Ligde ilk 4 içerisinde yer almayı garantileyen, hatta 3. olmaması için hiç bir nedenin kalmadığı Konyaspor'da, başarı serisi Rizespor karşısında da devam etti. 26 bin taraftarının cezalı olmasına rağmen, 5 bine yakın taraftarın sesi cılız çıksa da; yine de gönül verdiği renklerin yanının da olması takdire şayan bir durumdu.
Kupa maçında taraftarını üzmesine rağmen, ligde namağlup unvanını sürdüren yeşil beyazlılar, evindeki son maçında da futbol adına güzel işler yaptı. Aksayan çok fazlaca bir şey yoktu. Ömer Ali, pozisyonları daha iyi takip edebilse, biraz daha fizik gücü olsa idi, güzel oyununu 2 golle de süsleyebilirdi. Yine de kullandığı 2 korner atışında önce Halil İbrahim'e ardından da Vukovic'e güzel gol attırdı.
Rizespor ise, son 13 maçında sadece 2 galibiyet alınca her hafta düşme potasındaki takımlarla arasındaki makas daralmasına rağmen çok rahat oluşu beni şaşırttı açıkçası. Zaman zaman orta sahadan hızlı çıkışlarının dışında bir özellikleri yoktu.
Konyaspor ise, nasıl bir oyun oynayacağını bilen, ona göre düzen alan, topu ayağında tutan ve nasılsa gol atarım düşüncesinde idi. Bunda da oldukça başarılı oldu. Ayağında en fazla top tutan ekiplerin başında olan ve yaptığı paslarla rakibini bunaltan yeşil beyazlılar, rakibini ceza sahası alanına hapsedip ısrarla gol istiyorum çabaları futbolun bir takım oyunu olduğunun bir göstergesiydi. Traore'nin yarı vole yarı röveşata hareketi ise görülmeye değerdi...
Ligin bitimine 4 hafta kala, Konyaspor ligi ilk 4 içerisinde bitirmeyi garantiledi. En yakın rakibi Başakşehir'le olan 10 puanlık fark üçüncülüğün de garanti olduğunu gösterse de matematik hesapları hevesimizi kursağımızda bırakıyor.
Ne olursa olsun bu sene Avrupa'da boy göstereceğiz. İster direkt isterse ön eleme olsun.
Avrupa'ya selam olsun.