Ayasofya Camiî’nde ilk Cuma namazı bundan 564 yıl önce bugün kılınmıştı.
“Kutsal Bilgelik” anlamına gelen Ayasofya, kiliseden camiye çevrilen ve İstanbul’un fethinin sembolü bir mabet.
Osmanlı’nın Kızıl-Elma’sı…
Türkiye Selçukluları’nın Kızıl-Elma’sı ise, Alâeddin Tepesi’nde “Eflatun Kilisesi” olarak bilinen Selçukî Mescidi idi. Osmanlı döneminde saat kulesi olan bu mescid daha sonra Cumhuriyet döneminde dinamitle yıkıldı.
Ayasofya, tarihte “Nika İsyanı” olarak geçen, büyük halk ayaklanması sırasında 13 Ocak 532 yılında yıkılmıştır.
Günümüz Ayasofya’sı İmparator Justinianos (527-565) tarafından dönemin iki önemli mimarı olan Miletos’lu (Milet) İsidoros ile Tralles’li (Aydın) Anthemios’a yaptırılmıştır. Tarihçi Prokopios’un aktardığına göre, 23 Şubat 532 yılında başlayan inşa, 5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmış ve kilise 27 Aralık 537 yılında törenle ibadete açılmıştır. Kaynaklarda, Ayasofya’nın açılış günü İmparator Justinianos’un, mabedin içine girip, “Tanrım bana böyle bir ibadet yeri yapabilme fırsatı sağladığın için şükürler olsun” dedikten sonra, Kudüs’teki Hz. Süleyman Mabedi’ni kastederek “Ey Süleyman seni geçtim” diye bağırdığı geçer.
IV. Haçlı Seferi sırasında İstanbul Latinler tarafından 1204- 1261 yılları arasında işgal edilmiş, bu dönemde gerek şehir, gerekse Ayasofya yağmalanmıştır. 1261 yılında Doğu Roma şehri tekrar ele geçirdiğinde, Ayasofya’nın oldukça harap durumda olduğu bilinmektedir.
***
Ayasofya, Fatih Sultan Mehmed’in 1453’te İstanbul’u fethetmesiyle camiye çevrilmiştir.
İstanbul’a 29 Mayıs 1453 Salı günü Topkapı’dan büyük bir tevazuyla giren Fatih, Ayasofya’da Cuma namazı kılabilmek için kilisenin derhal camiye çevrilmesi emrini vermiştir.
Cuma günü vakit geldiğinde bütün cemaat Büyük Fetih Camiî’nde toplanarak Fatih Sultan Mehmet Han, hayatında hiç ikindi namazlarını kaçırmadığından dolayı imamlık yapmaya lâyık görülmüş.
Birinci tekbir, ikinci tekbir ve nihayet üçüncü tekbirden sonra ellerini bağlayan Sultan Fatih’e namazdan sonra sordular. Oda şöyle izah etti:
- İstedim ki namaz sırasında bana ve bütün cemaate Kâbe görünsün, yani biz Kâbe'nin önünde namaz kılalım. Bu niyetle birinci tekbiri getirdim fakat Kâbe görünmedi. İkincisinde de tekbir getirdim Kâbe görünmedi. Fakat üçüncüsünde tekbir getirdim ve Kâbe gözümün önünde belirdi, demiş. Bunun sebebini de Akşemseddin Hazretleri'ne sormuşlar o da bu hadiseyi şöyle anlatmış. Demiş ki:
- Padişahımız üç defa tekbir getirdi. Birinci tekbirde baktım ki, Ayasofya'nın yönü kıbleye bakmıyor. İçimden "İnşallah bir yanlış yapmayız" dedim. İkinci kez tekbir getirdi, tekrar namazı bozdu, namazı bozduğu için sevindim. Üçüncü tekbirde yine içimden: "İnşallah namazını bozar" dedim. Fakat o an bana manevi âlemde cemaatin en arka safı gösterildi. En arka safta, bir kişilik yerin eksik olduğunu gördüm. Bir an baktım ki Hızır Aleyhisselam, o bir kişilik yere doğru saf tutmak için gelirken terler direğe parmağını soktu ve Ayasofya'nın yönünü kıbleye doğru çevirdi. Ondan sonrada bir kişilik yerin eksik olduğu o safa geçti ve namaza durdu. Böylece padişah üçüncü kez tekbir getirdikten sonra Kâbe’yi tam karşısında gördü, bir daha selam vermedi ve böylece İstanbul'un fethetinden sonraki ilk cuma namazını kıldırdı.”
***
Osmanlı Dönemi’nde, 16. ve 17. yüzyıllarda, Ayasofya Camiî’nin içine mihraplar, minber, müezzin mahfilleri, vaaz kürsüsü ve maksureler eklenmiştir.
Ayasofya Camisi müzeye çevrildikten 80 sene sonra tarihinde ilk defa, ibadete 1991 yılında açılan Ayasofya Müzesi Hünkâr Kasrı’nda öğle ve ikindi namazları kılınırken, ilk Cuma namazı da 20.10.2016 tarihinde kalabalık bir cemaatle kılınmıştı.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Bense ilk defa geçtiğimiz sene ziyaret ettiğim Ayasofya’da, güvenlik görevlisinin ikazına rağmen ikindi namazını eda etmek nasip olmuştu.
Rabbim, inşaâllah bütün Ümmet-i Muhammed’e, tekrar ibadete açılan Ayasofya’da Türkiye’nin ve dahi Dünya’nın her bir diyarından gelen cemaatle Cuma namazı kılmayı nasip etsin.
Dirayetli ve kararlı bir siyasi iradenin tahakkuk etmesi için dua ve niyâz makamındayız.