Bugün bayram/Erken kalkın çocuklar/Giyelim en güzel giysileri/Elimizde taze kır çiçekleri/Üzmeyelim bugün annemizi” nakaratının yer aldığı Barış Manço’ya ait şarkıyı her duyduğumda duygulanır, çocukluğumun bayramlarına dair bazı hatıralara dalar giderdim.
Bu bayramda ise geçmişe dalıp gidemiyor, günümüzde ümmetin yaşadığı perişan hale üzülüyor hüzünleniyorum!
Çünkü, ümmetin evlatlarının Ramazan Bayramı’na “Ramazansız” girdiğini görmenin acısını yaşıyorum!
Allah(c.c.)’ın kullarına emir buyurduğu ibadetlerin başında yer alan oruç ibadetini yerine getirenlerin her geçen yıl belirgin düzeyde azaldığını görüyoruz.
En vahim olanı; oruç ibadetine saygıdan uzak aleni yiyip içenlerin oranının da belirgin düzeyde arttığıdır.
-Mazereti nedeniyle oruç tutamayan insanların yiyip içerken kimsenin görmemesine hassasiyet gösterdikleri bir toplumda aleni yiyip içenlerin bu derece artması sizce düşündürücü değil mi?
Gayri Müslimlerin bile saygı gösterdiği oruca nasıl oluyor da bugün sorulunca Müslümanım diyenler saygı göstermiyor, anlamak mümkün değil!
Ülkemizin en dindar şehri olarak bilinen yaşadığım şehir Konya’da bile aleni yiyip içenlerin normal sınırları aşmasının dayanılmaz ağırlığını yaşıyorum!
İşe bu sebeplerle bayram sevincini buruk yaşıyor, hüzünleniyor ve dertleniyorum!
İnsanların namaz kılıp kılmaması, oruç tutup tutmaması ve aleni yiyip içmesi seni ne ilgilendirir; git kendi namazını kıl, orucunu tut, milletin derdini kendine dert etme diyebilirsiniz.
Bir Müslümanın, Müslümanların hatta tüm insanların derdini dert etmesi Müslümanlığının gereği olup yanlış olan dert etmemesidir.
Kim tüm insanlığın kurtuluşunu, dünya ve ahiret huzurunu istemez; hele hele ümmetin evlatları İslam’dan uzaklaşıp felakete sürükleniyorsa…
Bunu anlayabilmek için gerçek iman sahibi olmak gerekir ve imanı zayıf olanlar bu durumu kendilerine dert edinemezler!
Ramazan-ı Şerif içerisinde bir hocamız Teravih Namazından önceki sohbetinde aşağıdaki Hadis-i Şerif üzerinde durdu.
Hadis-i Şerif beni çok etkilediği için sizlerle paylaşmak istedim.
Peygamber Efendimiz(s.a.v.) bir keresinde minbere çıkarken her adımda "âmin" dedi:
Hutbesi bittikten sonra: "Yâ Rasûlallah! Minbere çıktığınız zaman 'âmin' dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?" diyerek sebebini sordular.
Efendimiz(s.a.v.) buyurdular ki: "Cebrail (a.s.) üç dua etti, ben de onlara amin dedim.
-Birincisi: “Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun/burnu yerde sürtünsün!” dedi,
-İkincisi: "Sen peygamber olarak bir insanın yanında anıldığın zaman, sana salat-ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun!.. Onun burnu yere sürünsün!” dedi.
-Üçüncüsü: “Ramazana eriştiği halde bir insan, buna Ramazanın feyzinden, bereketinden istifade edememiş, Ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah'ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah'ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula!.. Burnu yerde sürtsün!' dedi.(Buhari, Tirmizi, Tabareni)
Gel de üzülme dertlenme!
Bayram tatillerini “Tatil Bayramına” çevirdik, bayramlarda anne babalarımızın yanına değil, tatil beldelerine koşuyor anne, babalarımızı kapılarda bekletiyoruz.
Unutmayın, bir gün gelir sizde çocuklarınızı, torunlarınızı dört gözle bekleyebilirsiniz; beklersiniz de kapınızı çalan olmayabilir!
“Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat (rahmet ve sena) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selâm verin.”(Ahzab, 33/56) hükmünün hilafına Peygamber Efendimiz(s.a.v.)’e salavat getirilmesine yağcılık diyen öyle hoca tiplemeli adamlar çıktı ki, ben nasıl dertlenmeyeyim?
Mübarek Ramazan-ı Şerif Ayı’na eriştiği halde gecesini ibadetle, gündüzünü oruçla geçiremeyen ve bir de aleni yiyip içen Müslüman evlatlarını görünce nasıl bayramı sevinçle geçireyim nasıl dertlenmeyeyim?
Hüzünlü, buruk ve dertli olsak da bugün Mübarek Ramazan Bayramı.
Mübarek Ramazan-ı Şerif Bayramınızı tebrik eder tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını niyaz ederim.