Sağın haklı ve isabetli olarak önemsediği değerlerimizden ikisi Sezai Karakoç ve İsmet Özel’dir. Bu iki büyük isim hakkında sürekli yeni ve önemli kitaplar çıkar durur, ne güzel. Son olarak Karakoç’un iki ciltlik hatıraları, Ertan Örgen’in ‘İsmet Özel’in Mazotu’ ve Kâmil Yeşil hocanın ‘Birbirine Karışmayan İki Deniz’i kitapçılarda arz-ı endam etti. Normalde bu denli önemsenen, değer verilen isimler hakkında güzel, nitelikli ve özgün bir yayın çıkınca gündeme taşınması, etraflıca tartışılması gerekir değil mi? Hayır, hiç de sandığınız gibi olmuyor, olmadı. Buradan da şunu anlıyoruz ki pek çok yayında anlatılanlar klişe, rutin, tekrarın tekrarı, slogancı bir tavırdan, muhtevadan başka bir şey değil sanırım. Herkes her şeyi biliyor, her yayını ve metni sular seller gibi yutmuş, yeni bir şey duymaya ihtiyaçları yok! Sinirlerime ve duygularıma hakim olarak ve dahi bu güruha benzememek namına bu kitaplar hakkında yayınevinin tanıtım yazılarından ve arka kapaklarından destek alarak bahsedeyim, gündemleştirmeye, dikkat çekmeye çalışayım. Sonra kaldığım yerden devam…
Önce Sezai Karakoç’un iki ciltlik hatıraları; “Karakoç'un yaşadığı dönemin toplumsal, kültürel ve siyasi hayatına ışık tutan "Hatıralar" adlı eser iki cilt halinde Diriliş Yayınları'nca okuyucuların istifadesine sunuldu. Karakoç'un 1988-1992 arasında Diriliş Dergisi'nde yayımladığı hatıralarının kitap olarak basılmasını arzu ettiği ve bu arzusunun nihayet vücut bulduğu söylenebilir.
Hatıralar’ın ilk cildinde ailesi, çocukluk yılları ve okul hayatı yer alırken ikinci cildinde ise üniversiteden sonraki hayatına ilişkin bilgiler yer alıyor.
Yayınevi tarafından Sezai Karakoç'un konuşma kayıtları ve dergi sayfalarındaki henüz kitaplaşmamış yazılarının da yayımlanması planlanıyor.”
Hatıralar hakkında Alaattin Karaca Hoca da Karar gazetesindeki köşesinde birkaç güzel yazı kaleme aldı. Kalanların çoğu ise kısa değini, kitap tanıtım yazısından ibaret. Haberlere konu olan, dikkat çeken malzeme ise edebi açıdan değil iktisadi açıdan önemli bulundu. Samimiyetsizlik, gösterişçilik, görünme arzusu vd. ne derseniz deyin buna. “Solda işler farklı mı, onları niye görmüyorsun?” diyen okurlarıma söyleyeceğim tek şey; ‘Onlardan bana ne!’ olacaktır.
Şule’den çıkan Kâmil Yeşil imzalı ‘Birbirine Karışmayan İki Deniz’ ise şu cümlelerle tanıtılıyor yayınevince; “Türk şiirinin şüphesiz çok önemli ve değerli iki ismi Sezai Karakoç ve İsmet Özel’dir. Bu iki ismi şiirleri yanında nesirleri de hem Türk şiirine hem Türk edebiyatına hem Türk düşünce dünyasına etki etmiştir. Bu etki, kiminde karşısında olmak kiminde onun gibi olmak şeklinde tezahür eder. Her iki durumda da bu iki ismin yazdıklarının, görüşlerinin, yaşamlarının dikkatle incelenmesi elzemdir. Kâmil Yeşil, hem edebiyatçı olarak bu iki büyük ismin eserlerine dikkatle yaklaşıyor hem de onlarla bizzat tanışmış, sohbetlerinde bulunmuş, görüşlerini takip etmiş, yakından tanımış biri olarak onları anlatıyor.
Sezai Karakoç’un İkinci Yeni’deki etkisinden Mavera yazarlarıyla olan münasebetine, Necip Fazıl’la olan hoca-öğrenci ilişkisinden Cemal Süreya’yla olan arkadaşlığına, hakkında yazılanlara verdiği cevaplarla, bu isimlerin Sezai Karakoç aynasından yansımalarıyla “gerçek” bir Sezai Karakoç portresi çiziyor.
