Gazze ile ilgili hiçbir yazı kaleme almadım, zira konu uzmanlık alanım değildi. Öyle de olsa Gazze olanları hep içimde yaşadım. Aç bırakılarak şehit edilen çocukların, yavrusunun cesedini kucağında taşıyan anne-babanın acısını duydum. Onları kendi yerime koydum, buna nasıl dayanılır, sordum.
Böyle bir yazıya geçen hafta seyrettiğim ve Gazzeyi çok iyi anlatan bir Arab İdolü Filminden dolayı ihtiyaç duydum; böylece acılarımı paylaşarak azaltmak istedim. Onca mahrumiyet, yokluk ve zorluklar içinde yaşanan bir ortamda inancın, sabrın ve inadın başarısının filmiydi: İdol.
Muhammed Assaf ve Nur Gazzeli bir ailenin 12-14 yaşlarında iki çocuğudur. Muhammedin sesi çok güzeldir. Nur’un da olduğu 4 kişilik bir çocuk müzik grubu kurarlar. Yıkık-dökük evler arasında teneke, bidon, ne varsa onlarla müzik yapmaya çalışırlar. Ancak Nur böbrek hastasıdır, onu kurtarmak için 15 bin dolara ihtiyaç vardır. Grup bu parayı bulmak için tüm engellemelere rağmen müziğe devam etse de parayı biriktiremezler ve genç Nur hayatı terk eder. Bu arada Muhammed in lakabı Sırtlan’ dır.
Muhammed kadar Ailesi de çaresizdir. Yokluk bellerini büker ancak yaşama gücünü ve başarma inancını kaybetmezler. Müzikle yaşayan Muhammed artık büyümüş, üniversiteye devam etmekte, bu arada üniversite harcını ödemek için de taksi şoförlüğü yapmaktadır. Bir ara biri çocukluk arkadaşı 2 genç bayanlar karşılaşır. Kızları taksiye alır, ısrar üzerine Sırtlan bir şarkı söyler. Sesi çok beğenen kızlardan Emel Kahire’de yapılacak ses yarışmasına katılmasını ister. Mısır’a geçmek zor olsa da çeşitli yollar dener ve sahte evrakla sınıra kadar gelir. Sınır polisi durumu fark etse de ses yarışmasına gideceğini söyleyen Muhammed sesinin güzel olduğunu duymak için bir ayet okumasını ister. Sesinin güzelliğini fark eden polis Mısır’a geçmesine izin verir ve nihayetinde Mısır’a geçer.
Ses yarışmasına katılmak için önceden sıra ve bilet alınması gerekse de, kaçak olarak girdiği tuvalette söylediği bir şarkı ile yarışmaya katılma şansı bulur. Ön yarışmada başarılı olur. Esas yarışa katılmak üzere Beyrut’a giden Sırtlan için yeni bir dönem başlamıştır. Birkaç yarıştan sonra Sırtlanın şöhreti giderek artar ve bir Arab İdolü olma yolundadır.
Öyle de olsa Gazze Ateşi Muhammedin Arab İdol’ u olmasından daha önemlidir. Artan şöhreti Muhammedi rahatsız eder, davasını unutmaktan korkar. Zira tüm Gazze ve Arab dünyasının yükü sanki Sırtlanın omuzlarındadır, bu yükün altında kalma korkusu başlar. Gözünün önüne Gazze, ailesi, Emel, Gazzeli çocukların yaşadığı sıkıntılar gelir.
Bu baskı Sırtlan a pahalıya mal olur ve panik atak geçirir. Korkularını yenen Sırtlan birkaç yarışma sonrasında yarışmada birinci olur ve Arab İdolü unvanını alır. Muhammed artık tüm dünyaca tanınır, böylece Gazze ve Arab dünyasının yeni umudu olur, BM tarafından diplomatik Pasaport verilir ve İyi Niyet Elçisi olarak dünyayı dolaşsa da, Muhammed Assaf’ın öz vatanına girilmesine müsaade edilmez.
Bu film Müzik ve barış ve insan üzerinde bıraktığı etkisini konu alan ve 2013 de Beyrut'ta düzenlenen "Arap İdolü" şarkı yarışmasında birinci olan Muhammed Assaf’ ın hikâyesini anlatan filmidir. Film yeni çekilmiş olsa da, bu haliyle bile, yapımcı ve yönetmen, Gazze zulmünü derinlemesine ve duyularla dolu boyutuyla anlatmayı başarmış durumda.
Filmin bir özelliği de müzik yoluyla da olsa dünyaya hak, adalet gibi ifadeleri savunma, insani değerleri dile getirme; zulüm ve zalimi de çok iyi ifade etme gibi görevleri yüklenmiş olmasıdır. Filmde çocuk denecek yaşta da olsa, aktivist nasıl olunur, dava nasıl savunulur, mesajlar nasıl verilir, bunları da akıl ve zekâ yoluyla nasıl aktarılır örneklemelerle göstermiş durumda. Bırakın bir Müslümanı, bir insanın dahi bu gibi filmlere yani zulme karşı çıkma, hakkı savunmada ki karşı savunmasını ortaya koyma ve uyandırma açısından büyük öneme sahiptir, denilebilir.