Sıklıkla çok sert yazılar yazmakla eleştirilen biri olarak ılımlı bir yazı için düşünürken Fatih Altaylı’nın köşesine taşıdığı, Ege şivesiyle yazılmış bağımsızlık mektubuna gözüm takıldı, okudum. Okumasaydım keşke!
“Bağımsız Ege Projesi” mektubun başlığı. Mektubu okuyunca düşünmeden edemedim, Diyarbakırlı bir kardeşim “Bağımsız Doğu Projesi” diye esprili bir mektup kaleme alsa ne olurdu acaba? Eminim, Bağımsız Ege Mektubunu yazan zevat Bağımsız Doğu Mektubunu yazan kişiye ağıza alınmayacak sözlerle yüklenir “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye” diye yırtınmaya başlardı.
Memlekette Yozgatlının, Kastamonulunun, Kayserilinin, Konyalının, Urfalının oylarıyla başkan seçiliyormuş ama başkanlar propagandayı Ege’nin vergisiyle yapıyormuş. Bak hele bak, cümleye bak! Vergiyi ödeyen onlar ama oyu veren biziz. Ayıp bize valla, altı bölge vergi vermeden yan gelip yatıyor, vergiyi sadece Ege ödüyor ama onların istediği kişi Cumhurun başına geçemiyor.
Mantık hep aynı, bu ülkenin sahibi onlar, bu ülkeyi onlar kurtardı, onlar geliştirdi bizse hiçbir şey yapmadan bir köşe de oturduk! Hatta sadece oturmadık, onların vergilerini de çatır çatır yedik, üstüne bir de onların istemediği kişiyi cumhurun başına geçirdik!
Mektupta dediklerine göre; “Egelilerin kaynakları Kasımpaşalıların, Yozgatlıların, Konyalıların elinde murdar” olmuş. Ne fenaymışız biz dostlar, adamlara etmediğimizi bırakmamışız valla! İktidar kendi belediyelerine destek olurken onların belediyelerine destek olup bütçe vermemiş. Ben de olsam yıllarca metro yapıyorum diye İzmir’in altını köstebek yuvasına çeviren ama iki metro tünelini bile birleştiremeyen bir belediyeye para vermem. Sen sevmediğin Konyalının, Yozgatlının, Kayserilinin, Diyarbakırlının, Urfalının, Trabzonlunun, Rizelinin vergisini alıp metro yapacaksın, sonunda da iki tüneli birleştiremeyip parayı murdar edeceksin öyle mi?
Bu mantık asla değişmez kardeşlerim. Bu bilindik CHP zihniyeti. Mustafa Kemal Paşa’nın vefatından sonra taş üstüne taş koymayan; taş üstüne taş koyanı da imam hatipli, başı örtülü, gerici, bidon kafalı diye küçümseyen; darbelerin, 28 Şubatların arkasına sığınan köhnemiş, kokuşmuş bir düşünce yapısı. Bu zihniyet Gezi’de kırar döker, pkklı ile el ele tutuşur ama hizmet etmez. Bu düşünce seçilmiş cumhurbaşkanına, onu seçen milli iradeye saygı duymaz, meclis başkanına anayasa kitapçığı fırlatır. Vakti zamanında bunların ağa babaları da başbakana aynı kitapçığı fırlatıp ülkeyi krize mahkûm etmiş, halkın cebindeki paranın yarısını uçurmuştu. Amaçları yine kriz çıkarmak ama kimse oltalarına gelmiyor. Vatandaş bunların oltasına gelmedikçe onlarda kuduruyor işi, bağımsızlık mektubuna kadar götürüyorlar.
Madem şaka da olsa bağımsızlık arzusundalar o halde Sakarya Savaşı’nda, Büyük Taarruz’da onlar için şehit olan, kanını döken Konyalının, Yozgatlının, Trabzonlunun, Karslının, Erzurumlunun, Hataylının, Urfalının, Vanlının diyetini ödeyip öyle bağımsız olsunlar. Onların şahadeti ile bağımsızlığa kavuşup da onların torunlarını küçümseyip, bağımsızlık mektubu yazmakla bağımsız olunmaz. Bu ülke kordon boyunda rakı içerek, Çeşme sahilinde denize girerek bağımsızlığına kavuşmadı!
İmam hatiplinin, başı örtülünün, bidon kafalının, gericinin, Şeriatçının yavrusu doğuda şehit olacak, sen çakır keyif bir halde murdar elinle bağımsızlık mektubu yazıp Konyalıyı, Urfalıyı, Rizeliyi, Kasımpaşalıyı, Yozgatlıyı, Kayseriliyi, Kastamonuluyu, Taşkentliyi küçümseyeceksin öyle mi? Yemezler canım, başka kapıya!
Saygılarımla…