Hafta içinde pek çok gazete manşetten duyurdu Bakan Berat Albayrak’ın müjdelerini (!). Habere göre kamu bankalarından, ihtiyacı olan vatandaş çok düşük faiz oranları ve çok uzun vadelerle ihtiyaç/tatil/konut/araba vs. kredisi çekebilecekti. Bu haber tüm gazetelerde yer aldı, sağ ya da sol fark etmeden.
Bir mümin faiz almanın, vermenin, aracılık etmenin haram ve Allah’a savaş açmakla eş değer olduğuna iman eder. Popüler bir dini bilgiler yazarı ev kredisi çekilebileceğine dair cevaz verdi, çok tartışıldı, okuyacağınız satırlardan bu meseleye de genişçe bakabileceğinizi düşünüyorum.
Ev, araba, dekorasyon, cep telefonu, tatil vs. ihtiyaçlarımız bunlar olsun. Bunlar için kredi çekmek, kredi vermek, kredi için kolaylık sağlamak. Bir tatil için, yıl dolmadan eskiyecek telefon için, tüm gelirlerimizi taksitine ayırdığımız için kapının önünde duran son model araba için kredi kullanmak, Allah’la savaşmayı göze almak… İhtiyaç olarak elzem gördüğümüz pek çok şeyin aslında daha düşüğünün işimizi göreceğini ya da olmamasının da bir alternatif olduğunu biliriz fakat ‘başkası ne der’ putu yani gösteriş/kibir bizi tarifsiz kederlere zerk eder. Halbuki bir Müslüman; ‘ içinde hardal tanesi kadar kibir olan cennete giremeyecektir’ sözünü bilmez olur mu hiç’. Aldığımız her şey bir süreden sonra sıradanlaşır, yenisi ya da başka bir şey çıkar, onu da alırız, bu devridaim sürer gider. Bir de bakmışız ki borç dağı aşmış, uykusuz geceler, huzursuz anlar. Çevremizde eşimiz dostumuz, arkadaşımız vs. vardır istemeye çekiniriz ya da kimse kimseye yardım etmek istemez imkanı elverdiği halde. Faiz belasına bulaşır, borçlar borçla kapanmaya çalışılır, sonuç genelde yıkımdır. Peki ne için, düşünelim Allah aşkına, nedir bize Allah’la savaşmayı göze aldıracak güç ya da ihtiyaç. Allah; içi dışı, ameli niyeti bir hiç kimseyi yolda bırakmaz, kimseye kaldıramayacağından ötesini yüklemez. Önce bu acı neticelere fırsat vermemek, hesaplı kitaplı ve kanaatkar gitmek, kibri ve başkalarının ne düşüneceğine göre hareket etmemektir aslolan.
Hesap gününde herkes kendinden sorumlu olacak. ‘Niye bu günahları işledim’ mevzuuna vereceğimiz ‘onlar da yapıyordu, ben de yaptım, çark böyleydi, kurtulamadım, kaçamadım, topluma uydum’ zaviyesinden cevaplar şüphesiz kabul görmeyecek, azalarımız her şeye şahitlik edecek.
----
Sıkça şahit olduğumuz bir meselemiz vardır; ‘Dini konuşmalara, toplantılara gençler pek ilgi göstermiyor, dini hassasiyeti olan neşriyatlar okunmuyor, dinsizliğe ve ilkesizliğe yöneliş var, o kadar icraat yaptığımız halde karşılığını göremiyoruz, bize inanmıyorlar vs.’ Samimiyet her şeyin aslıdır, özüdür. Kişi ve toplum yaptıklarıyla müsemmadır. Bir yandan helal ve haramlardan, Allah korkusundan, namazdan vs. bahsedeceksiniz, bir yandan düşük oranlarda faiz fırsatı sunuyoruz, dertlerinize derman oluyoruz reklamı yapacaksınız. Şimdi böyle bir çelişki karşısında sözlerin ve hareketlerin inandırıcılığı kalır mı?
Her şeyden evvel insanı faize ve bankaya mecbur bırakmadan, sıkıntısını çözmenin, yardım etmenin her şeyden daha kıymetli ve makbul olduğunu hıfzetmek ve hazmetmek gerek. ‘Müslümanın sıkıntısını giderenin, Allah da bir sıkıntısını giderir’ sözü şiarlarımızdan biri olmalı, düşünün, Allah’a savaş açmak üzere olan bir insanı durdurmanın ve sıkıntısını helal yollarda gidermenin sevabı neyle ölçülebilir?
Faiz, kul hakkı gibi ebedi hayatta önümüze çıkacak işleri halis manada ibadet eden, Allah’a inanan müminin yapacağı işler değildir. O yüzden toplumda yanlış yapan biri görüldüğünde; ‘Adam namazında niyazında, nasıl yaptı anlayamadık’ denir. Yani namaz insanı kötülüklerden alıkoyuyorsa namaz olur, bizi hayatla bütünleştirir. Diğer taraftan; ‘ Adama bak hem namaz kılıyor, hem de yalan söylüyor, işçinin hakkını yiyor, böyle namaz kılacağıma kılmam daha iyi, onlardan olmamakla ne iyi yapmışım’ düşüncesine taşıdığımız kişileri yanlış bataklığına götürmenin, hizmet etmenin de vebali vardır.
Hasılıvelkelam her neye sahip olursak olalım nefsimizi doyuramayız, nefsin istekleri bitmez. Nefsin kuyruğuna takılıp heba olmak yerine ‘Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur’ kutsi sözünü ana ilkemiz, şiarımız belleyelim inşallah