Konya Barosu’nun yeni başkanı ne zaman konuşacak diye bekleyip duruyordum.
Sonunda nihayet konuştu.
Konya Baro Başkanı Mustafa Aladağ, kamuoyuna yaptığı yazılı açıklamasında “Anayasalar kutsal metinler değildir. İhtiyaçlar ve toplumsal talepler doğrultusunda değiştirilebilir. Ancak değişiklik milletin taleplerinden kaynaklanmalıdır.” diyor.
Fiiliyatta zaten var olan Başkanlık Sistemi’nin Meclis tarafından, Anayasa’da yapılan 18 Maddelik değişiklikle başına yetkileri son derece artırılmış “Partili Cumhurbaşkanı” sıfatının getirilmesiyle birlikte Türkiye’de, yeni bir sistem değişikliğine gidiliyor.
Türkiye’de bugüne kadar 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında hep farklı bir modellerin uygulandığını ifade eden Baro Başkanı Aladağ, “1982 Anayasasının üzerinde de çok defalar değişiklik yapılmıştır. Dolayısıyla anayasalar değiştirilebilir. Ancak bu değişiklik toplumsal bir ihtiyaçtan ve beklentiden kaynaklanmalıdır.” dedikten sonra Anayasa Değişiklik teklifiyle ilgili Meclis’e sunulan ilk 4 Maddesi’yle ilgili olarak şu şerhi koyuyor:
“1982 tarihli Anayasamızın ilk 4 maddesi konusundaki, toplumun hassasiyeti göz ardı edilmemeli, bu maddelere ilişkin bir değişiklik teklifi olmamalıdır. ”
Anayasa değişikliğini CHP gibi rejim değişikliği olarak görmediklerini belirten Sn. Aladağ, “Yani parlamenter sistemden kopuş ve adı her ne kadar cumhurbaşkanlığı sistemi olsa da dünya literatüründe bir nevi başkanlık sistemi şeklinde değerlendirilebilir. Dolayısıyla bir sistem değişikliğinin de gerçekten iyi düşünülmesi gerekir. Türkiye’nin 150 yıla yakındır parlamenter sistem tecrübesi vardır. Elbette her sistemin kendi içerisinde olumlu ve olumsuz özellikleri vardır. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin de en önemli açmazı cumhurbaşkanı seçimleri ile meclis seçimlerinde çoğunluğun farklı gruplarda olabilme ihtimalidir. Örneğin A Partisinin genel başkanı Cumhurbaşkanı seçilme imkânına sahip olabilir ama aynı A partisi mecliste çoğunluğu sağlayamayıp muhalefet görevinde kalabilir. Dolayısıyla bu sistemde de tıkanıklıklar olabilir.” diyor.
***
Sayın Baro Başkanı, açıklamasında özetle; Anayasa Değişikliğinin “rejim değil, sistem değişikliğini” getirdiğini, referanduma katılımın az olması halinde bir “meşruiyet” krizinin doğabileceğini, değişikliğin adının “Başkanlık Sistemi” olduğunu ve Anayasa Değişik tekliflerinin kamuoyunda yeterince ele alınıp tartışılmadığını, kişiler üzerinden tartışma yürütülerek hukuki anlamda nelerin olup bittiği konusunda “halkın yeterli bilgiye sahip olmadığını” ifade ediyor.
Sn. Aladağ, Partili Cumhurbaşkanlığıyla ilgili çekincesini de şu şekilde dile getiriyor:
“Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin de en önemli açmazı cumhurbaşkanı seçimleri ile meclis seçimlerinde çoğunluğun farklı gruplarda olabilme ihtimalidir. Örneğin A Partisinin genel başkanı Cumhurbaşkanı seçilme imkânına sahip olabilir ama aynı A partisi mecliste çoğunluğu sağlayamayıp muhalefet görevinde kalabilir. Dolayısıyla bu sistemde de tıkanıklıklar olabilir.
Sonuç olarak anayasa değişiklik süreci aceleye getirilecek, hızlı karar verilecek bir süreç değildir. Sağlıklı tartışma ortamları sağlanmalı ve sistem tartışılmalıdır. Kişiler üzerinden yürüyecek bir tartışmanın hiç kimseye fayda sağlamayacağı da iyi bilinmelidir.”
***
Başkanlık Sistemi’ne karşı olan birisi değilim.
Ben siyaseten hiç kimsenin ne rakibiyim ne de şu veya bu hizibin taraftarı da değilim.
Ben kontrol denetim mekanizmaları yerli yerinde ve kuvvetler ayrılığı üzerine oturtulmuş bir başkanlık sisteminden yanayım.
Türkiye’de son 14 senede yaşanan olaylar ve takip edilen politikalara bakıldığında; Türkiye’nin entelektüel isimleri arasında yer alan Mustafa Çalık’ın da ifade ettiği üzere; “Devletin envanteri başkalarının elinde” olduğuna göre; Genelkurmay Başkanını azil mekanizması hâlâ olmadığına göre; yapılan Anayasa Değişiklikleri, yasama organını çok fazla sınırlayan bir modeli getiriyor. Yargı üzerinde yürütmenin rakipsiz bir şekilde inisiyatifini getirdiği için Sn. Baro Başkanı da, çekincelerini üstü örtülü olarak ifade etme gereği duyuyor.
Gelmekte olan sistem tam aksi bir aktörün eline geçerse, yâni militarist kafalı birinin eline geçerse bu gelmekte olan Anayasa Değişikliğine göre biz, Franco, Hitler ve Mussoli’niyi falan arar hale gelir miyiz?..
AZİZİM DİYOR Kİ…
“CHP’liler yanılıyorlar. Rejim değişmiyor, devletin temel yapısı değişiyor. Ben bunu çok tehlikeli buluyorum.” (Mustafa Çalık - Türkiye Günlüğü Genel Yayın Yönetmeni)