On beş yıl kadar önce Tohum firmalarının Konya Tarım İl Müdürlüğünde tertiplediği bir toplantıya sektör temsilcisi olarak katılmıştım. Toplantıda Ankara’dan, Bakanlık temsilcileri de vardı. Gen teknolojisindeki ilerlemenin, uzay ve haberleşme teknolojilerinden bile çok ileri geçtiğini, yetkili ağızlardan işitince çok şaşırmıştım. Genetik biliminin bu gün ulaştığı nokta göz kamaştırıyordu. İster istemez okul günlerini ve Mendel’i hatırladım:
Gregor Mendel Avusturyalı bir kilise papazıdır. Mesleği olan papazlıkla ilgili bir konu değildir ama dünya onu “Genetik Biliminin Kurucusu” olarak kabul ediyor. Kilise bahçesinde yetiştirdiği bezelyelerle yaptığı melezleme denemelerinin sonuçlarını 1865 yılında, “Bitki Melezleri üstüne denemeler” adlı kitabıyla dünyaya duyurmuştur.
“Mendel Kanunları” olarak bilim tarihindeki müstesna yerini almış olan bu deney sonuçları halâ genetik bilimindeki itibarını korumaktadır. Çünkü o, yeni bir şey geliştirmemiş, zaten mevcut olan gerçekleri ortaya çıkarmıştır. Bu gün dahi keşfedilmeyi bekleyen böyle nice bilimsel gerçekler vardır. Bunları keşfetmek için bilim adamı olmaya bile gerek olmadığını Mendel örneği göstermektedir. O günlerde kromozomlar ve genler bilinmediği halde onun “Eştiplilik (İzotipi)” kanunu bu günkü genetiğin de temel kurallarını meydana getiriyor.
İnsanlığın bu gün dahi yararlandığı, daha kaliteli ve daha çok ürün veren, iyi cins hayvan ve bitki çeşitlerinin elde edilmesinde melezlemenin ve Mendel kanunlarının önemi büyüktür. Sürekli artan dünya nüfusunu beslemede bu çeşitlerin büyük katkısı olmuştur. Mendelden sonraki zaman içinde genetik, AR-GE çalışmaları sayesinde genlerin keşfine, gen transferine ve KOYUN DOLİ nin üretimine kadar, çok ilerleme kaydetmiştir, halen de ilerlemeye devam etmektedir.
Günümüzde AR-GE Projeleri için her ülke milli gelirinden yıllık bir pay ayırıyor. Bu payın oranı 2014 yılında ABD de %3, AB ülkelerinde %2-3, Güney Kore’de %2-3, Türkiye’de %037 olmuştur. Binde otuz yedi(%037) oranındaki bu payın, uygun projelerin çokluğu sebebiyle binde seksen dört (%084) olarak gerçekleşmiş olması sevindiricidir. Bu projelerin üçte ikisinin özel sektör tarafından verilmiş olması da ayrıca memnuniyet vericidir.
Müslümanların bilimsel keşif ve icatlardaki üstünlüğü, coğrafi keşiflerin başlamasıyla birlikte yavaş yavaş batılıların elin geçmiştir. Daha önceleri İslâmî ilimlerde öne çıkmış şahsiyetlerin, fen bilimleriyle de uğraştığını ve birçok buluşa imza attığını görüyoruz. Farabi, İbn-i Sina, El Cabir, Ak Şemseddin gibi binlerce tarihi şahsiyet buna örnektir. Karatay Medresesindeki uzay araştırmalarının bu güne ulaşan kalıntılarını dünya hayranlıkla izlemektedir.
Bir cami imamının hiç üstüne vazife olmayan, aldığı eğitimle de ilgisi bulunmayan, teknik bir konuda, amatörce bir AR-GE çalışması yürütüyor olması bize bu gün fazla ilginç gelebilir. Ama Mendel’in yaptığı tam da bu örneğe uyan bir araştırmadır ve ondan çok daha önceleri bizde de yapılan buydu. AR-GE konusunun bizde de tekrar canlanması, gündemde tutulması ve halkımız tarafından çok benimsenmesi, geri kalmışlıktan kurtulma adına ümit vericidir.
Konya Sanayi Odasının tertiplediği bir toplantıda kabul edilmiş projesinin ödemesi yarım kalan bazı sanayicilerimiz TÜBİTAK temsilcilerini eleştiri yağmuruna tutmuştu, haklıydılar. Çünkü “Marifet iltifata tâbîdir”, zaten bizim geri kalmamız da bu iltifatın eksikliğinden olmuştur. Ama biz kendi kıt imkânlarımızla da olsa, AR-GE çalışması yapmaktan hiç vaz geçmemeliyiz. Çünkü Mendel örneğinde olduğu gibi çok küçük harcamalarla da büyük buluşlara imza atılabiliyor. Yeter ki gündemimizde sürekli bir AR-GE projemiz olsun.
Bu günün cihadı, her alanda olduğu gibi bu konuda da Allah rızası için bu yarışın içinde olmaktır. Tarihte geri kaldığımız dönemler, din ilminin dışındaki ilimleri adeta ilimden saymadığımız dönemlerdir. Şimdi bu yanlış anlayışın acı sonuçlarını yaşıyoruz. İslam alemi olarak bunu şimdi de anlayamazsak, Allah korusun, temelli bittik demektir. Ancak Türk Milleti, süreklilik arz eden bir AR-GE seferberliğiyle bunu halâ değiştirebilir. Allah’a emanet olunuz.