14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine tamı tamına 1 ay kaldı…
Şehre dönüp baktığımızda hem Ramazan ayının vermiş olduğu sakinlik ve dinginliği, hem de depremin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini gözlemleyebiliyoruz. Bu durum şehirdeki siyasi hareketliliği de alaşağı edivermiş gibi görünüyor.
Önceden şehrin işlek cadde ve sokaklarında üzerinde ait olduğu partinin logolarının bulunduğu araçlar yüksek sesle müzik çalarak gezer ve vatandaşın oy tercihine etki etmeye çalışırdı. Bu yöntem Türkiye’de ilk olarak 1980’li yıllarda denenmiş ve başarılı olmuş. İlk uygulayan da yanılmıyorsam rahmetli Turgut Özal’mış. 2019 yılına kadar da bu yöntem devam ediyordu. Ancak sonradan bangır bangır müzik çığırtmakla vatandaşın oy tercihine etki edilemeyeceği, devrin artık o devir olmadığı, bu uygulamanın gürültü kirliliğinden başka bir şeye yaramadığı anlaşılınca partiler de bu gelenekten vazgeçmiş oldu.
Peki bunun yeri neyle doldu? Sosyal medya ile…
Algının yürütüldüğü, algı operasyonlarının yapıldığı, vatandaşın oy tercihlerine etki edecek spesifik girişimlerin alanı artık sosyal medya oldu.
Sosyal medyayı daha sosyal hale getirip, sokağa çıkanlar önüne geçene mikrofon uzatıp izlenme oranları itibariyle geniş kitlelere etki edebilecek sokak röportajları yapabilir hale geldi. Dün bunun karşılığı yoktu, çıkıp sokak röportajı yapsanız dahi kimseye izletemezdiniz. Çünkü teknoloji buna uygun bir altyapıya sahip değildi. Bugün her şey tam da bu alana göre kurgulanmış ve tasarlanmış.
KONYA SOKAKLARINDA OPERASYON MU ÇEKİLİYOR?
Son dönemde dikkatimi çeken bir husus var. Sosyal medya ağlarında sponsorlu olarak paylaşılan ve anket yapıldığı iddia edilen videoların ana omurgasını Konya oluşturuyor. Konya’daki cadde ve sokaklara çıkarak mikrofon uzatan, ‘kanalıma abone olmayı unutmayıngiller’den olan ve fenomen olarak adlandırılan şahıslar soruyor: Seçimde oyunuzu hangi partiye vereceksiniz? Cumhurbaşkanlığı’nda kimi destekleyeceksiniz?
Yanlışlamıyorum, yadırgamıyorum… Olabilir ve belki de olması gerekir.
Ama ne hikmetse bir değil, iki değil, üç değil… Belki siz de karşılaşmışsınızdır. Farklı kanallar üzerinden yapılan tek soruluk anketlerin merkezinde hep Konya var. Sorulan sorular ve kişiler farklı olsa da cevaplar aşağı yukarı birbirine benziyor.
Biri özellikle dikkatimi çekti. Anketi yapan şahıs sorularına cevap vermeyen kişilere veya istediği cevabı alamadığı insanlara yönelik, “Bunlar daha uyanmamışlar. Bunlar halen uyuyan Konyalılar arasında” diyebiliyor. Kurgulanmış olan videonun bu bölümüne bir zamanlar genç bir delikanlının ‘Konya uyan artık’ diye bağırdığı görüntü yerleştirilmiş. Yani onun desteklediği yeri desteklediğini beyan eden uyanık Konyalı, gerisi uyur gezer Konyalı demeye getiriliyor…
Açık söyleyeyim Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini beyan eden Konyalı uyanık, Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklediğini söyleyen Konyalı uyuyan Konyalı oluyor. Videonun sonuna gelindiğinde ise aynı şahıs, “Dün kale olarak anılan ve dindarlığı ile övünen Konya bile…” diye başlayan cümleler kurarak zaten Konya’yı aşağılayıcı bir bakış açısını alenen ortaya koyuyor.
İnsanların fikir özgürlüğüne yönelik herhangi bir kısıt getirilmesine karşı olduğumuz kadar bu fikir özgürlüğünün başka insanların özgürlük alanlarını gasp etmesine ya da hakarete müsaade etmesine de karşıyız. Velev ki, fikir özgürlüğüne sığınarak Konyalıya ve Konya’ya doğrudan ya da dolaylı bir şekilde hakaret içeren cümleler kuruluyorsa oradan kötü kokular tütüyor demektir. Bunun önünü alabilmenin pek de mümkün olduğunu sanmıyorum ama bir Konyalı olarak en azından tepkimi kendimce ortaya koyuyorum.