Rahmetli kayınpederim anlattı.
Konya'mizin Topraklık Mahallesinde oturan emekli bir albay kayınpederimin ahbabıdır.
Çanakkale savaşında, Anafartalar’da birliğin komutanıdır.
Birliğine gece ders verirken, Atatürk gelir dersi dinler, ders bittikten sonra bulunduğu yer itibarı ile dağın sırtıdır. Atatürk birliğe hitaben, “Düşman birlikleri, denizden karaya çıkarak bize doğru gelmektedir varsayalım. Süregelen düşmana karşı tedbirinizi alın” der.
Aradan kısa bir an sonra düşmanla karşı karşıya gelirler. Türk ordusu hazırlıklı olunca düşmanı püskürtür, Atatürk, olacakları önceden tahmin der ve düşmanı ön sezgileriyle akıllı davranmasıyla alt eder.
DEĞERINI BİLMEK
Padişahlardan birinin tacına, bir elmas işlenecek. Taç çok kıymetli olunca İstanbul’da ne kadar sarraf, kuyumcu varsa sorulur ve hiç biri cesaret edemez. Eminönü'nde bir han da kuyumcuyu tarif ederler, dükkana gelirler “Selamun Aleyküm” derler. Kuyumcu “Aleyküm Selam” der.
Ustaya tarif ederler, “Bu taca elmas işlenecek” derler.
Ustada yanındaki bulunan çırağa elması atar ve “Çocuğa tarif edin” der.
Adamlar şaşırır, ama bir şey demezler.
Çocuğa tarif ederler, çocuk işlemi yapar, elması taca işler.
Tacı getirenler almaya gelir, “Usta İstanbul’u o kadar gezdik hiçbir kuyumcu, sarraf cesaret edemedi, sen bir çırakla işi hallettin” derler.
Usta şöyle cevap verir: “Eğer o taşın kıymetini bilse o da yapamazdı”
Bazı insanlar yaptığı işin, değerini maalesef bilmiyorlar, bilenler de sorumluluk almıyor.