İnanın canım çok sıkkın. Üstüne üstelik de duyduklarımızın anlatılanların dışında bire bir yaşadıklarım karşısına şok oluyorum ve “Bu iş nereye gidiyor? Yine gizli bir el bir şeyleri mi gurcalıyor?” diyerek canım sıkılıyor.
Hani pazartesi sabahından başlayan zamları bir yere kadar anlıyorum de sağlıkta yaşadığım konunun bugüne kadar anlatınlar ile benim anlatıp üstelik de savunduklarım ile tamamen ters. İnanın bir yerde bir yanlış var.
Kimsenin günahını almamak ve de güzelliklere karabiber dökmemek adına önceki gün konuyu biraz daha soruşturdum. Ama hiç kimse karşıma net bir cevap veremiyordu. Yani ne yaparsanız yapın her şeye bir mazeret ve verilecek cevap vardı. El sonuç?
En sonunda anladım ki ne yazık ki eskilerde olduğu gibi yine olan vatandaşa ve garibana olmuş oluyordu.
Evet, düne kadar gözü kapalı ve inandığım sağlık sektörü bence bitmiş. Hemşerimiz, güzel insan Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca kusura bakmasın belki bu işler kendisini de aşıyor; ama bundan sonra kimse bana AK Parti’nin o müthiş sağlık reformunu övmesin.
Evet düne kadar tamam. Asla nankör değiliz. Düne kadar güzellikleri yapanlardan Allah razı olsun amma yok bu iş ya bitmiş ya da bir yanlış var. Ama kurcaladığım kadarı ile de artık bu işleri gerisin geri düzeltmek doe pek mümkün değilmiş.
Hafta sonu gecenin bir yarısı bir yakınımı iki büklüm yürüyemez halde özel bir hastanenin aciline götürdüm. Hemen müdahale yapıldı iki ünite serum verildi. Çıkarken 45 TL. Tamam yapılan hizmete karşılık feda olsun, helal olsun. Ama hastaneden çıkıp nöbetçi eczaneye doğru giderken aklıma geldi. Hani aciller ücretsiz idi. Gerçekten de yakın zamana kadar aynı özel hastanenin acilinden çıkarken 1 kuruş bile ödenmemişti. Bunu araştırdım “evet” doğru imiş.
Bu durumu araştırdım.
Hikâye faslı da burada başladı zaten. Sarı varmış, kırmızı varmış, yeşil hasta varmış. Millet ücretsiz diye sahtekârlık yapıp acilden giriş yapıyormuş bu durumun önlenmesi için para alınıyormuş.
“Ama öyle bir sahtekarlık yok ki kan tahlili yapıldı iki ünite serum verildi reçete yazıldı.”
“Bir yanlışlık olmuştur”…
“Peki herkese böyle yanlışlık olursa ne olur? Kimse hesap sormaz mı?”
“Sorulur tabii hastaneye diyelim ki 200 bin lira ceza kesilir. Kesilir de o ceza gelene kadar hastane zaten 500 bin lira kazanmıştır…(!)
“Yani…?”
“Yani geçmiş olsun…”
………………
Durun daha bitmedi.
Nöbetçi eczaneye geldik. Sıra var kuyruk var. Neyse sıra bize geldi. Doktor bey 4 hap yazmış. Eczacı arkadaş sordu, “Bunun ikisini devlet karşılamıyor. Alacak mısınız?” demek ki bu iş o kadar ayyuka çıkmış ki eczacı sormak zorunda hissediyor kendisini.
“Tabii ki alacağız.”
“79 TL”…
……………
Buradan çıkarken üç sıra öndeki adamla aynı görevlinin konuşması aklıma geldi.
Önce kulak kabartmamıştım. En son eczacının “O zaman bunu aile hekimine yazdırın değilse ücretli” demişti. O garip de reçeteyi alıp cebine sokup gecenin bir yarısında yağmurun altında çıkmıştı eczaneden.
……………
Demek ki doktorun hastanede yazdığı ilacın bile yarısını devlet ödemiyormuş. Eeee hani sağlıktaki o uçtuğumuz reform işi.
Yoksa bu Ankara’nın İstanbul’un günahını Anadolu’da biz mi çekecektik?
Aman Allah’ım. Ya rabbim olmayana yoksula ecir sabır güç kuvvet versin. Bu gelişmeler sıkıntılı ve ürkütücü gibi…
………………
DERT BİZİM DERDİMİZ
Pazartesi günü trafik meselesinin şöyle bir ucunu kaldırmıştık yaa. Vay anam vay. Herkes dertli imiş yaaa. Dertlerimizle dert edinmeyi bilen bir millet olarak trafik konusunda ışık tutan Sanayici Mustafa abimizin o gün bizimle paylaştıklarını size ve yetkililere iletmek isteriz.
“Hayırlı Günler Uğur Bey,
Bir haftadır gazete manşetlerinde yeni belediye başkanlarımız;
Maşallah işe çok hızlı başladılar. İnşallah devamı gelir. Karatay Belediye Başkanımızda ilk nikahını da kıymış hayırlı olsun. 8 Nisan’da yazmış olduğunuz yazı da ulaşım çözümü ile ilgili sorunlar ele alınmış. Çok güzel bir konuya değinilmiş, vatandaşımız öyle bir söz sarf etmiş ki dolmuşlara dokunulmuyor gizli bir el var sanki diyor.
Çok doğru trafik kültürü, trafik bilgisi vatandaşımızda kulaktan duyma bilgiler hep. Yol ver levhalarının içinde “yol ver” yazısına rağmen vatandaşın bundan haberi bile yok.
Trafik ilkokullarda ders olarak verilmediği; müddetçe trafik kurallarına uyum sağlanması mümkün değildir. Çünkü herkes kendince haklıdır.
Sorun çözülmez. Türkiye ve Konya geneli bir dolmuşçuluk kültürü var. Bu kültürü ne Konya Belediyeleri ne de trafik şubeleri bunu çözemez. Böyle gelmiş böyle gider.
Konya’nın trafiğine gelelim Konya kural dışını sever. Kaldırıma park eder, bisiklet yoluna park eder, garaj çıkışına park eder bu bir gelenektir. Bunlardan zor vazgeçilir.
Büyükşehir Belediye Başkanımız Nalçacı’ya dolmuş cepleri yapmayı düşünüyormuş. Bence bu cepler yapılırsa Nalçacı’nın daha çok karışacağına inanıyorum. Alternatif yol bulup Nalçacı’dan dolmuşları ve Belediye arabalarının geçişlerini engellemek daha doğru bir çözüm olur. İstanbul, Ankara gibi büyük illerde ana arterlerde dolmuş göremezsin. Tramvay hatlarını da şehir içine girmemek kaydıyla ara duraklar verilmesi daha uygun olur. Selamlar…”
…………
Teşekkürler Mustafa abicim saygılar.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Tebessüm kana en hızlı karışan ilaçtır
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sille yolunda Kardelen kavşağında bazı otobüs sürücüleri yolun en sağında otobüs durağından hareket ettikten sonra arkasını kontrol etmeden en sola dönmediği zaman daha iyi ADAM oluruz.