Haftanın ilk yazısında daldan dala konacağız (!). Çünkü o kadar çok yazılacak konu var ki. Hepsinden az az bilgi paylaşımı yapıp siz gönül dostları ile bir yerde dertleşeceğiz. Biz de bu vesile ile karnımızın şişini indireceğiz.
Önce Sayın Valimiz Yakup Canbolat Bey’e geçmiş olsun diyoruz. Sayın Valimiz bu şehirde sosyal medyayı çok iyi ve örnek bir şekilde kullanan bürokrat, Devlet adamı. Sayın Valimizi yakından takip ederim. Paylaşımlarında Konya ile ilgili üst düzey görüşmeleri gelişmeleri de takip ederim, çok güzel ve muhteşem ders niteliğindeki paylaşımlarını da. Hatta laf aramızda çaktırmadan oradan öğrendiklerimi de sizlerle paylaşırım.(!)
Sayın Valimiz cumartesi günü şöyle bir paylaşım yaptı.
Alçaklar benim de hesaplarımı iki üç defa kırdılar. Ama devletin bu şehirde en üst düzeydeki insanının hesabını bile kırma girişimi tek kelime ile şerefsizliktir. Allah’tan Sayın Vali son derece güvenlikli hesabını kurtarmış. Biz yine de kendisine geçmiş olsun diyoruz.
10 KÖPEĞİN SALDIRISINA
UĞRAYAN GENÇ HASTANELİK OLMUŞ…
“BUNLAR SIRADAN OLMAMALI”
Biz bu tür haberleri yazmaktan sizler ve yetkililerde okumaktan bıktı. Biliyorum. Ama böylesine korkunç ve insan sağlığını canını her an yok edebilecek bir tehlikeyi alışkanlık haline getirmek, rutinleştirmek ve nemelazımcılık mı yapmamız gerekir? Allah için günah.
Cuma günü şehir gönüllüsü dağlı bir hemşerim olan abim namaz sonrası aşağıdakilere benzer yani ayakları, elleri ve kolları köpek dişleri ile parçalanmış bir gencin onlarca fotoğrafını bize gönderiyordu.
İzzet abim bunları gönderdikten sonrada özetle şöyle diyordu;
“Merhabalar Konya ili SELÇUKLU ilçesi Musalla Mezarlığında cuma çıkışı mezarlık ziyaretinde bulunan bir kardeşimiz yaklaşık 10 tane köpek saldırısına uğruyor. Defalarca buna benzer olaylar olmuştur. Ama bunun mutlaka yazılarak ilgililer ile irtibata geçilmesi için size rica ediyorum. Mağdur arkadaşın telefonu …………………. Bahattin isimli bir vatandaş. Ne olur birileri bu işe bir durun desin artık.”
Dün öğle saatlerinde İzzet abinin verdiği telefon numarasını aradım. 10 azgın ve saldırgan köpeğin saldırısından canını kurtardığı için haline şükreden Bahattin Bey’le görüştüm. Genç adamla görüşürken genç kardeşimiz durduk yerde gazetenin adını ve benim adımı soyadımı tekrarlayıp duruyordu. Önce not alıyor sandım. Çünkü bir garip durum vardı. Derken “Abi bir dakika babamı vereceğim” dedi. Bu kez telefonu alan kişi biraz sert çıktı “Ben Sami ……… Ahmet Efendi Çarşısında esnafım. Sen Karatay Lisesinde okumadın mı kardeşim? Sen beni nasıl tanımazsın? Senle az mı top oynadık? Ben seni takip ediyorum.”….
Ve o anda Sami abimizin yüzü gözümün önüne geldi. Sami abimiz de oğlunun evinde idi. Ve acıyı paylaşıyorlardı.
…………………
Bu başıboş köpeklerin olayı gerçekten çok vahim durumda.
Bakın yürekten gönüllü ve deli gibi bir hayvan dostu, dahası üç köpek besleyen bir insan olarak bu durumun acil çözülmesi gerektiğini defalarca yazdım.
Her seferinde de belediye görevlileri, “Biz bunları aşılıyoruz. Topluyoruz. Yasalar böyle. Başka yapacak bir şeyimizde yok” diyorlar.
Aslında kendilerini ve milleti kandırıyorlar.
Canım büyüklerim. Allah aşkına siz durumu önce Ankara’ya ciddi olarak iletin. Bugün bir saatte bir kanun çıkıyor. Bunu da kanunlaştırın ve sorunu çözün.
Yoksa bu konuya da otomobillerin cam filmlerinden Türkiye’de fazla sayıda (Abartılmış) ki yabancı futbolcu, basketbolcu durumlarına, üniversite sınavlarından vergilere kadar bizzat el atan Sayın Cumhurbaşkanımız mı ilgilenecek?
Yahu bu işlere de Sayın Cumhurbaşkanımız el atacaksa sizler niye varsınız?
Bakın hiç kızmaca yok. Çok yakından biliyorum ve takip ediyorum, tüm iyi niyetli çalışmalara rağmen hayvan barınakları gerçekten içler acısı.
Sokaklar, caddeler, bulvarlar, meydanlar, AVM’lerin çevresinden piknik alanlarına her yanımız başıboş köpek sürüleri tarafından işgal edilmiş durumda.
Evet biliyorum bu hayvanlar ekmek kemik istemiyorlar. Sadece ve sadece sevgi istiyorlar.
