Muharrem ayının içindeyiz…
Birçoğumuzun evinde gelenek olduğu üzere aşure pişiriliyor… Konu komşuya, eşe dosta, akrabaya ikram ediliyor. Güzel bir gelenek… Aşurenin lezzeti paylaşmanın güzelliğiyle harmanlanınca ortaya bereket, ülfet ve muhabbet çıkıyor.
Şehre baktığımızda gündemin de aşure kazanı gibi fokur fokur kaynadığını görüyoruz. Aşure kazanı kaynadıkça buram buram lezzet tüterken, ülkenin ve Konya’nın gündeminin kazanı kaynadıkça zaman zaman burunların direğini sızlatan kokular alabiliyoruz. Bir tarafımızda rahmet, güzellikler ve iyilikler hakimken, bir tarafımızda seçim heyecanı yaşanıyor. Diğer yanımız ise tatsız olayların getirdiği ve insanın korkunç yönünü ortaya koyduğu konuları gözler önüne seriyor.
Kısa kısa gidelim, sırayla gidelim…
KONYA ŞEKER’DE SEÇİM VAKTİ
Yazımızın bu kısmı, kaynayan kazanın siyasi boyutuyla ilgili… Bir yerde seçim varsa, sandık varsa, elbette ki orada siyaset de vardır.
Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi’ndeki seçim heyecanının tüm şehri sardığını, özellikle şehir merkezinin dışında kalan, tarımsal üretimin yoğun olduğu ve pancar üretiminin yapıldığı yerlerde bu heyecanın artık zirveye tırmandığını görüyoruz.
Adaylar, propaganda döneminin sonuna geldi. Yarın bir aksilik çıkmazsa, kooperatif üyeleri sandık başına gidecek. Oylar sandığa atılacak. Kim kazanacak, kestirmesi hakikaten çok zor. Ancak şunu biliyoruz ki mevcut başkan her zaman bir adım öndedir. Benim gibi pancar üretimiyle işi olmayan ve bu nedenle herhangi bir adayı desteklemeyenler için önemli olan Konya’nın en kıymetlilerinden biri olan Konya Şeker için en hayırlısı kimse o ismin kazanmasıdır.
RAHMET, ZAHMETE DÖNÜŞÜVERDİ
Kazanın bu kısmında Konya var… Coğrafya kitaplarından karasal iklimin en belirgin şekilde yaşandığı şehir olarak öğrendiğimiz Konya’da bugünlerde nem oranı o kadar yüksek ki, gölgede otururken bile terliyor, yapış yapış olabiliyoruz. Sanki iki sokak ötemizde deniz varmış gibi…
Sıcak havaya karşılık pek de alışık olmadığımız şekilde son günlerde özellikle akşam saatlerinde şehir genelinde etkili olan yağmura da teslim oluyoruz. Suyun ne kadar kıymetli olduğunu, su için ise Allah’ın rahmetine muhtaç olduğumuzu izahlı bir şekilde anlatmaya gerek yoktur.
Konya’da önceki gün akşam saatlerinde aniden bastıran ve yaklaşık 2 saat süren yağmur, şehri adeta felç etti. Nasıl etmesin ki? 2 saat gibi bir sürede Temmuz ayı ortalamasının 3 katı kadar yağmur düşmüş şehre. Hangi altyapı buna dayanabilir? Yağmurun rahmetiyle suladığı şehirde trafikte epeyce zahmet çekenlerden biri de bendim.
Anlaşılan o ki, bakanlığını dahi kurduğumuz iklim değişikliğine şehir olarak Konya’nın da adapte olması gerekiyor. İklim değişiyorsa, şehir de buna göre değişmeli, özellikle altyapı bu değişikliğin getirilerine göre elden geçirilmelidir. Bu konuda şehrimizi yönetenlerin gerekli fizibilite çalışmasını da fiziki çalışmayı da yapacaklarına inancım tamdır.
KONYA KİMSEYİ EVSİZ BARKSIZ BIRAKMAZ!
Gelelim aşure kazanı gibi kaynayan şehrimizdeki kazanın tatlımsı acı veya acımsı tatlı diyebileceğimiz bölümüne… Rahmetin şakır şakır düştüğü saatlerde gazeteci Zeki Dursun, Bosna Hersek Mahallesi’nde bir parkta, ev sahibi tarafından evinden atılan bir ailenin olduğunu iletti. Başta inanamadım, inanmak istemedim. Sonrasında görüntü ve fotoğrafları da gelince kapılarının girişine ‘Mülk Allah’ındır’ diye koca koca yazdığımız binalardan insanları gerekçesi ne olursa olsun, sokağa atabilecek kadar mülke tapar hale gelmiş olabildiğimiz gerçeğiyle yüzleştim.
Allah’tan şehrimizin idarecileri bu konularda hakikaten sağduyu sahibi. Kimseyi açıkta bırakmıyorlar. Hele bardaktan boşalırcasına yağmurun düştüğü anlarda… Konuya hakim olan Konya Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Cemil Anıl Doğan ağabey, belediyenin ilgili birimleriyle hızlı bir şekilde iletişime geçip sokakta yavrularıyla birlikte kalan ailenin barınma ihtiyacını geçici de olsa hızlı bir şekilde çözdü. Ev eşyalarının güvenliği de temin edildi. Sonrasında Konya Valiliği’nin de konunun takipçisi olduğunu öğrendim. Allah emeği geçenlerden razı olsun. Rabbim bizlere vicdan versin…
‘YAŞIYORSAK ŞÜKÜR’ DİYECEK DURUMA GELDİK
Kazanın bu kısmında Konya’dan biraz uzaklaşacağız. Biraz dediğime bakmayın, bin kilometre kadar uzağa, Bingöl’e gideceğiz. Ne işimiz var Bingöl’de, niye gideceğiz?
Çünkü nerede olduğu değil, ne olduğu önemli olan bir olay yaşandı bu küçük şehirde… Bilmiyorum duymayan kaldı mı? 19 yaşındaki madde bağımlısı bir genç, kullandığı uyuşturucu maddenin etkisiyle önüne geçene bıçak sallıyor. Şehrin merkezinde… 4 kişinin ölümüne 5 kişinin de yaralanmasına neden oluyor. Bu kadar savunmasız insanı öldürüp yaralayıncaya kadar hiç kimse bu genci etkisiz hale getiremedi mi?
Asıl soru, bu genç bu hale nasıl geldi?
Dahası, dün Bingöl’de yaşanan olayın yarın Konya’da, ya da ülkemizin başka bir şehrinde yaşanmayacağını kimse garanti edemez. Sinek avlamak yerine bataklık kurutulmadan da uyuşturucu madde kaynaklı ve toplumu yaralayan bu tür olayların önüne geçilemeyecek. Bugün birçok insan başına bir iş gelmeden yaşayabildiğine şükreder duruma geldi.
MEYDAN AŞURE KAYNAYACAK
Aşure kazanı üzerine o kadar konuştuk… Yazımızı da aşureyle bitirelim o vakit. Cumartesi günü Mevlana Meydanı’nda çok büyük bir organizasyon olacak. Konya Büyükşehir Belediyesi ve İRFA işbirliğinde meydanda kurulacak olan kazanlarda tam 4 ton aşure kaynatılacak ve vatandaşa ikram edilecek. Bilginiz olsun, yemek isteyen buyursun. Şifa olsun..