Konya Aydınlar Ocağı’nda, 15 Temmuz 2016 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuşan Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’la ilgili hatıraları bizlerle paylaşan kitap kurdu ve araştırmacı-yazar Mustafa Sinan Ümit, ilginç bir hatıra anlattı.
İstanbul Gazetecilik Yüksek Okulu’nda Nevzat Hoca derslere giriyormuş. Bir gün yazılı yapıyormuş. Paltolu ve uzun boylu birisi sınıfa girmiş. Sıraya paltosunu koymuş ve o paltoyu siper yaparak kopya çekmeye başlamış. Hoca birkaç kere uyarmış ve sonunda sıraya yaklaşmış.
“-Ne yapıyorsun sen?”
Uzun saçlı delikanlı:
“-Bitirmek üzereyim, başımdan çekilir misin?” demiş.
Nevzat Hoca sinirlenmeye başlamış..
Delikanlı, hocaya dönerek;
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben Tarık Akan’ım” demiş.
Artist Tarık Akan’ı sınıfta kopya çekerken yakalayan Nevzat Hoca, tabiki gereğini hemen yapmış ve uzun saçlı Tarık’ı sınıftan kovmuş.
***
Bilindiği üzere 2010 yılında yapılan KPSS sınav soru anahtarını çalan paralel çete elemanı tarafından cevap anahtarıyla birlikte kendi adamlarına verilir. Yâni sınavdan dört gün önce, şimdi yurt dışında olduğu anlaşılan B.K. tarafından sorular paralel yapının evlerinde kalan B.S’ye ulaştırılır. Binlerce adayın yıllardır girdiği sınav sorularını tam yapan aday sayısı çıkmazken bu durum 2010’da değişir. 350 aday soruları tam olarak doğru yapar. Bunlardan 70’i karı-kocadır.
Bu kopya olayının ortaya çıkartılması ve sınavların iptal edilmesi üzerine, bu imtihandan bir yere atanacak puanı elde edenler açısından bu netice hiç de iyi olmamıştı. Çoğu insanımız bunalıma girerek intihar etmişti.
Paralelin kopyası yüzünden ilk sınav iptal edilince 2. İmtihanda istediği puanı alamayınca canına kıyanlar arasında Elazığ’dan “Uygar Ş.” de var. Dinimiz açısından ‘büyük günah’lardan sayılan ve ahlâksızlığın daniskası olan bu olaylardan geriye kalan ise; bu sınavı başaramayan insanların arkalarında bıraktıkları dram ve acıdır.
***
Buradan bir başka acı ve drama geçeceğim.
Akşehir’de Yıldırım İlkokulu’nda görev yapan 53 yaşındaki bir hizmetli sırtına Türk Bayrağı takarak neden intihar eder?
Bir hizmetli intihar etmeden önce okul yöneticilerine mesaj çekerek intihar edeceğini neden bildirir?
İki çocuk babası olan Recep Sevim, girdiği bunalım sonucu tek katlı evinin ahırında kendini asarak neden hayatına son verir? Recep Sevim’in, ‘Ölümümden kimse sorumlu değildir’ ifadelerinin yer aldığı mektubunda daha başka cümleler var mıydı, bilemiyorum. Yakınları onun hakkında bilgi verirken “milliyetçi” bir insan olduğunu ifade etmişler.
Milliyetperver duygulara sahip okul hizmetlisi Recep dayının, sırtına Türk Bayrağı’nı bağlayarak canına kıyması beni oldukça düşündürdü.
Gazetecilik hayatımda ilk defa böyle bir intiharla karşılaşıyorum.
Böyle bir olayda Türk Bayrağı’nın neden kullanıldığına dair kendi çapımda araştırmaya başladım. Psikolog ile sosyolog arkadaşlarıma konuyu “bu kişinin okuldaki paralel yapıyla bir ilişkisi olabileceğini, 15 Temmuz olaylarıyla birlikte bu yapının ne melanet bir yapı olduğunu anlayınca böyle bir çareye tevessül etmiş olabileceğini tahmin ederek” anlattım.
Psikolog arkadaşım; “Gariban, aldatılmış, mağdur biri olmalı. Üzüldüm” dedi.
Diğer sosyolog arkadaşım ise; “nedamet duyarak “pişmanım” demek istemiş olabilir” şeklinde görüş belirtti.
Dini kullanmak suretiyle insanları kandıran, aldatan ve süfli emellerine alet eden bu ‘hayvanımsı insan’ların yaptığı kötülüğe bir bakar mısınız?..
238 insanımızın kanına girdikleri yetmiyormuş gibi bunlara aldanan, kanan gariban, mağdur insanımızın da canına giriyorlar.
Şu FETÖ’nün ne bu dünyada ne de öbür dünyada yatacak yeri yurdu yok!
ANAYASA!
12 Eylül öncesi bu kadının elinde tuttuğu sopanın adına biz “anayasa” derdik.
Uslu durmayan, kargaşa çıkaran, oraya buraya saldıran anarşist ve teröristlere karşı birebir etkili bir silahtı.
Bu kadın da elinde tuttuğu bu anayasa ile milletine ve vatandaşına kurşun sıkan, üzerine tank süren ‘hayvanımsı insan’lara dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek için yollara düşmüş.
Allah’ına kurban be anam!
Şu güzelim Ana(dolu)’da cesur ve kahraman ne analar dolu!
15 Temmuz’da Anayasayı da Babayasayı da birlikte gördüler işte…
AZİZİM DİYOR Kİ…
Daha başka ne diyelim: “Yaşasın zâlimler için cehennem!”