Bu toplumsal bir anlayış ile çözülebilir. Ama bunu sokaktaki, kabristandaki vatandaş çözmeyecek ki.
Vallahi billahi bu büyük sorumluluktan kaçıyorsunuz ve topu Ankara’ya atmakla kurtulduğunuzu sanıyorsunuz. Vatandaş nezdinde ise yanılıyorsunuz.
BİZE DÜNYANIN HER YERİNDEKİ
KONYALILARDAN HABER YAĞAR
Bu satırları yazarken yani dün öğle saatlerinde bu kez Eskişehir’i gezen bir Konyalıdan şu fotoğraf ve haber geliyordu
Eskişehir’de o bölgede yangın çıkıyor. İtfaiye müdahale ediyor. Konyalı okurumuz foto atıyor.
Yetmiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey cumartesi Eskişehir’de idi. Samimi dostumuz pazar günkü Eskişehir Gazetesini bize gönderiyor.
Allah sizlerden bir değil bin kere razı olsun. Bize inanan bu güzel insanlar olmasa idi biz gazetecilik yapabilir miydik? Asla… Asla… Asla…
MEDAŞ YÖNETİMİNİ BU REKLAM
FİLMİNDEN DOLAYI KUTLUYORUM
Bilmiyorum ekranlarda hiç dikkatinizi çekti mi? MEDAŞ yönetimi televizyonlara harika bir reklam filmi vermiş. Yani reklamlarda eğer gözünüzden kaçtı ise mutlaka sosyal medyadan bulun ve izleyin. Hani elektrikler kesildi mi hemen asıp kestiğimiz bu kurumun yöneticileri aslında bize izleyerek empati yapmamız için gerçekten dört dörtlük bir film yaptırmışlar. Bu filme reklam gözü ile değil de MEDAŞ işçisi gözü ile bakarsak bu işin sırrını daha iyi anlayabiliyoruz.
Biliyorum elektrik kesintilerine bende dahil hiç birimizin sabrı ve tahammülü yok. Mesela geçen gün bizim sokakta sadece bizim sokakta yani yandaki komşumuzun elektrikleri yanarken bizde nerede ise 6 saat elektrikler kesikti. Gecenin 02’sinde bile üçüncü kez durumu bildiriyordum. Ama bu filmde izlediklerim aklıma geliyor kimseye de bir şey diyemiyordum. Çünkü o gece sabaha kadar korkunç bir fırtına vardı.
Şehrimizde MEDAŞ çok uzun bir yol aldı. Kulakları çınlasın ilk Genel Müdürü Önder Kazazoğlu Bey çok köklü ve kalıcı işlere imza attı. O günlerde belki çok yıprandı ama MEDAŞ bugün MEDAŞ ise hep gözümün önüne Önder Bey’in yediği yumruklar ve kurşunlar(!) gelir. Daha sonra Muhittin Murat Bey ve bugün için Erol Uçmazbaş çok çile çektiler hâlâ da çekiyorlar. Tabii bu arada özelleşmeden bu yana Konyalının dert babası Genel Müdür Yardımcısı Eyüp Erduran abimiz ve üst düzey çalışanlarında sabrına ancak şapka çıkartılır. Sabrın sonu selamet diyelim. Ama doğa ve şartları asla ama asla teknoloji dinlemiyor.
BAŞKANLARIN BU HALİNİ GÖRÜNCE CANIM SIKILDI
Bu fotoğraf karesini bek çekmedim. Bir belediye başkanımızın sosyal medyadaki paylaşımından aldım. O yüzden fazla net olmayabilir.
Bu kare AK Parti İl Başkanlığının 69. İl Danışma Meclisi toplantısından. İl Başkanı Hasan Angı konuşuyor. Karatay Belediye Başkanımız Mehmet Hançerli’nin yüz ifadesini hiç böyle görmemiştim. Meram Belediye Başkanımız Sayın Fatma Toru Hanımefendi dinliyor. Ama bir elinde tuttuğu yarım dolu su bardağının içine öyle bir dalmış ki Fatma Hanım çooook derinlere gitmiş. Selçuklu Belediye Başkanı Sayın Uğur İbrahim Altay dinliyor… Dinliyor ama inanın Başkan Kur’an-ı Kerimi dinlercesine çooooook uzaklara gitmiş.
Evet ben bu başkanlarımızı çok seviyorum. Çok sayıyorum. İyi niyetlerinden hedeflerinden ideallerinden hiçbir tereddüdüm yok. Ellerindeki imkanların çok daha ötesinde hizmetler verebilmenin uğraşı içerisindeler. Bunu da başarıyorlar. Biz her gün ne kadar bir eksik bulsak da Türkiye’de örnekler. Amma bu fotoğraf karesi ile başkanları hiç mi hiç iyi görmediğimi de söylemeden yapamadım işte. Ne diyeyim huyum kötü Allah canını alsın.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Kendi başına bir şeyler başaramazsan başkalarıyla birlikte de işe yaramazsın. Neyi başaracaksın? En iyi yapabileceğin ne ise onu yap. Bir şeyi senden daha iyi yapan olmamalı. Onu başar.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Terazi ile ölçüp sattığımız ürünün karşılığını alırken vicdanı rahat olan esnaf sayısı artıkça daha iyi ADAM oluruz.