Gazetecilik hayatım boyunca hiç böylesine uzun bir tatil yapmamıştım. Bayram tatili süresince bol bol küçük küçük notlar aldım. Dün gazetede mesaiye başlayınca bunları yazacaktım. Ancak millette ve şehirde öylesine hızlı gelişmeler oluyordu ki dün bilgisayarın karşısına geçince bunları yazmanın hiçbir anlamının olmadığını düşündüm ve hepsini çöpe attım.
Önce “Konya bayram mı yaptı, tatil mi yaptı?” diye kendi kendime hep sordum durdum.
Doğru cevap şehir boşalmıştı. Cadde ve sokaklarda o bildiğimiz Konya yoktu. Bizim güzel insanlarımız bence sıla-i rahim yapmak için (!) Konya dışına analarını babalarını kardeşlerini yakınlarını görmek için gitmişlerdi.(!)
Haaa bu arada başta Akdeniz sahilleri olmak üzere güzel insanlarımızın sahil boylarında olduklarını da sosyal medya vasıtası ile öğreniyorduk. Demek ki bizim Konyalının büyük bir kesiminin bağlantısı sahillerde imiş (!)
Konya’da kalan sen ben bizim oğlan ise bol bol ziyaretler yapıyordu. Bu ziyaretler içerisinde en çok dikkatimi çeken olay ise belediye otobüslerinin normal günlerde mesai saatlerinde dahi görülmedik şekilde hınca hınç dolu olmasıydı. Merakımı ilk durakta giderdim. Meğer toplu ulaşım ücretsiz idi yaaa. Bizim için bedava sirke de bal tatlı olurdu ya. Millet kürüm kürüm otobüslerdeydi.
Trafik en rahat ve sakin günlerini bu uzun bayram tatilinde yaşadı.
Yine de umulmadık yerlerde, olmaz denilen yerlerde kötü kazalar vardı. Polis dahası trafik polisleri diyeceğim şehir merkezinde bugüne kadar hiç rastlamadığım noktalarda kontroller yaptılar. Bunlar son derece yerinde idi ve bunlar olması gerekenlerdi. Yine de bu güzel millet, kötü örnekleri ile bayramda da yanlış trafik anlayışını eksiksiz sürdürdü (!)
Mesela Uğur Başkan bayram öncesi şehir içi trafiği rahatlatmak için belediyeye ait otoparkları ücretsiz yapmıştı. Şimdi yukarıda kötü örnek dedik yaaa. Aklıma geldi de sizinle paylaşayım istedim.
Bayram için Ankara’dan Konya’ya gelen çok başarılı Konyalı bir bürokrat iki gün arka arkaya aynı otoparktan üç aşağı beş yukarı aynı saatlerde şu fotoğrafları bizimle paylaşıyordu;
Altına da şu düşündürücü notu yazıyordu
“Form katlı otoparkı, az önce D katı engellilere ayrılan 3 araçlık yerde kafadan engelli olduğunu zannettiğim kişilere ait 3 araç…”
Bir gün sonra şu fotoğraf karesi bize geldi
Ve bu kez de şöyle bir not vardı
“Dünkü otopark ve aynı yer. Ve tesadüf ki bugün de dünkü saat”
Trafikteki kötü alışkanlıklarımız derken bunları kastetmeye çalışmıştım.
…………….
Trafik polisleri çok iyi idi derken bayram tatili boyunca bazı polis müdürlerimizin hep kulaklarını çınlattım durdum.
Allah rızası için 24 saat gece gündüz sabah akşam şu mahalle, şu cadde demeden şehrin neredeyse her noktasında torpil atma, havai fişek ve pompalı ile saydırma işinin inanın cılkını çıkardık. Bu iş bu kadar kolay ve basit olmamalıydı. İki üç tane kendini bilmez serseri yanlarından geçenlerin haberi olmadan bunları patlatacaklar yaşlısı genci kadını kızı korkacak bu serseriler de kendilerince eğlenecekler haaa. Yuh ki yuhluk bir durum ve bu durum gelecek adına insanımızın mutluluk anlayışında düşündürücü bir hal alıyordu. Bunların satışı ve kullanılması peynir, ekmek, çekirdek gibi ise gelecek gerçekten sıkıntılı olacak demektir.
……………..
Bayramın en acı haberlerinden birisi Mar-San Sanayii’ndeki yangın idi. İtfaiye Daire Başkanı Cevdet İşbitirici abimizin sosyal medya paylaşımlarından da anlaşıldığı gibi şehir bir felaketin eşiğinden fedakar itfaiyecilerimizin can siperane çalışmaları ile dönüyordu. Yani bu felaket birileri “kısa sürede kontrol altına alındı” diye ahkam kesse de yangın tam 7 saat süren çalışmada kontrol altına alınmıştı. Konya ve bölgedeki itfaiye teşkilatımızın değil UMKE, AFAD, Emniyet Teşkilatı, Sağlık Personeli, Hava Üssü, Orman Genel Müdürlüğü Helikopter Yangın Söndürme Teşkilatı, DHMİ gibi pek çok teşkilatların da başarılı bir şekilde organize edilmesi ile yangın can kaybına neden olmadan söndürülebilmişti.
Bu felaket siyasilerce farklı değerlendirildi, bürokratlarca farklı, sanayici ve esnafça farklı… Bilmeyen yangını görmeyen dumanına evinin balkonundan bakıp yazıp çizenlerimizde vardı.
Ama şu aşağıda yazacaklarımızı hiçbir kimse hiçbir yerde yazmadı ve konuşmadı.
Buyurun o korkunç alevlerin arasına dalıp, gözünü kırpmadan adeta ölüme giden kahraman ve garip itfaiyeci arkadaşlarımız bakın dün ne diyorlardı;
“Selamünaleyküm Uğur abicim,
Hayırlı akşamlar bayramınız mübarek olsun. Konya’mız büyük bir tehlike atlattı öncelikle hepimize geçmiş olsun. Abi o alevleri söndürmeye çalışan tüm ekiplerin ellerine yüreklerine sağlık ama orada zehirlenen itfaiyeci arkadaşlar taşeron elemanıydı biliyor musunuz?
Ve bunların hiçbir sosyal hakkı yoktu. Belediyenin şirketine geçirilmiş sahte kadrolu taşeronlar bu bayramda aynı sendikadaki kadroluya 950 Türk lirası kurban yardımı, taşerona 53.68 Türk Lirası aldılar.
Ve bir de bu ay maaşlarımızdan 2. ay oldu 400 TL kesintiye uğradık.
Ama istirahat gününde bile vatandaşın malı zarar görmesin diye yangına geldiler ne kendi belediye başkanımızdan ne de başka bir yetkili tarafından itfaiyeye teşekkür dahi edilmedi.
Ama yarın bayramlaşma günü itfaiyecileri zorla toplarlar kalabalık gözükelim diye.
Uğur abi biz dertlerimizi döküyoruz Allah da sizden razı olsun gücünüz nispetince dertlerimizi gündemde tutmaya çalışıyorsunuz.”
……………
Bayram bitti ama bizde şimdi de “Geçmiş bayramınız mübarek olsun” günleri başladı.
Bu vesile ile bir kez daha biz de sizlerin geçmiş mübarek Kurban Bayramınızı tebrik ederiz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Paylaştığın senindir, biriktirdiğin değil.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Motorlara, elektrikli bisikletlere aile boyu binip hem ailemizin hem de başkalarının hayatını tehlikeye sokmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.