Biz Müslümanlar için çok çok önemli Ramazan ve Kurban Bayramının önemi üzerinde durmayacağım; çünkü, her Müslüman bunun önemini bilir; en azından bilmek zorundadır.
Bayramlar ebedi kurtuluşumuz için bizlere Allah(cc)’ın lütfu olup bu lütfa mazhar olmak için bayramın ruhuna uygun Müslümanca yaşamanın şuuru içerisinde olmalıyız.
Maalesef her geçen gün bu şuurdan uzaklaşmakta bayramların hayatımızdaki önemi azalmaktadır. Kimimize bayram demek tatil demek olmuştur.
Toplumsal bütünlüğümüz, milli ve manevi değerlerimizin yaşaması için bayramlara dünden daha fazla bugün ihtiyacımız olmasına rağmen milli ve manevi değerlerimize saldırılar hiç durmadan devam etmektedir.
Ülkemiz ve çevremizde yaşanan olaylar içimizi acıtmakta; çok değil azıcık insani duygulara sahip her insanı dertlendirmektedir.
İçinizi acıtmak istemem; ancak, dert öyle büyük ki; türküde dile getirildiği gibi;
“Derdim çoktur hangisine yanayım/Gine tazelendi yürek yarası”
Her gün ocaklara düşen ateşler; babasız, eşsiz, evlatsız kalanlar, acı üstüne acı!
Bu kadar acı yetmiyormuş gibi; bir de içimizdeki hainler, insanımızın imanına kasteden hoca tiplemeli adamlar! İnanın içime dokunuyor!
Bu emperyalist güdümlü işbirlikçilere karşı birlikte mücadele vermesi gereken ehli sünnet vel cemaat kişi ve kurumlar ölü toprağı örtülmüş gibi sessiz sedasız hayatlarına devam etmekteler. Bu da ayrıca içimi acıtıyor!
Bu vurdumduymazlığa bir anlam veremiyorum. Aklım erdiği günden bu bugüne kadar bugünkü kadar imana yönelik saldırılara rastlamadım. Aklı eren ermeyen herkes Müslümanlara ve İslami cemaatlere saldırmaktalar.
Bu saldırılar öyle bir saldırı ki, insanımızın imanına, itikadına, ahlakına kısaca her türlü değerlerimize kastedilmektedir.
Dedim ya hain o kadar çok ki; sadece yazar, akademisyen, siyasetçi müsveddeleri değil; hoca kılıklı işbirlikçiler, ehli sünnet düşmanları ortalıkta cirit atmaktadırlar.
Televizyon kanallarının çoğu, ülkemizde din âlimi yokmuş gibi bunlara kapılarını sonuna kadar açarak insanımızın iman ve itikadını bozucu fikirlerini yaymalarına bilinçli veya bilinçsiz çanak tutmaktadırlar.
Adamlar öyle sapıttılar ki; âlimlere, Eshab-ı Kirama dil uzattıkları yetmediği gibi; Efendimiz(sav)'in sünnetine, dolayısıyla Efendimizi (sav) etkisizleştirmeye; yetmedi mucizeyi inkara, namazı hafife almaya kadar; daha neler neler…
Bunlara kapılarını açan televizyon yöneticileri, yapımcılar sunucular…televizyon yöneticilerine etkisi olup da üzerine düşeni yapmayanlar; huzuru mahşerde Allah'a (cc) nasıl hesap verecekler, düşünemiyorum!
Siz, dünyanın gizemine kendini kaptırmışlar, her gün şehit haberleri gelirken, ocaklara ateş düşerken eğlence programlarından, pespaye yarışmalardan kendilerini alamayanlar; kendimizi sorgulayacağımız yerde her türlü olayı başkalarının suçuymuş gibi kendini sorumluluk dışına atanlar…
Yüzünüz kızarmıyorsa, kim ne yapabilir ki…
Kısaca herkes, her kesim üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyip vurdumduymaz hastalığı içinde olanlar size diyecek kelime bulamıyorum!
“Derdim çoktur hangisine yanayım/Gine tazelendi yürek yarası”
Gelin, daha büyük acılar yaşamamak için bayramların ruhuna uygun olarak birlik beraberlik içinde insanımız ve çocuklarımızın imanına kasteden iman hırsızlarıyla mücadele edelim; onların zehirli fikirlerini yaymalarına fırsat tanıyan kurum ve kuruluşlara karşı gerekli tepkimizİ ortaya koyalım.
Bu işin şakası yok! İman bu İman!!!
Çok Mübarek Kurban Bayramımızda böyle karamsar bir yazıyı yazmak istemezdim; ancak, gerçekler içimi acıtıyor!
Mübarek Kurban Bayramımız yaşanan gerçekleri görmemize vesile olur, düşüncesiyle böyle bir yazıyı yazıyorum.
Çünkü, bir insan için en büyük bayram olan bayrama hazırlanmak için birbirimizi Allah(cc) rızası için ikaz etmek mecburiyetindeyiz.
Bir Müslüman için en büyük bayram İMANLI OLARAK ÖLMEKTİR!
İmanlı ölmek için de İslam üzere inanmak ve yaşamak gerekmektedir. Müslüman olmadan, Müslüman gibi yaşamadan Müslüman ölmek çok çok zor!
Allah(cc) dostları “Müslümanın günahsız geçirdiği her gün bayramdır” buyuruyorlar.