Aşırılıklar, insan hayatındaki en önemli konulardan biridir. Büyüklerimizin İFRAT ve TEFRİT diye ifade ettikleri konudur. Evrendeki her olay Yüce Allah’ın koyduğu bir hesaba ve ölçüye göre gerçekleşir. Sonuçlarından sorumlu olmak şartıyla insana seçme yeteneği verilmiştir. Ayrıca birçok üstün yetenekler ve irade verilmiştir. Örneğin insan ileri düzeyde öğrenme, öğretme yeteneğine sahiptir. Akıl, muhakeme, irade gibi üstün yetenekleri yanında adalet, acıma, sevgi, sorumluluk gibi gelişmiş duyguları vardır.
İnsan düşünür, karar verir, seçer ve geniş bir alanda inisiyatif kullanır. Ama Akıl özrü olmayan her ergin insan, iradesi içinde kalan hal ve davranışından sorumludur.
İnsan için ilahi ceza ve ödül vardır. Herkes içinde bulunduğu durum ve şartlara göre, kendi niyet ve davranışlarının karşılığı olarak ceza ve ödül alır.
Bu düzen, insanın iyi niyet ve çabalarının azlığına-çokluğuna, içtenliğine, Yüce Allah’ın yanındaki değerine göre sonuçlanan, inceldikçe incelen, çok kapsamlı, çok karmaşık, ama hiç yanılmadan işleyen, ilahi bir düzendir.
İfrat da tefrit de zarar getirir. Doğrusu, her şeyin kararını ve ölçüsünü gözetmektir. İfrat, herhangi bir eylemde zarar getirecek ölçüde ileri gitmek, aşırıya kaçmaktır. Tefrit de bunun tam aksine, aşırı pasif ve geri durumda olmaktır. Örneğin:
İşkolik olmak ifrat, tembel olmaksa tefrittir. Gece – gündüz, sürekli oruç tutup namaz kılmak ifrat, bunları hiç yapmamak tefrittir. Bütün malını hayır kurumlarına bağışlamak ifrat, hiç vermemek tefrittir. Savurganlık ifrat, cimrilik tefrittir. Aşırı derecede çok yemek ifrat, aşırı derecede az yemek tefrittir. Çok konuşmak ifrat, hiç konuşmamak tefrittir. (Sükut, her zaman altın değildir.)
Duygularımız olmasa herhalde hayat çok anlamsız, kupkuru ve çekilmez olurdu. Aşırı duygusal olunca da başka türlü çekilmez oluyor. Aşırı duygusallık ifrat, duygu suz olmaksa tefrittir. Suçlulara aşırı ve insanlık dışı cezalar uygulamak ifrat, tamamen cezasız bırakmak veya caydırıcılığı olmayan, çok hafif cezalar vermekse tefrittir. Yaşam tehlikesi olan gereksiz cesaret gösterileri ifrat, aşırı korkaklık tefrittir. Günde on saat uyumak ifrat, iki saat uyumak tefrittir.
Sık sık intiharı düşünecek derecede alıngan, kırılgan, fazla onurlu ve hassas olmak ifrat; yüzüne tükürülse yağmur yağıyor sanacak kadar onursuz, duyarsız ve pişkin olmak da tefrittir.
Sabırsız, sebatsız, hoşgörüsüz, tahammülsüz, fazla dik kafalı olmak ifrat; bütün kötülüklere, zarar ve çirkinliklere ses çıkarmadan hımbılca boyun eğecek ölçüde yumuşak başlı, duyarsız ve tepkisiz olmak da tefrittir.
Doğal olarak uzaya doğru gidildikçe basınç ve ısı azalır. Bu yüzden uzayda yaşamak zorlaşır. Hatta belli bir mesafeden sonra yaşama imkanı da kalmaz.
Yerin altına doğru gittikçe de bunun tam aksine ısı ve basınç artar. Bu yüzden yine yaşamak zorlaşır. Sonunda yaşama şansı sıfıra düşer.
Kutuplara doğru gittikçe soğuktan, ekvatora doğru gittikçe de sıcaktan bunalırız. Güçlü devletler ve büyük medeniyetler ne kutuplarda, ne de ekvatorda kurulmuştur.
Yeryüzü insan yaşamı için en ideal ortamdır. Kutuplarla ekvator arasında kalan bölgeler de, kutuplara ve ekvatora göre insan için daha uygundur. Sanki evrende her şeyin aşırılıkları değil, insana orta yolu öğütleyen bir dili vardır. Orta yolu öğütleyen, aşırılıktan sakındıran çok sayıda ayet ve hadis de vardır. Allah bizi sakınanlardan kılsın. Amin.
ZAMAN VE HAYAT
Dışarıda kar yağıyor sokaklara inceden inceden
Mis gibi bir de gül kokusu geliyor ki ötelerden
Karamandan, İmaretten, evimizin bahçesinden
Yarım yüzyıl öncesinden, taa eski günlerimizden
Koca bir ömür mü yaşanan, kısacık bir rüya mı bu
Bir hayal alemi mi görünen, gerçek bir dünya mı bu
Zaman içinde zaman mı, hikmetli bir temaşa mı bu
Zira her an böyle binlercesi geçiyor önümüzden
Geçen gün hayal oluyor birden, tam bir meçhul gelecek
Durmadan akar zaman, o da muamma gibi bir gerçek
Kim bilir, daha nice yanıltan sahnelerle geçecek
İlahi koru bizi, şaşırtma dosdoğru yönümüzden