Türkiye’nin seçime doğru yürüdüğü süreçte geri sayım da başladı…
Gayri resmi ama net bir tarih var önümüzde…
14 Mayıs’ta ülke Cumhurbaşkanı’nı seçmek üzere sandığa gidecek. Sadece Cumhurbaşkanlığı ile kanılmayacak, milleti Meclis’te temsil edecek olan milletvekillerini belirlemek için de oy kullanılacak.
Bu süreçte bazı isimleri daha sık duyar olduk… Kulislerde öne çıkan isimlere baktığımızda geçmişinde bakanlık yapmış, şimdilerde bakanlık görevine devam eden, vali, bürokrat ve benzeri birçok kişiye işaret edildiğini görüyoruz.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde çok büyük bir kaygısı bulunmayan AK Parti ve MHP, Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçileceğine kesin gözüyle bakıyor. Bu bakış açısının altı boş değil. Yapılan kamuoyu anketleri, il il yapılan memnuniyet anketleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde 50’nin üzerinde bir kitle tarafından yeniden Cumhurbaşkanı olarak görülmesini istediğine işaret ediyor. Anket şirketleri farklı farklı sonuçlar çıkarıyor olsa da genel manada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısındaki aday kim olursa olsun ipi yeniden göğüsleyeceği yönünde fikir birliği var.
Tabi karşısında kim aday olursa olsun demişken, değinmeden de geçemeyeceğim… Sahi 6’lı Masa’nın adayı kim olacak? Şurada seçime ne kadar zaman kaldı ki? Başta Kemal Kılıçdaroğlu ve partisi CHP olmak üzere muhalefetin en yakın destekçisi olan medya kuruluşları bile artık 6’lı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayını belirlememiş ya da belirleyememiş olmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmekten çekinmiyor. Bu rahatsızlıklarını gazetelerinin manşetlerinde iri puntolarla gösteriyor, televizyon programlarında dakikalarca anlatıp dillendirebiliyorlar…
Seçimin bir de milletvekilliği boyutu var.
Kamuoyu araştırmaları ve yapılan anketler bir taraftan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesine kesin gözüyle bakarken, diğer taraftan da milletvekilliği seçimine bir bakış açısı geliştiriyor.
Görünen o ki, AK Parti TBMM sandalye sayısında şimdiki dönem olduğu kadar güçlü olamayacak. Tabi şimdiki zaman ile bakıp gelecek zamanda nelerin değişebileceğini net bir ifadeyle ortaya koymak mümkün değil. Yanılma payı yüksek bir durum…
AK Parti kanadı da bu durumun farkında olacak ki seçime gidilen süreçte meclisteki sandalye sayısını korumak ve artırmak için yeni formüller üretiyor.
Cumhur İttifakı ortağı olan Milliyetçi Hareket Partisi ile birlikte yürüyen AK Parti bu süreçte Cumhurbaşkanı adayı konusundaki kaygısızlığının vermiş olduğu rahatlıkla her ile milletvekili sayısını korumak ve artırmak için şehirlerde ayrı ayrı ayrı çalışıyor.
Bu çalışma içerisinde AK Parti’nin Genel Merkezi’nde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, Konyalı hemşerimiz Murat Kurum ile Sağlık Bakanı ve yine Konyalı hemşerimiz olan Fahrettin Koca’nın isimleri Konya’dan milletvekili adaylığı için sıklıkla zikrediliyor.
Her ikisi de kendi alanlarında gayet başarılı olan Bakanlarımız, geniş kitleleri arkasından sürükleyebilecektir.
Özellikle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un hem Konya’da hem de Türkiye’de gönlüne girmediği, kalbine dokunmadığı kimse neredeyse yoktur. Yani AK Partili olmayan, AK Parti’ye destek vermeyecek olan bile Murat Kurum’un adını duyunca sempati duyuyor.
Murat Kurum’un da Konya’da ortaya koyulan hedef doğrultusunda sürükleyici bir isim olarak milletvekili adaylığı listesinde birinci sırada yer alacağı çokça kulağımıza fısıldanmaya başladı bugünlerde…
Peki Bakanlık mı, Milletvekilliği mi?
Yani böylesi kıymetli bir isim milletvekili olarak mı daha çok faydalı olur, bakan kalarak mı? Tabi ki Bakan kalarak…
Ama siyasetin kafası farklı çalışıyor. Siyasi kazanıma odaklanıldığı zaman işin rengi değişebiliyor.
Açık söyleyeyim, Murat Kurum Konya’dan aday olsun, AK Parti ve hatta MHP, Konya’daki seçim çalışmalarını en az yüzde 70 oranına bitirmiş olur.
Peki seçimden sonra ne olur?
Ne olacağı var mı, Murat Kurum Meclis’teki sandalye çoğunluğu sağlandıktan sonra istifa edip yeniden Bakan olur.