AYDINLIK YARINLAR İÇİN

Halil Özkan

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” sözünü de düşündüğümüzde ilme ulaşmak için öncelikle okumak gerekmektedir. Kitap okumanın önemini hepimiz kabul ederiz.

Ancak kitap okumanın önemini bilme ile kitap okuma arasında oldukça büyük uçurumlar vardır. İnsanın gelişen dünya düzenine uyum sağlaması, yenilikleri kabullenmesi için, beyin ve ruh arasında eleştirel düşünmenin gelişmesi için okuması gerekir.

Diğer canlılar olan bitki ve hayvanların okuma gibi bir ihtiyaç ve isteklerinin olmayacağını düşünen insanın, bilmeye ihtiyacı vardır. Bugün yaşayan insanların mutlaka okuması gerekmektedir. Zira insanların sağlığını kaybetmesi (kalp krizi, beyin ölümü) halinde okuma şansı bulunmamaktadır. Öyleyse sağlıklı insanın, beyin ve ruhunu beslemesi ve kapasitesini geliştirmesi için okuması gerekmektedir. “Düşünüyorum. Öyleyse varım.” diyen insanların dünyaya ikinci kez tekrar gelemeyeceği, ziyaret edemeyeceği gerçeğini düşününce, dünyayı, içinde yaşadığımız evreni ve insanları tanımak, hayattan istenilen tadı almak için okumak gerekmektedir.

Ülkemize turist olarak gelen kişileri sokakta, bir bankta otururken, ağaç altında dinlenirken, denizden çıkıp plaj havlusunun üzerinde kısa süre uzanırken, metro da, trende, otobüste ve değişik yerlerde ellerindeki kitapları okurken rahatlıkla görmekteyiz. Aynı davranışın ülkemiz insanlarında da gelişmesi gerekmektedir. Evinden işyerine veya şehre gelen ebeveynlerin iş dönüşü evlerine giderken, çocuklarına şeker, balon, sakız, yerine onların seviyesinde yaşına ve okuduğu sınıfa uygun küçük bir kitap ve dergi götürmelerini umut etmekte ve beklemekteyiz. Çocuklarımız geleceğimizin güneşleridir. Bu güneşlerin parlaklığı ve etrafa saçtığı aydınlık, bilgi ile paraleldir. Çocuklarımızın gelecek adına gerçek başarıları da bilgi ve kültür ile olacaktır. Bilgi temeline dayanmayan başarıların gelip geçici olduğunu unutmamak gerekir.