Yeni yılda asgari ücret net 22.104 TL kuruş olarak belirlenirken açıklanan ücret, 23.500-24.000 TL aralığındaki asgari beklentinin de uzağında kaldı..
Yılın son günlerinde gündemimizi meşgul eden konulardan biri kuşkusuz asgari ücret oldu. Bakanlık tarafından açıklanan 22.104 TL’lik net asgari ücret, işçi temsilcilerinin ve kamuoyunun 23.500-24.000 TL bandında şekillenen beklentilerinin oldukça altında kaldı. Bu durum, “enflasyona ezdirmeme” politikasıyla anılan hükümetin bu ilkesinden vazgeçtiği mi sorusunu akıllara getirdi.
TCMB Başkanı Fatih Karahan, enflasyon tahminini "2024 yılı" sonu için "yüzde 44" (aşağı 42- yukarı 46),"2025 yılı" için "yüzde 21" (aşağı 16-yukarı 26) olarak öngördüklerini belirterek, "2024 ve 2025 yıl sonu enflasyon tahminlerimizi sırasıyla yüzde 44 ve yüzde 21 olarak yukarı yönlü güncelledik. Enflasyonun, 2026 yıl sonunda yüzde 12'ye gerileyeceğini öngörüyoruz. Orta vadede ise enflasyonun yüzde 5'te istikrar kazanmasını hedefliyoruz. Tahmin aralıklarının alt ve üst noktaları da 2024 yılı için yüzde 42 ve 46, 2025 yılı için yüzde 16 ve 26, 2026 yılı için ise yüzde 6 ve 18'e tekabül etmektedir." ifadelerini kullanmıştı. Yapılan zam, hem 2024 yılı enflasyonunun altında kalıyor hem de 2024 ve 2025 yıllarının ortalama enflasyonunun bile altında kalıyor. Bu durum, işçinin alım gücünün giderek azaldığını ve yaşam standartlarının düştüğünü gösteriyor.
Asgari ücretin belirlenmesinde temel amaç, işçinin temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir gelir seviyesini garanti altına almaktır. Ancak mevcut durumda, asgari ücret bu amaca hizmet etmekten uzak görünüyor. İşçiler, artan yaşam maliyetleri karşısında büyük zorluklar yaşamaya devam ediyor.
Peki, bu durumun nedenleri neler olabilir? Asgari ücretin belirlenmesinde birçok faktör etkili oluyor. Bunlar arasında enflasyon, işsizlik oranı, üretkenlik artışı gibi ekonomik göstergelerin yanı sıra politik tercihler de yer alıyor. Hükümetin, işverenlerin ve işçilerin farklı öncelikleri, asgari ücretin belirlenmesinde uzlaşmazlıkların yaşanmasına neden olabiliyor.
Bu noktada, asgari ücretin yeniden gözden geçirilmesi ve işçilerin alım gücünü koruyacak şekilde artırılması gerekiyor. Aksi takdirde, işçilerin yaşam standartları daha da düşecek ve sosyal adaletsizlik artacaktır. Ayrıca, düşük ücretler, işgücü piyasasında istikrarsızlığa ve niteliksiz iş gücüne neden olabilir.
Sonuç olarak, asgari ücret konusu, Türkiye’de ekonomik ve sosyal hayatın önemli bir parçası olmaya devam ediyor. Asgari ücretin belirlenmesinde işçilerin hakları gözetilmeli ve onların yaşam standartlarının yükseltilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde, ülkemizin geleceği için ciddi riskler ortaya çıkabilir.