Her şeyin bir bedeli vardır. Başarının, çalışmanın, kazanmanın, harcamanın, yaptığın görevin bedeli vardır.
Bu günlerde Sayın Cumhurbaşkanı’nın onayladığı ve 700 bin gencin beklediği Bedelli de farklı bir konu.
Bazıları bedelli askerliği dört gözle beklerken bazıları da sosyal adaletsizlik olarak nitelemekte.
Sosyal adalet, toplumun bir üyesi olarak kabul edilen bireylerle toplum arasındaki sosyal ilişkilerin ortaklaşa iyinin gerçekleştirilmesi amacıyla düzenlenmesine verilen addır. Toplumun değişik kesimlerinde hayat standardı, gelir düzeyi gibi birtakım ölçülerin fırsat eşitliği çerçevesinde dikkate alınmasıyla sosyal alanda sağlanan denge durumudur.
Sosyal adalet düzeni içinde, zamanla işçilerin içinde bulundukları kötü koşulları şiddet hareketleriyle değil, onların yaşam koşullarının iyileştirilmesiyle düzeltilmesi fikri yaygınlık kazandı.
Bu yönde örneğin işçiler lehine çalışma koşullarını düzenleyen yasalar çıkartıldı, çalışma saatleri kısaltıldı, sakatlanan, yaşlılık dolayısıyla çalışamayacak duruma gelenler için sosyal güvenlik sistemleri kuruldu, v.s. Bunu sağlamak için de işçilere ve işverenlere sendika kurma hakkı tanındı.
Zamanla sosyal adalet kavramının kapsamı genişletildi. Bugün, iktisadi bakımdan zayıf olan tüm sınıfların korunması veya bunların yaşam düzeylerinin yükseltilmesi için kullanılmaya başlandı.
Örneğin, yoksul sınıfların da yararlanabilmeleri için ücretsiz sağlık ve eğitim olanakları sağlanması, konut sorununun çözümü, zaruri tüketim maddelerinin düşük fiyattan sağlanması, zengin sınıfların yüksek oranlarda vergilendirilmesi, v.s. gibi önlemler hep sosyal adalet amacına yönelik olmuştur.
Bedelli askerliğe karşı çıkanlar, neden belli eğitime karşı çıkmıyorlar. Parası olan özel okullarda okuyor yine parası olan özel üniversitelere gidiyor hatta yurt dışında okuyor.
Yada neden paralı hastanelere, özel muayenelere karşı çıkmıyorlar, sağlıktan önemlisi mi var?
O kadar çok dengesizlik var ki, yediğimiz yemekten tutun, giydiğimiz kıyafete kadar dengesizlikler var.
Hatta oturulan mekâna kadar, kimi köşklerde kimi çatısı akan evlerde oturuyor.
Eeeeee nerede dengeli bir yaşam standardı var ki, bedelli tartışılıyor. Zaten bedelli askerlik yapmanın da bir bedeli var. Ödenen bu para ile yine savunma sanayimize katkı olacağına inanıyorum.
Yine bu paranın, engelliler, şehit yakınları ile gazilerimizin yararına harcanacağını, gazilerimizin rehabilitasyon sistemlerini güçlendirilmesinde katkı sağlayacağını biliyoruz.
Bu bedeli ödeyerek bu hizmetleri alanlara da birer bedel ödemiş olmuyorlar mı?
O yüzden yaşamdaki iniş-çıkışları düşünürsek, diğer tabiri ile aşağıdakiler ve zirvedekiler gerçeğini göz önüne alırsak, bu durumdan yararlananlarında, şehit ve gazilerimiz için hizmete bir bedel ödediğini kabul etmek zorundayız.
Önemli olan da şu, birliğimiz ve beraberliğimizin tek vücut, tek yürek olması. Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet yaşatılması adına sorumluluklarımızı yerine getirmemizdir..
Sözün özü, “Türkiye, Dünyadaki 5'ten Büyüktür.”