ANLAYIŞ DEĞİŞMELİ

Ahmet Öztemel

1983, Diyarbakır’da Hicret apartmanı çöktü; 2004, Konya’da Zümrüt apartmanı çöktü; arada kendiliğinden çöken başka binalar da oldu elbette ama 2017, Zeytinburnu’nda yıkım kararı alınmış apartman çöktü. Deniz kumu ve hurda demirden inşaatlar yaptığını, deniz kumu ve hurda demirleri müteahhitlere sattığını açıklayanların en tanınmış müteahhitler olduğu düşünülünce çökmeler sürpriz değil maalesef. İlgili belediye yetkililerine göre suçlu “hak sahiplerinin aralarında anlaşamamaları”. Oysa yıkım tehlikesi gösteren binaları belediye yıkabilir. Maili inhidam yıkımı diye bir yetki var ellerinde.

Geçen hafta Ankara’da elbette belediye denetimindeki özel halk otobüsünde bir hanım tecavüze uğradı. İlgili dernek başkanı hemen açıklama yaptı “5000 kişinin ekmek yediği sektörü karalamayın…” Aslında sektörü karalayan çürük elmaları aralarına alanlar, mesela çalışmayan araç iç kameralarını incelemeyenler yani dernek yöneticileri, izin veren belediye görevlileri. Her olayda aynı tepki, koruma refleksi. Kapalı otoparklara “LPG’li araç giremez” yazısı sorumluları kurtarıyor. Araçlar okuma yazma biliyorlar ya, girmeyecekler. Ücretli otopark veya kameralı-güvenlikli AVM otoparklarına da “otoparkta meydana gelen kazalardan, hırsızlıktan sorumlu değiliz” yazdınız mı sorumluluk bitiyor. Bence en kısa zamanda insan taşıma yetkisine sahip başta okul servisleri, minibüsler, özel halk otobüsleri hatta belediye otobüslerine yol kameraları takılmalı. Belki sürücülerinin daha dikkatli araç kullanmaları, trafik kurallarına uymaları sağlanabilir. Bu kameralar sadece takılmakla kalmamalı, aralıklı olarak kayıtları da incelenmeli ve hatalar cezalandırılmalı. İddia ediyorum, bu araçları sabah trafik polisleri takibe alsa akşam mesaileri bitmeden çoğu ceza puanını doldurup mesleğe geçici veda eder. Geçen hafta 17 kişilik okul servisine 40 kişi dolduran zihniyete 23 kişiden aldığı ekstra kazancın onda biri kadar ceza kesilebildi adeta ‘her gün böyle devam et’ der gibi.

Akşehir’de çöken pazaryeri çatısında da, Ataköy’de çöken cami avlusu tentesinde de aynı imza var; cahillik-denetimsizlik-bize bir şey olmaz mantığı. Elbette en önemlisi sorumlu bulunmayışı. Buna yaptıkları kazalarla yollarda yarattıkları tehlike herkesçe kabul edilen beton mikserlerini ekleyin, orada da benzer durum söz konusu. Bu araçları kullananlar sürat yapmak zorunda. Yaptıkları ekstra seferlerden para kazanabiliyorlar. Hız limitlerini belli oranda aşma cezalarını bile bazı şirketler kendileri karşılıyorlar. Bu araçların kurallara uymaları bekleniyorsa sürücülerinin maaş kriterleri değiştirilmeli.

Türk futbolu gelişecekse Anadolu takımları da zirve yarışında olmalı, zirveyi zorlayan takım sayısı artmalı. Herkes tarafından kabul edilen bu gerçeğe karşın Anadolu takımları biraz sivrilince budanıyor, hakemler büyük takımların oyuncularının davranışlarına karşı geçici körlük yaşıyorlar. Duruma Futbol Federasyonu başta herkes suskun. Konyaspor elbette ilk yarıda fark bulabileceği bir maçta Galatasaray’ı yenmeliydi; yediği goldeki basit hatayı yapmamalıydı ancak bunlar Konyaspor’un sorunu. Mete Kalkavan Galatasaray’a destekle görevli olamaz. Yıllardır süregelen bu anlayış da tarihe gömülmeli ve futbolda skorları hakemler belirlememeli, futbolun güzelliğini hakemler örtmemeli. Mentalite değişmeden maalesef birçok sorun çözülemez.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.