Ülkemizde asgari ücretle çalışanların net sayısını bildiren elimizde bir veri yok. DİSK’in açıkladığı rapora göre geçimini asgari ücretle sağlayanların sayısı 10 milyon civarında imiş. Tüm asgari ücretlilerin beklediği 2020 yılı asgari ücret oranı ve miktarı nihayet Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk tarafından açıklandı. Yüzde 15,03 oranında yapılan zamma göre 2020 yılında asgari ücret, brüt 2.943 lira oldu. Yani bir asgari ücretlinin eline asgari geçim indirimi hariç net 2.324 lira geçecek.
Asgari ücretliye verilen bu zam oranını, yeterli görenler olduğu gibi yeterli görmeyenler de var. Sayın Bakan “Merkez Bankasının 2019 yılsonu enflasyon rakamının yaklaşık yüzde 12 civarında olacağını açıkladığı bir ortamda, biz işçimize yüzde 12’nin üzerinde bir zam vererek onları enflasyona ezdirmedik” açıklamasını yaptı. Türk-İş ise, açıklanan asgari ücreti az bularak toplantıyı terk ettiğini açıkladı. Türk-İş, yanına “Asgari Ücret tespit Komisyonuna” katılan diğer dört işçi temsilcini de alsa, hep beraber açıklanan asgari ücret miktarına muhalefet şerhi koysalar kaç yazar! Nasılsa komisyonda beş hükümetin, beş de işverenin temsilcisi yer alıyor. Toplamları 10 eden bir çoğunluğun karşısında, beş işçi temsilcisi ne yapabilir. Karar daima 10’a 5 çıkar.
Açıklanan asgari ücret rakamını, adı konmamış bir ekonomik krizden geçtiğimiz günümüzde Bakan gibi yüksek bulanlar çıkabilir. Eldeki imkanlara göre bu oran iyi bir rakam denebilir. Zira işçi ve memuru için hükümetin verdiği 2020 zam oranı, yüzde 15’in çok altında kaldı. Ama asgari ücretliye verilen bu oran ve ellerine geçecek net miktar, asgari ücretliyi yine memnun etmeyecek. Ev kiralarının ortalama 1.000 lira olduğu günümüzde 1.000 lirasını kiraya veren bir asgari ücretli, geriye kalan 1.324 lira ile bir ay boyunca nasıl geçinsin?
Açıkladığı rakamla, asgari ücretliye enflasyonun üzerinde bir zam yaptık, onları enflasyona ezdirmeyeceğiz diyen Sayın Bakan, “Ülkede kriz var, herkes taşın altına elini koyacak. Bu sene zam falan yok, işçi de enflasyonun altında ezilecek” deseydi, bu durumdaki işçilerin hali nice olurdu? Bir düşünün… Bereket, siyasilerimiz bu konuda çok insaflı ve duyarlı. Bugüne kadar geçmişten günümüze hiçbir hükümet işçisini ve memurunu enflasyona hiç ezdirmedi.
Hükümet ve işveren temsilcileri, eldeki imkanları zorlayarak verilebilecek en iyi zammı tespit etmiş olabilirler. Bundan iyisi can sağlığı denebilir. İşçinin durumu kadar bir işçinin işverene maliyeti de malum. Kolay değil işçi çalıştırmak ve asgari ücrete çalışmak. Allah işverene de işçimize de yardım etsin. Umarım eldeki imkanlar çerçevesinde bu zam oranını tespit eden “Asgari Ücret Tespit Komisyonu” üyeleri, altına imza attıkları asgari ücret ile geçinilebileceğine ilk önce kendilerini inandırmışlardır.
Her yıl aralık ayında açıkladığımız rakam, işçinin alın terinin karşılığı olmayacak ve sırtı herkesten fazla terleyen asgari ücretliyi, eline geçecek net ücret memnun etmeyecekse asgari ücretin mantığını bir düşünmemizde fayda var. Bu mantık devam ettiği müddetçe işçiye yüzde 20, yüzde 30’lar civarında zam yapsak da işçinin yarasına merhem olmayacak. Biz asgari ücretliye zam yapmadan önce, bu ülkede çalışan bir insanın kimseye muhtaç olmadan, insanca yaşayabileceği bir taban aylığı tespit etmemiz, sonra yıllık zammı konuşmamız gerekiyor. Zira bu zamlarla asgari ücretli belini doğrultamaz. Brüt ücret ile net ücret arasındaki farka bakınca, kıt kanaat geçinmeye çalışan ve belini doğrultamayan asgari ücretlinin sırtından devlet, iyi vergi kesiyor. Vergisiz olmaz. Zira devlet verilerle ayakta durur. Ama devlet, asgari ücretliden ziyade başka kalemlerden kaynak bulma arayışına girse daha iyi olur.
Sonuç olarak devleti yönetenler, devlet adına komisyonda yer alanlar, asgari ücretliden yüksek vergi kesintisi yapanlar ve işçi çalıştıran işverenler, tespit ettikleri ücret için önce bir empati yapmalılar. Kendileri bu ücrete -haydi insafsızlık yapmayalım- iki katı ücret ile geçinebilirler mi? Geçinsinler. Açıklanan asgari ücrete kimsenin itirazı olmaz.