduklarını biliyorum. Ama daha sıcağı sıcağına yaşanmış sıkıntılı bir durumda ortada.
İnşallah bir daha yaşanmaz diyelim ve aşağıdaki güzel, aynı zamanda da ders çıkartılacak hikaye ile pazar yazımızı noktalayalım…
MAKBUL İNSAN
İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar, ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri, bayramlar da ilginç armağanlar göndererek birbirlerine zekâ gösterisi yaparlardı.
Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırdı. İstediği, birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti.
Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına gönderildi.
Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu.
Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar:
“-Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver.”
Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler.
Günler geçti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştu ve kimse çözüm bulamıyordu. Sonunda, hükümdarın fazla isyankâr olduğu için zindana attırdığı bir genç haber gönderdi. İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı.
Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı. Genç önce heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi.
Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı. İkinci heykele de aynı işlemi yaptı. Tel bu kez diğer kulaktan çıktı. Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı. Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye gitmiyordu.
Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazdı:
“Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir. Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır. Bu değerli hediyen için çok teşekkür ederim.”…
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Dostlarını kendine yakın tut, düşmanlarını daha da yakın tut…
NE ZAMAN DAHA İYİ ADAM OLURUZ?