'Atatürk Ölmedi!'

Erol Sunat

“Atatürk Ölmedi” isimli çok hoş bir okul şarkımız var. “Atatürk ölmedi, yüreğimde yaşıyor” diye başlıyor.

Atatürk, bir asırlık Cumhuriyetimize, devletimize, Türklüğümüze güç veriyor, güç katıyor, çünkü kalpler onun sevgisiyle atıyor.

Türk Milletine ve Türkiye’ye güç vermeye devam ediyor.

Atatürk sevgisi anlatılmaz, yaşanır bir sevgi…

Yediden yetmişe, göz yaşartıcı, eksilmeyen, inadına artan ve çoğalan bir sevgi!

Tarifi zor, üstelik bambaşka bir sevgi…

Onun yerini hiç kimsenin alamadığı bir sevgi…

Türk Milleti, her darda kaldığında, sıkıntılara düştüğünde, bize Atatürk gibi bir adam lazım sözünü dilinden hiç düşürmedi.

Siyaset, birçok lider için ikinci Atatürk yakıştırması yapmaktan geri durmasa da, Türk Milleti, ikinci Atatürk lafına fazla itibar etmedi…

Atatürk başka, anılan isim başka dedi…Onu da severiz amma, Atatürk’ü daha bir başka demekten kendini alamadı!

Hiç kimseyi onun yerine koyamadı!

Millet Atatürk’ü ayrı bir kefeye koydu, onun yeri ayrı, senin yerin ayrı dedi kapattı mevzuyu…

Atatürk’e laf söyletmedi, söyleyeni de ne hoş gördü, ne de affetti!

*****

Anadolu coğrafyasında Türk Milletinin üçüncü bir devlet kurması kolay bir hadise değildi. Bütün dünyayı karşınıza almakla eşdeğerdi.

Çılgınlıktı…

Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları böyle bir çılgınlığı göze aldılar.

Üstelik işgal altındayken…

Onlara bir avuç maceraperest diyen oldu!

Bu gücün karşısında yapacakları fazla bir şey yok dediler!

Deli mi bunlar diyenler pek çoktu!

Mandacılar vardı, yeni yeni devletçikler kurulsun diyenler vardı,

Anadolu bölüşülmüş, paylaşılmış, herkes kendine yeni sömürgeler edinmişti.

Kapanın elinde kalmış gibi bir manzara hakimdi…

Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının yapmış olduklarını küçümseyenler hemen her devirde neler söylemediler neler!

Her zaman olduğu gibi söyledikleriyle kaldılar, o konuşanları bugün hatırlayan yok…

Lakin Mustafa Kemal Paşa ayakta, eli bu milletin ve devletin üzerinde…

*****

Aramızdan ayrılışının 83. yılında Türk Milletinin gözü ondan başkasını görmüyor!

Sözleriyle, kararlarıyla, ortaya koyduklarıyla, cesaretiyle yeri doldurulmuş değil!

Cepheden cepheye koşmaktan yorgun düşmüş, halsiz, isteksiz, mecalsiz bir milleti tekrar ayağa kaldırmak kolay bir mesele miydi?

Türk Milletinin eli kolu bağlıydı, ordusu terhis edilmiş, silahlar bırakılmış, teslim şartları konuşulmuş, ardından işgaller başlamıştı.

O günleri bilmeden, yaşamadan, etraflıca araştırmadan konuşanlar, bugünün Suriye’sine, Irak ve Orta Doğuya, Libya’ya, Afganistan’a baksınlar. Onların halinden çok daha berbattı Anadolu’nun hali…

Elin kolun bağlı, hayalin yok, evin-barkın yok, yurdun, toprağın, vatanın yok, bayrağın yok, hürriyetin yok, esaret boğazına dayamış hançerini nefes alman işgalcinin keyfine kalmış!

Bu tabloyu, bu manzarayı küçümseyenler, hafife alanlar, hemen yanı başımızda yaşananlara baksınlar!

Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının değil zora, ölüme talip oldukları görecekler!

*****

İşgale uğramış, işgalcilerin şımarıklıklarına, kendilerini o şehirlerin o bölgelerin hakimi saymalarına karşı koymayalar başlamıştı.

Bunlar ilk kıvılcımlardı.

Ancak bu olayları sevk ve idare edecek, sahip çıkacak, yol gösterecek, ismi etrafında birleşilebilecek bir lazımdı.

Bu işe o talip oldu. Onun ismini duyan, onun etrafında birleşti, bir araya geldi. Silahını kapan o neredeyse oraya koştu.

İnsanları dağıtan değil toparlayandı. Oldukça etkileyici bir toparlayıcılık özelliği vardı.

İstanbul önlerine demirleyen Düşman donanması için “Geldikleri gibi giderler” derken de, kendinden emindi, Vatanın bağrına hançerini dayayan düşmanı geldiğine gelmişine pişman edeceğini söylerken de…

Türk milletinin esareti kabul etmeyeceğini biliyordu. Bütün cephelerde Türk ordusuna komuta etmiş, askerinin kabiliyetini ve özelliğini en iyi bilen komutanların en önünde geliyordu.

Engin bir tarih bilgisine sahipti.

Özellikle Türk tarihini, Türk milletini iyi irdelemişti.

Onu vefatından onlarca yıl sonra bile sevilen yapan, aranan yapan, vazgeçilmez yapan bu özelliğiydi.

*****

Lider olmak, lider kalabilmek, bu dünyadan ayrıldıktan sonra, liderliği su götürmez bir gerçek olmak kolay değil...

Yaradan bu özelliği her kuluna nasip etmiyor.

Mustafa Kemal Atatürk Türk Milletinin milli kahramanıdır. Hep bir arada yaşadığımız, çatısı altına sığındığımız, sığınmak isteyenlere de kollarımızı açtığımız Türkiye Cumhuriyeti onun eseridir.

On Kasım, vefalı Türk Milletinin, vefalı evlatlarının Atatürk’e duymuş olduğu sevginin bir nişanesidir. Yas günü değil, onu anma ve anlama günüdür.

Ruhun şad, mekanın cennet olsun Atatürk!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.