Kim dediyse güzel demiş doğru söylemiş! Neyi mi? Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur cümlesini!
Nasıl belli olmasın?
Ay değişiyor, ay…
Birde Çarşamba’yı sel aldı falan derler!
Perşembe’yi de yel alır diyen varsa, ayıp olur Perşembeye!
Perşembe, ay değiştiren gün!
Mart bitti, Nisan geldi!
Bu Perşembe az biraz gevşeyin, rahatlayın, tebessüm etmeye zorlayın kendinizi! Gülmeye bile hasret kaldık! Gülmeyi unuttuk çünkü!
Ne diyordu rahmetli Barış Manço “ Ağlama değmez hayat, bu gözyaşlarına”
Osmanlının Lale devri şairlerinin en meşhurlarından Ahmet Nedim Efendi ne diyordu;
“Gülelim oynayalım, kâm alalım dünyadan / Mâ-i tesnîm içelim çeşme-i nev- peydadan”
Perşembe diye, yeni bir ay diye, yeni bir gün diye, bakarsınız Marketler, bazı ürünlerde yüzde 50, bazılarında yüzde 75 indirim yaparlar!
Hadi canım olur mu öyle şey, dediğin miktarlarda zam olur da, yine de indirim olmaz diyebilirsiniz!
“Olur, olur bal gibi olur” diyor bir şarkımız. Hadi oldu, ne yapacaksınız?
Oldu diye kara yaslar bağlayacak haliniz de yok ya! Olsun diyelim de, olsun!
Bizde yüz güldürmek deyince akan sular durur.
Yüzüm güldü, yüzümüz güldü, yüzümüzü güldürdüler, yüzümüzü güldürecekler, yüz güldüreninde yüzü güler diye bir başladık mı, neler anlatırız neler.
İçimizde kahkahalarla gülenler, katıla katıla gülenler, gülmekten öldük diye mevzuyu abartanlar, gülüyormuş gibi yapanlar,
Buna kargalar bile güler diyenler, gülümsetenler, gözlerinin içi gülenler,
Ne gülüyorsun diye tavır koyanlar, maraza çıkaranlar, şakadan anlamayanlar,
Affedersiniz eşek şakası yapanlar, şakanın tadını kaçıranlar, nihayetinde şakaydı anlamadı diye işin içinden sıyrılmaya çalışanlar şaka denen dairenin içinde döner dururlar!
*****
Ne diyorduk?
Bugün Perşembe, yeni bir ay, yeni bir ayın ilk günü!
Tabi ki, rastgele bir gün değil!
Özelliği ve güzelliği olan, oldukça renkli ve eğlenceli bir gün!
Yada öyle sandığımız, öyle olur diye umduğumuz bir gün!
KOSKİ, bugün Nisan’ın ilk günü diye, bu ay sular bedava der mi?
Doğalgaz yüzde 50’de benden olsun, üç günlük dünyada ha bu ayda faturanın yarısı benden olsun, sevinsin herkes diyebilir mi?
Elektrik İdaresi, al benden de o kadar, bu ay elektrik aldığınız kurum neden ben olmayayım diye girer mi lafa?
Der diyen, neden demesin diyen, neden girmesin diyen elini kaldırsın!
Şimdi bir çoğunuz sen öyle san diyecek!
Nerede o yoğurdun bolluğu diyecek!
Hangi dağda kurt öldü diyecek!
Haksızlar mı değiller elbet!
Ne olurdu senede bir gün böyle olsaydı!
Şaşırsaydık!
Şaşırtsalardı bizi!
Şaka mı bu deseydik!
Böyle tatlı, insanı böylesine mutlu eden bir şaka görmedim deseydik!
*****
Bu kurumlar, bizim kurumlarımız değil mi? Bir sefer olsun bizi düşündüklerini göremeyecek miyiz?
Hele ki böyle zor bir dönemden geçerken!
Yüzümüzde güller açsaydı kötü mü olurdu? Bu kadar kargaşanın, karmaşanın, sıkıntı ve üzüntünün içinde, bizi hatırlayanların olması moralimizi düzeltti diyemeyecek miyiz?
