Çok partili hayata geçtiğimiz 1946 yılını başlangıç kabul edelim. Darbeleri ve muhtıraları yani postal gölgesindeki seçimleri saymazsak, Konya’nın çoğunlukla oy verdiği partiler hep iktidar olmuş. 1946’dan 2018 seçimlerine kadar 20 kez milletvekili seçimine gitmişiz.
Tüm seçim sonuçlarını yazacak değilim. Lakin can alıcı olanlardan bahsedeyim.
Konya, 1950 Seçimlerinde Adnan Menderes’in Demokrat Parti’sine %59 oranında destek olmuş. Demokrat Parti iktidara yürümüş.
Yine 1965 ve 1969 seçimlerinde % 50 bareminde Adalet Partisi’ne oy vermiş şehrimizin insanları. İktidar devam etmiş.
1983 yılında siyasi hayatımıza dâhil olan ANAP’lı yıllarda, ilk olarak %56 destek verilmesine karşın, Milli görüş cephesinin tüm ülkede engellenemez yükselişi diğer seçim sonuçlarında ciddi şekilde hissedilmiş.
1991 -2001 arasındaki koalisyonlar (II. Fetret) döneminde genel olarak %30-40 bandında partilere destek olmuş Konya. 91 Seçimlerinde %33 seçim başarısı gösteren Refah Partisi neredeyse 30 yıldır Konya’da iktidarda.
2002’den sonra AK Parti iktidarları, Konya seçimlerinde %54’ün altında oy almadı. Konya tarihi için genel seçimlerde rekor sayabileceğimiz %69 hatta %73,9 gibi seviyelere ulaşıldı.
Bu kısa seçim tarihçesinden neden mi bahsettim?
Yaşı ortayı geçmiş olanlar mazur görsün ama gençlerin Konya ve Konyalı bilincine ihtiyacı var.
Kulaktan dolma bilgiler ve sosyal medya palavraları ile ‘yönetici’ seçilmez.
Şimdilerde yeni kurulan partiler kitlelerini daha derinden etkilemek ve toparlamak için bol keseden sallıyor. Oy oranları açıklıyor. Onlar adına maalesef diyorum ki hiçbirine itibar etmiyorum.
Konya insanı vakur ve inanılmaz derecede zeki. Milli manevi değerlerine bağlı, akıl izan sahibi, ülkesini ve şehrini ileriye taşıyacak kadroların her zaman önünü açmış/açıyor.
İktidardan kopan partiler şehrimizde de kongrelerini yapmaya devam ediyor. Gayretlerini takdir ediyorum. Demokratik çeşitlilik adına kendilerini kutluyorum.
Bildiğim bir şey var ki bu şehirdeki bahsettiğim bilinç bir başka.
İnanmadığı, sahiplenmediği bir kimse kendi öz çocuğu da olsa destek olmaz.
Ancak; Adnan Menderes, Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan örneklerinde gördüğümüz gibi nereli olduğuna bakmadan, ‘vatan, millet ve devlet için en doğrusu’ şiarıyla liderlere destek olur.
Kimsenin hevesini kaçırma niyetinde değilim. Lakin birinin bu dostlara gerçekleri söylemesi gerekiyor. Unutulmamalı ki rüzgâr kayadan ancak toz alabilir.
YENİ BİR EKSEN KAYMASI MI?
İktidar için yukarıda zikrettiğim cümleler ‘eleştirilemez, dokunulamaz, değiştirilemez’ kelimeleri ile ifade edebileceğimiz ayet hükmünde değil.
Tabi ki iktidar içinde bizlerin de çokça eleştirdiği çürük yumurtalar mevcut!
Tüm canlı organizmalar gibi AK Parti’de zamanı geldiğinde tarihteki yerini alacak. Doğru soru ecelinin gelip gelmediğini (algılayabilmekten/öngörmekten) anlamaktan geçiyor.
18 yılda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yöresinde yamacında bulunan birçok isim değişti. Öyle ki asla yanından atamaz denilen damadını bile bir bakıma azletti.
Türkiye’nin bir özeti olarak, iktidar çizgisi zaman zaman kalınlaştı, bazense italik veya normal hal aldı. Bu noktadaki değişim elbette abes değil. Bugün için Cumhurbaşkanı’nın reform ve yeniden AB söylemlerinin altı boş değil. Zira ABD dâhil bir değişim söz konusu…
Habertürk’te takip ettiğim birkaç isimden biri olan Kübra Par’ın bu minvaldeki sorularıyla bu bölümü noktalayalım.
“AK Partililer partinin kuruluş felsefesiyle örtüşen bir çizgide yeniden iktidarın merkezine gelebilecek mi? Diğer bir deyişle, AK Parti kadrolarının yeniden güç kazanacağı bir eksen değişikliği yaşanacak mı? Yoksa daha sert bir söylemin propagandasını kendisine misyon edinen güvenlikçi ekol hükmünü sürdürecek mi?”
KAFA KARIŞIKLIĞI PANİK OLUŞTURUR!
Cuma günü saat 19.59’da birkaç parça gıda malzemesi alıp tam marketten çıkıyordum ki; kasa görevlisi içerideki müşterilere seslendi: ‘1 dakika sonra kapatıyoruz!’
İçişleri Bakanlığı, kısıtlamalarla ilgili genelge üstüne genelge yayınlıyor. Güvenilir medya kuruluşlarını veya resmi makamları takip etmeyen vatandaşlar, sosyal medyadan ya da kulaktan dolma bilgiler ile hareket edebiliyor.
Cuma günü sadece ben ‘yasak 20’de başlıyor mu?’ diye 8-10 kişiyle diyalog kurdum. Milletin kafasını karıştıracak söylem ve eylemlerden uzak durmak gerekiyor. Milletin panik yapması sonucu daha geçtiğimiz aylarda bir istifa süreci yaşamadık mı?