Türkiye’nin TÜBİTAK destekli ilk bilim merkezi olan Bilim Merkezi’ne davet üzerine dün ilk kez girdik. Başbakan’ın dahi gezip gördüğü dahası beğendiği yeri biz daha görmemiştik. Bir gazeteci olarak büyük bir eksiklik idi. Önce bunu peşin peşin kabul ettiğimizi itiraf edelim.
Ama Bilim Merkezi’nin mevcut yeri baştan bu yana bana hiç şirin gelmemişti. Ardından temelin atılması ile ortaya çıkan su sızıntısı probleminden tutun da açıldıktan sonra bile yağan her yağmur sonrası çatısının akmasına kadar bilim merkezi dendi mi gözüme ucube bir şey geliyordu.
…
Nitekim dün tüm geçmişteki çirkinlikleri silerek gittiğim halde bilim merkezinin hemen duvar komşusu fabrikadan gelen ağır sanayi kokusu insanın burnunun kemiğini kırıyordu. Bu hiç de hoş olmayan ağır kokuyu Bilim Merkezi’nin sorumlularından hanımefendiye sorduğum zaman da aynı cevabı alıyordum. Dahası tamamen cam kaplı binanın sanayi yağı yüzünden dış cephesinde sürekli olarak bir yağ tabakasının oluştuğunu öğreniyorduk.
….
Tahir Başkan Bilim Merkezi’ne rötarlı gelişine kadar Bilim Merkezi hâla bana itici geliyordu. Bizimle dolaşan gazeteci arkadaşlarımız da bizimle aynı kanaate sahip olduklarını yüksek sesle ifade ediyorlardı.
…
Başkan gelip Bilim Merkezi ile ilgili olanları, olacakları, yapılanları, yapılamayanları samimi bir şekilde itiraf ettikçe bizim de gazımızı alıyordu.
Bilim Merkezi’ni gezip Başkan’la çayımızı yudumlarken artık şu kanaate varmıştık. Her şeyden önce bilim merkezi sadece çocuklarımıza dahası ilkokul çağındaki çocuklara hitap edecekti. Burada bilimsel bir çalışma olmayacaktı. Bilimsel laboratuvarlar yoktu. Dahası nerede ise merkezin yüzde 90’nı faal değildi.
İleride bazı bölümlerde uluslararası bilimsel toplantılara ev sahipliği yapılabilir. Çünkü Sayın Davutoğlu’da bu konuda çalışma yapıyormuş.
….
Zamanla burada sanayi müzesi, bilim bahçesi yapılacak.
…
Tahir Başkan Konya denildiği zaman nasıl Hz. Mevlana ve üniversiteler akla geliyorsa bilim merkezinin de insan hafızasında yer almasını hedeflemişti.
….
Bilim Merkezi konusunu noktalamadan Genel Sekreter yardımcısı Şenol Aydın’a, Fen İşleri Daire Başkan Hacı Selim Büyükkarakurt’a, Özel Kalem Müdürü Murat Közoğlu’na ve Basın Müdürü Galip Marlalı’ya teşekkür etmek isterim.
TAHİR BAŞKAN’IN ÇEKİM MERKEZİ
Bilim Merkezi’nden ayrıldıktan sonra bu yazıyı yazmak için bilgisayarın karşısına geçtiğimiz zaman ben de Alaaddin Tepesi’nden esinlenerek yapılan bu merkez değil, Tahir Başkan’ın inanılmaz çekim gücünü hissediyordum.
Seçimden bu yana yazdık inşallah bundan sonra yazmaya devam edeceğiz. Tahir Başkan’ı artık kimse ‘tanıyorum’ demesin. Tahir Başkan’ı artık tanımanız mümkün değil. Bir insan bu kadar mı hızlı değişim sürecine girer? Ve bunda başarılı olur.
Dün ile küçük bir dip not verelim.
Hatırlar mısınız seçim sonrası, ‘Son beş yılda bu şehirde en çok kim kitap okudu?’ diye sorsanız ben Tahir Başkan derim demiştim. İşte dün Tahir Başkan bunun en canlı örneklerinden birisini veriverdi. Başkan basına yaptığı açıklamanın sonunda gözü kokteyl masalarına ilişmişti. Hemen o kitap kültürünü devreye soktu ve “İçinizde Vehbi Koç’un mektuplarını okuyanınız var mı?” dedi. 20-25 kişiden tık yok. Başkan bu topluluğun kara cahilliğini anladı ve çaktırmadan konuşmaya devam etti: “Mutlaka okumuşunuzdur ama ben bir kez daha hatırlatayım. Vehbi Koç oğlu Rahmi Koç’a mektup yazar… Rahmi Bey kokteyl diye bir şey çıkartmışsınız. Millet o küçücük yuvarlak masaların etrafında bir şeyler yiyorlar. Ama doymuyorlar.”
….
Dedi ve bizleri kokteyl masalarına değil ileride hazırlanmış masalara davet etti. Burada da seyyar satıcılardan Bedesten’e kadar çok önemli açıklamalarda bulundu.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Hayal gücü bilgiden daha önemliymiş.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
BÜSAN kavşağında döner kavşakta geçiş üstünlüğü kuralına uyduğumuz zaman ADAM oluruz.