Bir futbol müsabakasını güzel yapan bir kaç faktör vardır. Tabii ki bu faktörlerin başında takımlar gelir. Bunun yanında stad, seyirci ve hava da bu oyunu güzelleştirmeye yardımcı etkenlerdir. Son olarak hakemin payı da oyunun akıcı olmasında ya da izlenebilirliğinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Pazar günü oynanan karşılaşmada bu faktörlerden hiçbirinin orta ve üzeri derecede olmaması izlediğimiz karşılaşmayı da deyim yerindeyse vasat bir mücadeleye çevirdi. Rakip takım K.Erciyesspor’un teknik direktörü Bülent Korkmaz sanıyorum bu hafta 90 dakikalık maçın 75 dakika oynanmasını istemişti. Tribünleri tahrik ederek oyunun sürekli durmasına neden olan Bülent Korkmaz’ın oyuncuları da yepyeni stadın yepyeni çimlerini görünce yattıkları yerden kalkamadılar!!! Kaleci Gökhan Değirmenci’ye istediği parayı vermememiz biraz zoruna gitmiş sanıyorum. Sadece Gökhan’ın maçtan çaldığı dakika rakamla 5, yazıyla beş!!! Bunların yanına oyuncularımızın ilk 15 dakika harici oyunu rakip sahaya yıkamamaları da mücadelenin yavan geçmesinde oldukça etkiliydi. Eee oyuncular, teknik direktörler, yedek kulübeleri gibi etkenlerin hepsi de formsuz olunca ortaya saçma bir karşılaşma çıktı. Bu tip karşılaşmalarda puan kayıpları bundan sonraki maçlarda da yaşanacaktır ancak oyun anlamında ortaya birşeyler koymak da gerektiğini düşünüyorum.
Gelelim karşılaşmanın esas oğlanına; Sülo’ya... Karşılaşmaya hakemlik yapması amacıyla MHK tarafından atanan Süleyman Abay, tam manasıyla karşılaşmanın günah keçisi oldu. Ne Konyaspor’a ne de K.Erciyesspor’a yaranabildi. Hani bazı olaylar vardır; karı ile koca kavga eder de sen ayırmaya ya da aralarını yapmaya çalışırsın ama sonunda onlar barışır sen kötü olursun, bu da yetmezmiş gibi fırça üstüne fırça yersin. Dün Sülo’nun durumu da aynen böyleydi işte. Sürekli birilerine yaranmaya çalıştı ama maç sonunda iki tarafta tabir-i caizse kendisiyle akraba olmuştu. İlk yarının ortalarında çok dandik pozisyonlarda faul kararlarını hatalı yorumlayan Sülo, hem bizi hem rakibi çileden çıkarmaya başladı. Nitekim 42. dakikada vermiş olduğu ve ben dahil bir çok dostumun eyyamcı bir tavırla seyirciden korktuğu için çaldığını düşündüğümüz ama yanıldığımız NET penaltı kararı sonrasında K.Erciyesspor’a hükyeten teslim oldu. Soyunma odasında neler oldu bilmiyoruz tabi ama ikinci yarı sanki penaltıyı ödeştirmek istercesine tüm takdir haklarını rakip takımdan yana kullandı. Öyle ki sadece ikinci yarıda en az 7 dakika duran karşılaşmaya sadece 3 dakika ekleyerek son saçmalıklarını da yapmış oldu. Vermiş/vermemiş olduğu avantajlar, kullanılan serbest atışların yerleri, baraj mesafeleri vs vs birçok konuda yanındaki adam ne derse onu yaptı, ipleri, çoluğu, çocuğu, ruhu, bedeni kısacası ne varsa teslim etti bağırana, çağırana. Tabi ki bu durumdan hayat felsefesi bağırmak, çağırmak ve kavga etmek olan Bülent Korkmaz daha çok faydalandı. Nasıl oldu da tribüne gönderemedi gerçekten hayret ettim. Bunun yanında çakma Barthez Gökhan’ın son anlarda her bir kale vuruşunu 30-45 sn arasında kullanmasına nasıl tahammül etti ya da bu oyuncuyu nasıl uyarmadı ilginç geldi bana açıkcası. Neticede MHK’nın en kötü hakemlerinden biri olan Süleyman Abay’ın aslında skora çok da fazla etki etmediği ancak karşılaşmanın da tüm izlenebilirliğini bitirdiği bir mücadele gördük. Eee bu kadar kötülüğün içinde alınan 1 puan iyidir diye düşünüyorum.
Konyaspor takımı olarak oyunun belli bölümlerinde saman alevi gibi parlayan bir oyun sergilesek de henüz istenen futbolu sahaya yansıtabilmiş değiliz. Özellikle savunma beklerimizin oyuna katkısı neredeyse “sıfır”. Bunun yanında bu oyuncuların savunmaları da yeterli olmayınca hücumda etkili olabildiğimiz dakika sayısı 20-25 arasında kalıyor. Hatta sırf bu korku yüzünden Torje ve Ömer Ali’de savunmaya gereğinden fazla yardıma gelmek zorunda kalıyorlar. Mesut Bakkal hocanın artık bu hatta ufak bir revizyona gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Sakatlık durumlarında yaşanan olumlu gelişmeler ile birlikte sanıyorum Fuchs ve Özgür’ün şans bulma vakti geldi de geçiyor bile...