Evet dün ne acıdır ki Türkiye’nin şalteri indi. Biz sizlere bu satırları gazete yönetimimizin dahası patronlarımızın yapmış oldukları fedakarlıklar ile yazmaya çalışıyoruz. İnşallah hiç bir aksaklık olmadan sayfalarımızı da Ankara’ya yetiştireceğiz ve hiçbir şey olmamış gibi abonelerimiz gazetemizi ellerine alarak, abone olmayan ve Konya dışında bulunan okurlarımızda internet gazetemizi ve haberlerimizi takip edebilecekler.
Gelelim dünün felaket senaryolarına.
Malum dün sabah saatlerinde elektrikler gitti. Biz de sizler gibi o klasik elektrik kesintisi zannederek başladık MEDAŞ’ı aramaya. Derken Konya’nın her yerinde genel bir elektrik sıkıntısı olduğunu duyduk. Derken Konya-Ankara Yüksek Hızlı Tren’de kalıp feryat eden dostların şikayetlerinden Ankara hattını öğrendik. …Ve İstanbul ve İzmir’den gelen telefonlarla olayın büyüklüğünü duyuyorduk.
En nihayetinde Türkiye’de iki ilin dışında elektriklerin kesik olduğunu devletin ve hükümetin en yetkili ağızlarından işittik.
Hayırdır?
Neler oluyordu?
Bu büyük teknik arıza da neyin nesi idi?
Allah korusun aklımıza hemen 17 Ağustos gecesi geldi. O gece de Antalya’dan dostumuz Cafer Eser aramış “abi neredesin orada elektrikler var mı?” dedikten sonra depremi haber vermişti. Şükürler olsun ki bu sefer öyle bir felaket yoktu.
Ve işin acı haberleri geliyordu. Hızlı trenlerimiz dizel trenler tarafından istasyonlara çekiliyordu.
Ama tamamen siyasi senaryolar ile büyüyen Türkiye’nin genç jenerasyonundan kulaklarımla inanılmaz elektrik kesintisi senaryoları duyuyordum.
Mesela “Abi İmralı’dan Abdullah Öcalan’ı kaçırıyorlarmış onun için elektrikleri kesmişler”…
Vavvvvvvvvvw
Ya da “Abi darbe varmış. Yakında Zafer’den tanklar geçer”…
Duyduklarıma inanamıyordum. Şaka mı yapıyorsun? Diye sorduğumuz zaman da bize devletin en gizli servislerindeki dostlarından abilerinden duyduklarını söylüyorlardı.
Bu nasıl bir inanış, bu nasıl bir korku, bu nasıl bir kabus senaryosu idi?
Üniversite mezunu, iş hayatında başarılı olmuş 25-35 yaş grubundaki insanlar bunu nasıl söyler? Hadi birileri söyledi siz buna nasıl inanırsınız? Hadi diyelim inandığınız bunu elektrik kesintisine gerekçe olarak nasıl söylersiniz?
***
Bu son derece inandığım aklına, zihnine, zekasına, yüreğine inandığımız gençler bunları nasıl savunurlardı.
Ya işin dalga geçen kesimine ne demeliydik?
“Trafoya kedi girmiştir abiiiiii”…
Ülke bir anda karanlığa gömülüyor. Sağlıktan hukuka hayat duruyor ama bizimkiler hâlâ kedide…
***
Ağlanacak halimize gülme diye acaba buna mı deniyordu?
Hastanelerin acil servislerini düşünen var mıydı?
Ya bir saat bile durduğu zaman ne kadar büyük iş kaybının olduğu organizedeki o dev fabrikalarımızın kayıpları?
Ben şahsen Konya’da görmedim. Ama çocukken Hadim’e gittiğimiz zaman gaz lambasında çok oturmuştuk. Çünkü Hadim’de o yıllarda her evde elektrik yoktu. Elektrik gelse de üç saat var beş saat olmazdı.
Ama o günler güzel günlermiş diye anlatılanları dün gün boyunca düşündüm.
Hayır o günler hiç de güzel günler değilmiş. O günler geri kalmışlığın acı günleri imiş.
Ve dün de Konya için bir yerde ülke için gerçekten çok acı bir gündü. İnşallah elektrikler bir an önce gelir de safsatalara ve dedikodulara hatta korku senaryolarına malzeme olmayız, diyorduk.
Allah’ım ne olur sen bizi karanlıkta, darda, zorda koyma. Bizleri gördüğümüzden aşağı düşürme.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Teknolojiyi tümüyle yermek, tuzdan arındırılmış deniz suyu ile yeşeren bahçeleri görmezlikten gelmek, onu gözü kapalı övmek ise Hiroşima'yı unutmak demektir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Halimize her zaman her ortamda şükrettiğimiz zaman ADAM oluruz