2015-2016 Futbol sezonunu bu hafta Akhisar maçıyla başladı. Daha ilk haftalardan Konyaspor’u eleştirmemiz yanlış olur. Ama orta sahamızın eksikliği çok sırıttı... Aslında oynanan diğer tüm sezonlar gibi değişen bir şey olmayacak. Fenerbahçe ve Galatasaray’dan biri çok büyük olasılıkla şampiyon olacak. Rutin standart sapma yaşanırsa Beşiktaş, bana göre yüzde 1,5 şansla da diğer takımlardan biri şampiyon olacak…
İlk haftalarda hakem hataları, atamaları, MHK tartışılmayacak. Sezonun ilk yarısının ortalarına doğru hakem hataları ve buna paralel olarak ikinci yarısına doğru kulüp başkanlarının, yöneticilerinin sözleri gündemi belirleyecek. Yeni sezona takımları başında başlayan teknik direktörlerin en az yüzde otuz beşi sezonun ilk yarısından sonra değişecek. Sezon bittiğinde ise bu oran yüzde yetmişlere çıkacak. Ne gariptir ki onları göreve getiren başkanların büyük çoğunluğu koltuklarında oturmaya devam edecek. Her büyük takımın taraftarı ezeli rakiplerinin hakemler ve federasyon tarafından kollandığını düşünecek ve diğer takımların durumu kimsenin umurunda olmayacak. Başarısızlık durumunda ise her taraftar önce federasyon ve hakemleri sonrada teknik adamlarını ve futbolcularını suçlayacak. En son azınlık bir grup taraftar da başkanlarını protesto edecek.
Birileri de çıkacak Türk futbolu bunlar olmazsa çok gelişecekmiş! Yönetilmeye çalışılan kronik yönetilmezlik sürdürülebilir şekilde devam ederse, büyük sözler, hedefler, algı çalışmaları ile kılıflandırılmaya çalışılacak. Hele hele bir takımımız UEFA’da kupa yolunda başarılı olursa da işte o zaman futbolumuzun çağ atladığı yazılacak, söylenecek. Milli Takım kimsenin umurunda olmayacak, 14 yabancı kuralına rağmen Türk futbolcularımıza ödenen inanılmaz bonservis bedelleri kimsenin tartışmaya dahi değer bulmayacağı detaylar olarak kalacak, tartışılsa da sistemin doğru olduğu üzerine beyanatlar, açıklamalar yapılacak…
Kısacası rekabet, adalet, saygı, empati, denetim, eşit ödüllendirme ve cezalandırma gibi modern futbolun olmazsa olmazları ol(a)mayacak! Karşılıklı hakaret dolu, denetimsiz bir yapıda büyük balık küçük balığı yiyecek, besin zinciri değişmeyecek. Maalesef bu sistemde büyük olan kollanacak. Kollanacaklar da zamana, şartlara ve ihtiyaçlara göre sadece kendi içinde değişkenlik gösterecek. Aynı çorba yine önümüze konacak. Hep diyoruz ya maksat çorba kaynasın, çorbaya başka kaşıklar daldırılmasın…
Çoğu kişi bu yazının nedenini başka yerlere çekmeye çalışacak. O yüzden önce şeffaflık. Sadece futbol değil. Aslında sadece spor da değil. İsteyen istediği şekilde anlar…