BAĞIMLILIK-I

Şükran Akgül

İnsan neden bağımlı olur? Üretim ve terkip yeteneği nasıl aleyhimize işler en mükemmel varlık olan insan bu tuzağa nasıl düşer? Psikiyatrlar diyor ki ‘’bağımlı insanlar boşlukta hissedince, sıkılınca, üzülünce alkol, kumar, …(bağımlı olduğu her neyse) onunla doyum sağlıyor.’’ Buna pek katılmıyorum. Sonuçta hepimiz insanız, sıkılırız da üzülürüz de. Bir dağılırız bir toparlarız.( insan zayıf yaratıldı (4/28)

     Doyumu nerde arıyoruz, rengimizi ortaya koyan aslında bu. Alkol alınca mutlu oluyorum diyen de var, insanları mutlu edince mutlu oluyorum, diyen de.

      İnsandaki seçme yeteneği doğru bir amaca yönelmezse belli alışkanlıklar amaç olur: sigara içme, çay içme, internete girme, para harcama (oniomania), toplama biriktirme bağımlılığı, kumar oynama…

Beyin ön bölümü kaptan köşküdür. Ön alt bölge dürtüleri kontrol eder. Ön orta vites koludur, ödül ve zevki düzenlemeden sorumludur. Yan frontal bölge depresyonda, alt frontal bölge bağımlılıkta bozuluyor. Alt frontal bölümle (dürtüleri kontrol eden) orta kısım (ödül ceza) arsındaki bağlantı bozuluyor. Bağımlılık böyle başlıyor. Bu bozulma beyin görüntülemesi ile görülebiliyor. Böylece hastaya fiziksel kanıt sunulmuş oluyor. Hasta da derdi anlaşıldığı için mutlu oluyor.( Nevzat Tarhan)

Sanırım öncelikli konu depresyondan uzak durabilmek. Bu da stres yönetimiyle ilgili bir konu.

Kur’an isteklerinin peşinden koşup durana: ‘’Hevasını put edineni gördün mü? ‘’ der.(25,43)

 ‘’günah işleyip de günahı kendisini her taraftan kuşattığı kimseler var ya işte onlar cehennemliktir.’’ (2,81)

   Sinirbilimci Sinan Canan diyor ki frontal lob meydan okumayla gelişir. Örneğin yemekleri masaya koyarsınız ama yemezsiniz oruç olduğunuz için.

  Seçme, karar verme, hazzı erteleme, irade burada gelişiyor. Frontal lob geliştiği kadar insan, insan oluyor.  (Frontal lob alın kemiğinin hemen arkasında yer alan beyin bölümü)

    Müddessir suresinde buna atıf vardır: ‘’Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti. Onu perçeminden günahkar perçeminden tutup sakara atacağım.’’

       Eğer bir çocuğa her istediği daha o istemeden verilmişse frontal lob un gelişmediği söyleniyor.

 Belki de bağımlılığa yatkınlık burada ortaya çıkıyor. İrade ve iç kontrol doğru orantılı artıyor. İç kontrol arttıkça daha çok insan oluyorsunuz ve bağımlılıkla baş etmek daha mümkün oluyor.

   İnsan öldükten sonra nasıl anılacağını düşünerek kendisine ve varoluşuna uygun yaşama amacına yönelik soyut amaçlar edinirse kısa, kolay ama mutlu etmeyen alışkanlıklara ihtiyacı olmaz. Kalp taşıdığımız niyetlerle dönüşebilecek bir organdır. ‘’Bana sonrakiler arasında güzelce anılmayı nasib et.’’ (Şuara Suresi)

    Bir TV programına Nevzat Tarhan çağrılmıştı, konu bağımlılık. Canlı yayına katılan bir hanım abisiyle ilgili söyledikleri şok etmişti. Abisi alkolikmiş. On sekiz sene annesinin de kız kardeşinin de burnundan getirmiş. ‘’Geçen sene öldü çok şükür’’ demişti. Bu cümle alkolik birinin yakınlarına ne yaşattığını özetliyordu.

    Bağımlılık bir insanın ruh sağlığını, beden sağlığını ve sosyal hayatını alt üst eden bir illettir. 

  Bir insan inancını zedeleyecek bir anlayışa sahipse (yani inancı çarpılmışsa) itikadı bozuksa mümkün değil psikolojisi sağlıklı olsun.

Örneğin şarkılara konu olan ‘’zalim felek’’ zihniyeti. Yani sürekli Yaratanın ona bir haksızlık edeceğinden korkmak…

‘’kim de inanmış olarak salih ameller işlerse o ne zulme uğramaktan korkar, ne de yoksun bırakılmaktan’’.( Taha, 112)

‘’Doğrusu biz, o hidayet rehberini dinlediğimizde, ona iman ettik. Her kim rabbine iman ederse, ne hakkı yenme, ne de kendisine haksızlık edilme korkusu kalır.’’(Cin Suresi, 13) 

  Negatif düşünceli insanların immün sistemleri normalin altı kapasitede çalışıyor ve tedavi olsa da düzelemiyor. Modern tıp buna ideopatik diyor. Dolayısıyla ruh ve beden sağlığı bozuldukça bağımlılığa yatkınlık ta artıyor. Yani bilmiyorum işe önce itikadımızı düzeltmekle mi başlamalı diyorum.

    Her yaş gurubundan insanları içine alan çok daha yaygın bir bağımlılık var. Nomofobi: İnternet bağımlılığı. Bu durumla baş etmek için irademizi güçlendirmemiz gerektiğini söylüyorlar. İradenizi güçlendirmek için iradenize antrenman yaptırmalısınız, diyor ünlü bir sinirbilimci. Beyni ne kadar zorlarsanız kortekste (beyin kabuğu) yeni nöro-kimyasal yolaklar oluşuyor, yani beynin kapasitesi artıyor, dolayısıyla davranışlarınızı denetleme yeteneğiniz de artıyor. Fatır suresinde Allah: ’’Allah dileyenin kapasitesinde artış yapar’’ der Şimdi Mu’minun Suresi 4. Ayete bakın :  ‘’ Mümin arınmak için çalışır’’ bir diğer ayette der ki : ‘’Nefislerinizi temize çıkarmayın çünkü nefis daima kötülüğü emreder.”

Eğer nefsin eylemi sürekliyse arınma eylemi de sürekli olmalıdır. Arınma eylemi aksayınca boşluğu nefsin dolduracağı açıktır.

Dikkatimi çeken bir diğer ayet: ‘’Sarp yokuş nedir bilir misin, bir boynu boyunduruktan kurtarmak.’’ (Beled Suresi) İbni Abbas der ki burada kurtarılması gereken öncelikle herkesin kendi boynudur. Öyle ya kendine hayrı olmayanın başkasına ne hayrı olacak. Bağımlılığa konu olan her şey boynunuzda bir boyunduruktur, bağımlılık köleliktir.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.