Değerli okurlarım;
Rabbimize binlerce hamd-ü senalar olsun bu yıl bize kutsal topraklara gelmeyi ve hac vazifemizi yapmayı nasip etti. Bayram öncesi sizlere yazmış olduğum köşemde kutsal topraklarda 32.gün diye bir yazı sunmuştum. Şimdi artık nafile ibadetler bitip tam hacı olabilme görevi başlıyordu. Her hacı adayı gibi biz Güvenç Turizm hacı adaylarını da tatlı bir telaş ve büyük bir heyecan sarıyordu. 10 Eylül Cumartesi günü akşamı saat 19.00 civarlarında şirketimizin temin ettiği zengin kumanyalar ile birlikte otobüslerle otelimizden ayrılıp Arafat’a doğru yol aldık. Kalabalık trafik dolayısı ile epeyce bir zaman sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın sunduğu çadırlara baylar bayanlar ayrı ayrı olarak yerleştik. Kumanyalarımızdan yiyerek karnımızı doyurduk. O geceyi zikir, tespih ve telbiyelerle geçirdik. Artık arefe gelmiş Arafat vakfesine hazırlanıyorduk. Gerek Diyanet kafile başkanımız Yakup BAYZİT Hoca, gerekse şirketimiz genel kafile başkanımız Hüseyin SAKARYA ve diğer grup hocalarımız bugünün ve Haccın önemi hakkında bilgiler veriyor uzunca Kuran tilavetleri ile adaylara duygulu saatler yaşatıyorlardı. Öğle namazı ile ikindi namazını cem-i takdim ederek kıldık. Artık Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet GÖRMEZ Hoca’nın 13.30’daki vakfe duasını huşu içerisinde hoparlörlerden dinledik. Şirketimizin vakfe programı 16.30’da başladı. Uzun uzun dualarla bu vakfeyi süsleyip zikir ve dualar yaptık. Artık dönüş yaklaşıyordu. Gün batımı ile şirketimiz aciz olanları araçla diğer yolcuları otobüslerle Müzdelife’ye getirdiler. Akşam ile yatsı namazlarını Cem-i Te’hir yaparak kıldık. Verilen zaman içerisinde yine kumanyalarımızdaki nevaleleri yiyerek artık yaya olarak Müzdelife-Mina arası 6 km’lik yolu huşu içerisinde salavat ve telbiyelerle yürümeye başladık. Büyük bir gayret ve istekle Camarat denilen Mina’daki şeytan mahalline geldik. Hocalarımızın telkini ve şirketimizin deneyimli ve tecrübeli elemanları ile zahmetsizce Cemre-i Akabe olarak tabir edilen büyük şeytana 7 taşı BİSMİLLAHU ALLAHU EKBER diyerek attık. Yine hocaların bilgisi dahilinde tıraş olup ihramdan çıktık. Genç olan hacılarımız doğruca Kabe’ye gidip ziyaret tavafını yaptılar. Biz yaşlılar ise bu işi Bayramın 1. gününe bıraktık. 2. bayram günü saat 19.30’da yine yaya olarak hocalarımızın ve şirket elemanlarımızın kontrolünde şeytan taşlamaya giderek önce küçük, orta ve büyük şeytanı BİSMİLLAHU ALLAHUEKBER tekbirleriyle 7 şer taş atıp otelimize döndük. Bu yazıyı sizlere yazdığım bayramın 3. günü akşamı 19.30’da yine yaya olarak bu üç şeytanı taşlamaya gideceğiz. Ardından dönüşe 3-4 gün zamanımız var. Bu günlerde yine Kabe-i Muazzama’ya gidip veda tavafımızı da yapıp İnşallah hacı olarak ülkemize dönüş sevenlerimize kavuşacağız.
Değerli okurlarım. Burada bulunduğumuz 45 gün gibi uzun bir zamanda hem ülkemizin refah e huzuru için gerekse ülkemizin inanmış buraları özleyen hacı adayları için Rabbimize uzun uzun dualar yaptık. Evlatlarımızı ve sevenlerimizi de duadan hiç unutmadık. Daha evvelki yazımda da belirtmiştim. Beni otelimizde ziyaret eden köylüm diyanet görevlisi Ali ÇETİN Hoca’ya teşekkür ederim. ALLAH ziyaretini kabul etsin. Yüce Allah Arafat’ta toplanan insanlar için meleklerine soruyormuş. Bunlar burada niye toplandılar diye melekler Yarabbi bunlar senden af diliyorlar cevabını alınca onlara müjdeleyin ben onları affettim buyuruyormuş. Yüce ALLAH inşallah bizlerin haccını mebrur sizlerin bayramını mübarek kılsın. Burayı arzu edenlere en kısa zamanda ziyaretler nasip etsin.
İsmail hocam her şeyleri yazmışsın da hiç olumsuzluklar yok muydu der gibisiniz. Bir söz vardır; insanın olduğu yerde her şey olur diye burada daoluyor ama bu toprakların manevi atmosferi hemen devreye giriyor olumsuzlukları iyiliğe, kardeşliğe çeviriyor. Zaten buradan eleştiri yazmaya da yetkimiz yok diyorum. Kalın sağlıcakla…
NOT: Yazılarımın bilgisayara aktarıp mail yolu ile gazeteme göndermeme yardımcı olan şirket görevlisi genç hacı Hasan ESER kardeşime teşekkür ederim.