Allah kimseyi şoför, vatman, dolmuşçu yapmasın diyeceğim ama…

Uğur Özteke

Bugün izninizle yine şehir içi bir meseleyi dahası zaman zaman kızdığımız, öfkelendiğimiz bir kesimden söz edeceğiz. Tabii bu yazıyı okurken bana da kızabilirsiniz. Ama bir ricada bulunmak istiyorum. Bu satırları empati yaparak okuyun. Yani önce kendimizi oradaki vatandaş yerine koyalım. Okuyalım. Anlamaya çalışalım. Sonra yine bana kısacaksanız kızın.  

Aşağıdaki satırları bir vatman arkadaşım önce anlattı. Tam olarak anlayamayınca, “abi sen bu anlattıklarını bana bir yaz” dedim. İşte bir vatmanın iki üç gün önce bire bir yaşadıkları;  

“Uğur abicim bildiğiniz gibi ben vatmanım.

Dün akşam (Bu olay yaşanalı iki üç gün oldu) başıma gelen bir olayı anlatayım. Malum akşam 9’dan sonra iki tramvay arası 10 dakikaya çıktı. Yeni tramvayların günlük bakımları yetişmediği için bu durum şimdilik böyle.

Her neyse ufak bir arıza oldu tramvay sefere çıkmakta gecikti, böyle durumlarda arkasından hemen bir tramvay çıkar. Bu sefer de arıza olunca ben çıktım. Önümdekine durak geçirdim. Su deposu durağına geldim. Herhalde Beyhekim personeliymiş, raylara oturmuşlar durdum. Bindiler tabi binerken olmadık hakaretler küfürler.

Hele bir bayan vardı, “Allah belanızı versin, sizde yolda kalın, kadroyu aldınız şımardınız. O öndeki adamı Kültürpark’ta indirelim dövelim, şerefsizler” diye ineceği durağa kadar hem camlara vurdu. Hem de hakaretler saydırarak gitti. Bu benim çok zoruma gitti, sanki sorumlusu bizmişiz gibi. Bu kadar küfür ve hakaret yiyip susmak, gecenin o saatinde yalnızız hiçbir güvenliğimiz yok. Yolcu bizi başkan sanıyor parçalamaya çalışıyor.

Biliyorum hep bizle alakalı şikayetler geliyor ama inanın Konya’nın insanı empati denen tabiri hiç bilmiyor. Sizden ricam bir gün de bizim için kaleminizi oynatınız. Lütfen ilgi ve alakanıza çok teşekkür ederim.”

***

Evet yıllardır bire bir bildiğim belediye otobüs şoförü olan arkadaşlarım var. Eşi çocukları var. Hatta çocukları benim çocukların arkadaşı. Hısım akraba gibiyiz. Bu ağırbaşlı, iyi eş, iyi baba direksiyon başında hasta oluyor. Psikolojik terapi görüyor. Büyükşehir Belediyesi bir dönem bu konuda şoförleri vatmanları için özel terapi seansları uyguluyordu. Yani direksiyon başında olmak bizim öyle dışarıdan gördüğümüz kadar basit bir olay değil.

Sağlam adamı hasta ediyor. Dahası adamı çıldırtıyor. Gidecek evde hanımını kesecek, çocuklarını boğacak.

Evet, yeri geliyor ben de bir belediye otobüs şoförünün hareketine kızıyorum, ama o ana gelinceye kadar o şoför arkadaşa kim ne yaptı? Onu hiç düşünmüyorum. Çünkü empati yapmak bizim işimize gelmiyor.

Aynı şekilde dolmuş şoförleri. Onlara da çıldırıyorum. Resmen dolmuş şoförlüğü yapan arkadaşım var. Sohbet ederken ki hali ile direksiyondaki halini görünce yüzüne diyorum “Oğlum senin gibi bir adam nasıl böyle canavarlaşır?”…

O anlatıyor. Onun yanında iki tur gidip geliyorum. O yolcuların haline bakıyorum. “Haklısın. Hakkını helal et. Sen evliya gibisin” diyorum.

Bir düşünsenize kaç kişi dolmuşa dolmuş durağında biniyor?

Ya da “hangimiz dolmuş durağında inecek var?” diyoruz.

Evden çıkıyoruz, dükkandan çıkıyoruz. Kaldırımın kenarında durup el kaldırıp dolmuşu durduruyoruz.

Evin önüne geldik mi “inecek var” diyoruz.

O anlarda şoför arkadaş da laaak diye duruyor. Peki biz arkada, yanda direksiyonda ne durumdayız?

Sizde biz de hepimiz sövüyoruz.

Uzun lafın kısası sıkıntı bizde sıkıntı millet olarak hepimizde.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Sabır, hiç yüzü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmendir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Haddimizi bildiğimiz zaman ADAM oluruz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.