Geçmiş zamanda bir adamın güzel bir bağı varmış.
Ne var ki adam öyle cimriymiş ki ağaçtaki meyveleri, topraktaki sebzeleri; değil insanoğlu, kurttan kuştan sakınırmış.
Tüfekle ateş eder, teneke çalar, kurtları, kuşları kovalarmış.
Bağının etrafına duvar ördürmeye başlamış.
Bu meyanda bağda gezerken bir kaplumbağayı üzüm yerken görmüş.
Onu alıp, bahçe duvarının temeline atmış.
Sonunda duvarı örmüş…
Aradan zaman geçmiş, adam felç olmuş.
Evlâtları adama bakmaya başmışlar.
Bir gün evinin önünde sandalyeye oturtmuşlar.
Adam otururken bir kuş gelmiş.
Aynı yere defalarca bir şey bırakıp gitmiş.
Adam evlatlarına, “Bir kuş devamlı şuraya gelir bir şey bırakır, bakin bakalım orda ne var?” demiş.
Evlâtları, “Baba orası kaplumbağa gömülü olan yer” demişler.
Aradan üç beş gün geçmiş. Kuş gene gelmeye devam etmiş.
Adamın içine sinmez duvarı yıktırır.
Kaplumbağayı çıkarıp babalarının önüne koymuşlar.
Kaplumbağa iki saat sonra kendine gelmiş ve yürümeye başlamış.
Kaplumbağanın yürüdüğünü gören baba bağırmış ve kaplumbağanın ardından adamda yürümeye başlamış.
Çocukları da, “Baba sende yürüyorsun” demişler.
Adam yürümeye başlayınca, yaptığının ne kadar yanlış olduğunun farkına varmış, yaptırdığı duvarları yıktırmış, bağındaki bütün sebze ve meyveleri herkese helal diyerek dağıtmış.
***
Ebu Hureyre’den (RA) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu:
“Adamın biri çölde giderken “Dilancanın bahçesini sula” diye bir ses işitti. Bunun üzerine bulut kara taşlık bir yere saptı ve oraya yağmur yağdırdı. Derken su yollarından biri o suyun hepsini topladı. bu adam suyu takip etti. Bu sırada bahçesinde bulunan bir adamın çapasıyla o suyu öteye beriye çevirdiğini gördü ve, “Ey Allah'ın kulu ismin nedir?” diye sordu. “İsmim filancadır” dedi ve buluttan işittiği ismi söyledi. Bunun üzerine o adam, “Ey Allah'ın kulu adımı niçin soruyorsun?” dedi.
O da, “Ben şu suyu yağdıran buluttan isminizi anarak filancanın bahçesini sula dediğini duydum. Onun için soruyorum, sen ne yapıyorsun ki bu lütfa eriştin” dedi. Bahçe sahibi, “Madem ki merak ediyorsun söyleyeyim "ben bu bahçeden çıkan ürünü hesap ederim. Üçte birini sadaka olarak dağıtırım. Üçte birini çoluk çocuğumla yerim, üçte birini de tohumluk olarak ayırırım” dedi.” (Müslim, Zūhd 45)
Allah rızasını kazanmak için yapılan her türlü harcama en olumsuz ortamlarda bile olsa ihsan ve lütuf sebebidir. Allah, infak eden, malını Allah rızası için dağıtan kullarını ikramıyla ödüllendirir, iyilik eden mükafatını görür.