Aslında çok şey değil istediğimiz!
Bizden önce, onlar kendiliklerinden bu virüsün ve ekonominin perişan ettiği insanların yüzünü güldürmeyi neden hiç düşünmediler?
Neden bizi anlamadılar! Anlamak istemediler!
Her şey para değildi ama, varsa yoksa para dediler.
Faturalarını ödeyemeyenlerin gazını, elektriğini kestiler. Yetmedi açma-kapatma paraları tahsil ettiler.
Bir türlü sempatik olamadıkları gibi, antipatik olmaya devam ettiler.
Şakadan, espriden anlamamakta ısrar ettiler.
Onların şakası hep farklı oldu!
Su faturası iki yüz küsur geldi, sulu şaka oldu!
Elektrik faturası üç yüz küsur geldi, çarptı geçti, çarpan şaka oldu!
Doğalgaz faturası bin liraya yakındı, cepleri yakan, insanı yıkan şaka oldu!
Bize şaka yapmayan kalmadı! Virüs şaka yaptı, gidiyorum dedi, mutasyonlusuyla geri döndü!
Enflasyon şaka yaptı, paramız pul oldu. Marketler, pazarlar paran varsa gel, yoksa gelmezsen gelme dediler! Her şey şaka yarışına girdi adeta…Şaka şakalıktan çıktı, gülmeyi unutmamız, birazda ondan!
*****
TÜİK aldı sepeti eline, şaka olsun diye, şaka gibi sudan ucuz neler bulmadı neler! Nerden buldu, nerden aldı? Sonunda enflasyon yüzde 7 bilmem kaç dedi.
Bi güldük, bi güldük, gülmekten ağlama krizlerine kapıldı gitti insanlar!
Sonra süt şaka yaptı. Süt şaka yapınca ayran durur mu, yoğurt ondan geri kalır mı, peynir ben bir şaka yapayım da görün dedi, katıla katıla güldük, katıldık kaldık!
Sonra kırmızı et, beyaz et şaka yaptılar!
Demek bizi gramla alıyorsunuz ha dedi kırmızı et, en çok ona güldük! Ne demişti atalarımız, "Bir kahkaha, bir kilo pirzolaya bedeldir." Attık kahkahayı, kırmızı et hırsından, çatır çatır çatlasın dedik!
Beyaz et merak etmeyin yüzünüzü ancak ben güldürürüm dedi, güldük kaldık!
Sonra yumurta arzı endam etti! Yumurta gerçekten çok neşeli ve şakacı bir arkadaş çıktı!
Gezen tavuk yumurtası, köy tavuğunun yumurtası, kafeste tavuk yumurtası diye yumurtalar bir dizildi sormayın. Birde ekranlara çıkan uzmanlar resmen döktürdüler! Her gün mutlaka bir yumurta yiyin diyen oldu. İki-üç tane yeseniz de olur diyen oldu. Sonra yumurtayı tutabilene aşk olsun! Gülmekten öldük anlayacağınız!
Biz güleriz ağlanacak halimize mi diyorsunuz! Ne münasebet efendim!
Siyasilerimiz her defasında sizin yüzünüzü biz güldüreceğiz dememişler miydi? Sonra gönlümüzden geçen bu değildi dediler, Gülelim mi ağlayalım mı bir vaziyet olunca, Allah ağlatmasın, bari gülüp geçelim dedik, güldük geçtik!
*****
Eskiden olsaydı ne mi derdik?
Bugün 1 Nisan 2021 Perşembe!
Demirbank, hayırlı günler diler, efendim.
Demirbank yalan oldu, fi tarihinde kaldı demeyin hemen. Yalan olmayan ne kaldı ki, nihayetinde bugün şaka günü!
Şaka yapacak, şaka kaldıracak, şakalaşacak, hatta gülümseyecek halimiz ve haliniz kalmamış olabilir!
Büyük usta rahmetli Neşet Ertaş diyor ki, “İnsanın derdi ne kadar büyük olursa gülüşü o kadar sıcak olurmuş, o dert güzelleştirirmiş onun yüreğini.”