Hemen her avukatlık ofisinde Moleier’in o ünlü sözü asıldır: “Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz, fakat hiçbir hiyerarşik üstte tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiç bir zaman efendileri de olmadı.”.
Avukatlık yapmak isteyen çoğu kişi aslında bu sözü dahi okumadan “Özgür olmak”, “Kimseye tabi olmamak” için bu mesleği seçmiştir. Ben de, babamın memur olması, tayinlerle sürünmesi vs. nedenlerle bu güzel mesleği seçtim.
Mesleğimiz gerçekten de özel bir meslek. Hakkı, adaleti aramak ve adaletin bulunmasına taraf olmak çok mühim bir sorumluluk ve görev.
Meslektaşlarımız çok kıymetli, yaptıkları işin ve aldıkları sorumluluğun bilincinde.
Ancak mesleğe yeni başlarken karşılaşılanlar ve devamında iş alırken veya yaparken başa gelenlerin yukarıda bahsettiğim veciz sözle alakası yok.
Mesleğe yeni başlamış avukatları kullanmak adına olmayacak işleri farklı anlatanlar, birkaç kuruşluk evrakını bulunmaz hint kumaşı sayıp saygısızlık yapmayı hak görenler, siyasi oyunlar, çirkinlikler vs. saymakla bitmez hadiseler mesleğe meslektaşların bakışını dahi değiştirir bir hale sokuyor.
Üstadlarımızın anlattığı hürmet ve saygı; “nerede o eski bayramlar” diyen büyüklerimizin kıyası ile aynı.
Meslekte yaş ilerledikçe veya işler artıkça duyulan saygı, işe ve tecrübeye; yani kişiye özel bir saygı olarak görülebilir. Ancak mesleğe saygı, mesleğe ilk adım atan avukata duyulan saygı ile anlam kazanır.
Bunu sağlamak başta bizim görevimiz ancak toplumun da; avukat olmadığında kargaşaya düşeceğini, hakkını aramayı bilmeyenlerin zulme uğramaya devam edeceğini, iftiraya uğrayanların boş yere mahkum olacağını, adaleti hükme karar veren makama bırakmanın doğruyu bulmakta yeterli kalamayacağını… bilmesi ve hakkı olan değeri vermesi gerekir.
Bir de sayısı 100’leri aşan ve binlerce mezun veren Hukuk Fakülteleri’nden bahsetmek gerek. Bu kadar mezun veren okullardan mezun olanlara iş imkanı ne yazık ki yok! Mezun olanlar herhalde avukatlık yapabileceği için de bu okullar tercih ediliyor. Ancak iş mesleğe adım atınca değişiyor ve bu kadar mezunun olduğu ortamda yeterli işin olmadığını görüyor.
Bu çerçevede;
- Öncelikle hukuk fakültelerinin sayısının artmasına YÖK’ün artık dur demesi gerekiyor.
- Belki mezunlara avukatlığa adım atabilmek için bir sınav getirilebilir.
- Toplumun bu özel mesleğe bakışını daha da iyi seviyeye getirmek için çalışmamız, avukatı kullanmak isteyenlere öncelikle ilgili olan meslektaşımızın, neticede hepimizin tepki koymamız gerekiyor.
Aksi halde bu özel meslek, tercih edilen meslek olmaktan çıkacak ve yazık olacak!…