Yazacak çok şey var ama bu defalık şairlerin dilinden gideyim istedim. Öncelik solcu bilinen ancak solcuların da çok iyi bilemediği Nazım Hikmet’in Bayram Gecesi şiirinden başlayalım;
Bayram sabahı ailece yapılan sabah kahvaltılarına özlemdi.
Kapıyı çalacak çocuklara bir gün evvelden hazırlanırdı hediye mendiller ve lokumlar.
Mahalle arasına kurulan seyyar lunaparklar, macunlar ve pamuk helvalar.
El öpenlere “el öpenlerin çok olsun” derdi büyükler.
Ama onların çok olmayacaktı el öpenleri.
Çünkü her geçen bayram biraz daha azalacaktı öpülen eller.
***
Bu gece bayram gecesi.
Her taraf mavi, pembe, mor…
Bu gece bayram gecesi.
İçim içime sığmıyor.
Görünüyor suyun dibi,
Mahalle, komşular falan…
Her şey bıraktığım gibi.
Babamın öldüğü yalan!
***
Mikdat Bal’ın ki tam bir sıla özlemi:
Ağlarım, ağlarım gözlerim şişer,
Bu gurbet ellerde bayram sabahı.
Memleketim yurdum aklıma düşer,
Bu gurbet ellerde bayram sabahı.
Mehmet Akif’in bayramda çocukları anlatan şiirine bir bakalım;
Gelin de bayramı Fatih’te seyredin, zira
Hayale, hatıra sığmaz o herc-ü merc-i safa,
Kucakta gezdirilen bir karış çocuklardan
Tutun da, ta dedemiz demlerinden arta kalan,
Asırlar ölçüsü boy boy asali nesle kadar,
Büyük küçük bütün efrad-i belde, hepsi de var!
Adım başında kurulmuş beşik salıncaklar,
İçinde darbuka, teflerle zilli şakşaklar,
**
Koşan, gezen, oturan, maniler düzüp çağıran.
Davullu zurnalı “dans” eyleyen, coşup bağıran,
Bu kâinat-i sürurun içinde gezdikçe,
Çocukların tarafındaydı en çok eğlence,
***
Ya Üstad Necip Fazıl ne demiş;
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!.
Kurban Bayramınızı tebrik eder, huzur, birlik, saadet, sağlık ve bolluklar dilerim.