İsmet Özel için de hem eserlerini tahlil ediyor hem İsmet Özel’in şiir ve düşünce dünyasındaki yerini gösteriyor hem Özel’in “Türklük” kavramını onun eserlerinden yola çıkarak açıklıyor hem de İsmet Özel aynasından yansıyan isimleri bütüncül bir bakışla ele alıyor.
Bu iki büyük şairi anlamak için gereken anahtar Birbirine Karışmayan İki Deniz’de.”
Son olarak Ketebe’nin yayınladığı ‘İsmet Özel’in Mazotu’… “Türk edebiyatı ve düşünce dünyasına büyük katkıları olan İsmet Özel’in 1970 yılında yayımladığı “Mazot” şiiri, şairin içinden geçtiği siyasal oluşumun nereye geldiğini ve dünya sisteminin Türkiye’ye neler dayattığını dile getiren etkileyici ve büyük bir sestir.
Ertan Örgen; kapitalist düzeni ve sömürgeciliği eleştiren “Mazot”un edebiyat tarihindeki yerini, 1960 sonrasının baskın siyasallaşma atmosferini, edebiyat alanındaki yankılarını ve şiirin nasıl okunduğunu, yarattığı tesiri akıcı ve özenli tahliliyle pek çok açıdan inceliyor.”
KitapYurdu site üzerinde satılan kitap sayısını gösterir biliyorsunuz. Evet sadece burası tek başına ölçüt değil, başka mecralar da var. Lâkin fikir verme açısından bu üç kitabın sitede satılmaya başlandığı tarih ve bugün itibarıyla satış adetlerini takdirlerinize bırakıyorum: Hatıralar-1, 11 Ekim 2022’de yayınlanmış, 103,80 lira indirimli fiyatı var ve 649 adet satılmış. 2. Cilt de benzer durumda, küçük bir detay satış adedi 569’a düşmüş. ‘İsmet Özel’in Mazotu’ 1 Temmuz 2022’de satışa sunulmuş, indirimli 26, 40 lira ve satış adedi sadece 116. Son olarak Kâmil Yeşil hocanın kitabına bakalım; 12 Aralık 2022’de satışa sunulmuş, indirimli satış fiyatı 45,50 Tl ve on yedi kişi satın almış bu kitabı.
Rakamlar ortada… Geçtim, kitaptan, dergiden ülkemizin nitelikli kalemlerinin köşe yazdığı, düşünce yazılarına sıkça ve geniş yer veren Yeni Şafak sadece 1 lira 50 kuruşa satılıyor, tirajını söylemeye gerek yok. “İnternetten okunuyor, basılı satın alınmıyor” demeyin. Hiçbir yayın havadan gelen paralarla dönmüyor, birilerinden yasal destek alınca da çemkirmeler başlıyor. Tek bir dal sigara parasını o gazeteden esirgiyor, dergilerini, hiç olmazsa en mühim kitaplarını almıyor ama akıl verme, eleştirme, herb.kologluk vd. gırla. Sıradan halkı geçtim, milyonlarca öğretmen ve akademisyen bari günlük bir gazete, aylık bir dergi ve her iki ayda bir kitap alsa/okusa işler böyle mi olurdu? Gerçi ben neden hayıflanıyorum ki? “Günde bir çay içmesem, bir gazete ayda bir dergi ve kitap almasam, kenara koysam borsaya yatırsam ooo ne para kazanırım” diye düşünenlere, küçük hesap yapanlara kurşun atsan işlemez ki?
Burnumuzdan kıl aldırmayız, eleştirilmekten hoşlanmayız ama artık şapkayı önümüze koyup etraflıca bir düşünmek gerek. Boş lakırdılar yerine “beni ifade eden fikirlere, kalemlere, yayınlara ben nasıl bir katkıda bulunabilirim, ne yapabilirim” diye sormalıyız kendimize. Yahu bir bardak çay, çay ocağında 5, bir dal sigara 2, bir simit 5, ekmek 4 lira. İlmin zekâtı var yahu! Dini her şeye alet etmeyi iyi bilirsiniz ya burada da aklınıza gelsin; zekâtınızı veren sayın öğretici ve eğiticiler, kalem erbabı!..
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az…