Bu başlığı okuyucularımdan gelen genel kanaat üzerine atıyorum. Zira yazılarıma karşılık verenlerin çoğunluğu bu konu üzerinde duruyor. Seçimi bu başlık üzerine odaklayanların tepkilerine üzülerek bakıyorum da kendilerini akademisyen olarak tanıtanların kullandığı üslup, çarpıtma fikirler ve uydurma düşüncelere şaşırıyorum, hatta nutkum duruyor.
Banların çoğunun akademisyen olduklarına inanmıyorum. Bunu da kullandığı dil, üslup ile ismini yazma cesaretini gösteremediklerinden anlıyorum. Eğer bunlar akademisyen ise ruhu, kalbi, niyeti bozuk halde, kendini değer olarak göremeyen, benim üzerimden mesleğini aşağılayan birileri bilim adamı, öğretmen, hoca sıfatı taşıyor; işte mesele bu.
BENDENİZ HİÇ BİR YAZIMDA BANA HAKARET HATTA KÜFREDEN OKUYUCULARIMA DAHİ BOZUK BİR DİL VE USLUPTA KARŞILIK VERMEDİM VE VERMEM DE. ÖZEL HAYATIM DA BUNU YAPMAM, YÜZÜME KÜFREDENLER de OLDU ANCAK BUNA AYNI ÜSLUPTA CEVAP VERMEDİM, BUNU DA KENDİME YAKIŞTIRAMAM. EĞER ÖYLE OLSA ONDAN NE FARKIM KALIR Kİ DERİM. Karşı fikirlerin mantığına, üslubunu ve diline karşı söylenecek tek söz “bu nasıl bir insan ve iman dili”.
Bunlar arasında kişiliğini ortaya koyanlara diyecek sözüm, üslubu ile karşı çıkanlara ısrarım, kendini aşağı düşürmeyenlere sitemim yok ve HATTA ONLARI TEBRİK EDİYORUM. Ancak bana karşı galiz laf ve bozuk dil kullananlar için düzgün meslektaşlarım tepki göstermeliydi ki kendileri adına yazanlara karşı mesleğini korusun. İSMİM, KİMLİĞİM, DEĞERLERİM VE ADRESİM BELLİYKEN, DÜŞÜNCEMİ BELLİ (bazılarının dediği gibi eğip bükmeden) ÜSLUPTA AÇIKLARKEN; kim olduğunu ve mesleğini bilmediğim insana eşit ortamda tartışamıyorum. Hâlbuki konu ile ilgili tartışmamızı nezaketle sürdürelim veya meşveret yapalım istemiştim. Hepsine olmaz ama bazılarının sorularına cevap vereceğim
Mustafa Şahin için hiçbir yazımda PARALEL olduğunu söylemedim ve söylemem de. Hatta ortalık kızıştıranlar için “MUSTAFA HOCA’YI, TAHİR HOCA VE BENDEN DAHA FAZLA SEVEMEZLER” de demiştim. Ayrıca hiçbir yazımda üniversitemizde PARALEL vardır demediğim halde geçen yazımdaki bir cümlemi bahane ederek saldırıya geçenler için cümlemi “Söylenenlere göre PARALELCİLER ile birlikte eski tüfek bazı statükocu aktörlerin bu tezgâhta etkin oldukları” şeklinde ele almıştım. Bu yumuşak geçişim birilerini rahatsız etmiş ki PARALEL kesim AÇIKÇA YAKAYI ELE VERDİ diyebilirim. Öyle ya “PARALEL olmayan bundan neden korkar da bir söylentiye dayandırdığım fikrime şiddetle karşı koyar”,
Şunu da belirteyim ki PARALEL konusu siyasetin de hassas konusudur ve kötü niyetli birileri elinde fırça PARALEL boyası da yapıyor. Ancak zamanla İNANDIRILDIĞI İÇİN CEMAAT mensubu olmuş, sonradan aldatıldığını anladığı için çark etmiş inanmış, inancını yaşayanlar PARALEL diye karalanmamalıdır. Bu tür propagandalar yine de PARALEL’in işine yarar. Sonra bizim işimiz kimin PARALEL OLDUĞU veya OLMADIĞINI takip etmek değil, ilim yapmak, ancak SİNSİ PARALELCİLERE karşı tedbirli olmaktır.
Ancak şu da net olarak görülüyor ki seçimi bahane ederek kimseyi töhmet altında bırakmadan iyi niyetle ele aldığım yazılarıma cevap verme bahanesiyle birilerinin içinde birikmiş ne kadar kin veya nefret varmış ki hepsini kusuverdiler. Yakayı ele verdiniz efendiler. Buradan anlaşılan üniversitemizi eskiden olduğu gibi kendi ideolojileri ve çıkarları için kullanmak isteyenlerle de mücadele etmek olmalıdır.
Bazıları Tahir Hoca’nın PARALELE ve eski reis masaları ile ilgili tavrını soruyor. Bunlar için söylenecek tek şey PARALEL için herkesin mücadele vermesi, reis masalarının ise tamamen kalktığı gerçeğidir.
Düşünceli Biri rumuzuyla yazan efendiye söylenecek tek şey kaba ve kırıcı sözlere cevap vermediğim gibi “kibir, padişah ve diktatör” sözlerinin son zamanların siyaseten modası olduğunu hatırlatırım.
Bir başkası “Başbakanın Selçuk Üniversitesine, dışarıdan birisini aday olarak görevlendirmiş olmasına kimse inanmamızı beklemesin” diyor. Bence de konuyu çok büyüttünüz. Böyle olsa ne olur kaldı ki “Konya Milletvekili ve Başbakan olarak rektörlük adayı hakkında görüş vermesi de yanlış olmaz” demiştim.
Ancak geçen ki yazımda Başbakanımızla görüşen 5 kişiden üçü bunu doğruladı, Hüseyin Kara ve Şahin suskun kaldı, bu soruyu onlara sorun diyorum, inanıp, inanmamak size bağlı. Bu arada görüşme sonrasında aralarında bir de uzlaşma PROTOKOLU olduğu söyleniyor, bunu da sorun.
Önemli olan seçim sürecinin sağlıklı ve saygılı yaşanmasıdır. Seçimi manipüle eden, insanlığı kendinden meçhul olanlara rağmen tamamlanan süreçte birisi ipi göğüsleyecektir. İPİ GÖĞÜSLEYEN TAHİR HOCA OLURSA incinmezsiniz değil mi? Mustafa Şahin olursa ben incinmem de onun için sordum.